Yoongi
Kankaaaa napıyorsun aşkım?
Ceylan Gözlüm
Ders.
Yoongi
Özledim lan.
Ceylan Gözlüm
Yazma.
Derse odaklanamıyorum.
Yoongi
Jess'le birliktesin değil mi?
Ceylan Gözlüm
Evet.
Yoongi
İvit.
Şöyle kısa kısa cevaplar veriyorsun ya sikesim geliyor seni.
Ceylan Gözlüm
Gel sik.
Yoongi
O götünü yerim senin orospu 😬
Ceylan Gözlüm
Siktir git.
Başımı ellerimin arasına alıp şakaklarımı ovmaya başladığımda, yanımdaki bedenin kıkırdadığını duymuştum. Bir saattir ders çalışıyorduk ve ben matematikten bir bok anlamıyordum. Boşu boşuna bir saatim heba olmuştu resmen. Sıfır net yapsam daha az üzülürdüm. Üstüne bir de Yoongi'nin yazdıklarıyla iyice sinirlenmiştim.
"Kafam kaldırmıyor artık."
"Bugünlük yeter o zaman?" Dedi hafif çekinerek. Gözlerimin içine bakmaktan itinayla kaçıyordu.
"Keşke sonsuza kadar kapansa şu matematik defteri ama neredeee?" Diyerek elimi sallarken yine kıkırdamıştı. Tatlı bir kızdı ama bacım olurdu ancak.
Pek konuşmasak da sınıf arkadaşım olduğu ve okulun gözde çocuğu olduğum için ders çalışma teklifimi kabul edeceğini biliyordum. Öyle de olmuştu ama benim bir bok anladığım yoktu, kafam basmıyordu amına koyayım.
"Acıktın mı?" Diye sordum koltuktan kalkıp vücudumu esneterek ve sipariş vermek için telefonumu elime aldım.
"Hayır, aç değilim ama içecek bir şeyler hazırlayabilirim istersen?"
"Ben hazırlarım, rahatsız olma." Dediğimde gülümsemiş ve başını sallayarak koltukta geriye yaslanmıştı. Tam o sırada kapı çalınca müsaade isteyip, kapıya ilerledim. Bizimkiler geceden önce gelmezdi, eminim.
Kim olduğunu sormadan kapıyı açtığımda karşımda Yoongi'yi gördüm. Geleceğini haber vermediği için şaşkın şaşkın bakarken sırıtarak içeri girdi ve bir kolunu belime sarıp boynumdan öptü sıkı sıkı.
"Gel sik dedin, geldim."
Hala şaşkın gözlerle bakarken kahkaha atıp tekrar öptü boynumdan.
"Bakma öyle aşık aşık, gir içeri."
"Hassiktir oradan." Dedim umursamaz bir şekilde içeri girerken. "Sen kimsin sana aşık olacağım lan? Bin tane götüm olsa birini vermem."
"Yalancıyı sikmiyorlar yavrum." Dedi gülerek ve beni beklemeden salona girdi. Jess, gergin bir şekilde oturmuştu koltukta, sanırım Yoongi'den de çekiniyordu.
Kapıya yaslanıp "Ne içmek istersin, canım?" Diye sorduğumda, Yoongi de Jess'in karşısındaki koltuğa atmıştı kendini ve kaşlarını çatarak, dik dik bakmıştı. Kıza canım dememden kaynaklı bir sinir olduğundan emindim. Kime yakın davransam kara listeye ekliyordu.
"Gitsem iyi olur aslında." Dedi kız, Yoongi'ye kaçamak bir bakış atıp. Zaten çekiniyordu, Yoongi'nin de gelmesi tam olmuştu.
"O kadar çalıştık, yorulmuşsundur. Bir yorgunluk kahvesi yapayım sana. Sonra bırakırım evine." Dedim zoraki bir gülümsemeyle. Hiçbir karşılık beklemeden bir saatini ayırmıştı hem de benim gibi bir hanzoya.
Kızın gözleri gülüşüme takılmıştı ve gizlemeye çalışsa da yüzündeki o şaşkın ifadeyi görebilmiştim. Evet, suratım mahkeme duvarı gibiydi ve daha önce güldüğümü görmediyse bu tepkisi gayet doğaldı. Ne yapayım, mizacım böyleydi.
