Eveet yeni bölüm geldi!!!
Arkadaşlar küçük bir istekte bulunacağım. Lütfen hayalet okuyucu olmaktan vazgeçin. Yorum yapmasanız bile -ki bu benim için çok önemli- en azından oylarınızla destek olabilirsiniz. Rica ediyorum hayalet modundan çıkın.
Medya bölüm şarkısı, bilginize.
Bu şarkıyı gönül rahatlığıyla bu bölümün Deniz Toprak'a adıyorum!!!:)
'Hayır Papatya, saygısızlık yapmadın.'' ve ekledi adam.
''Ve lütfen bana bundan sonra adımla hitap etmeye devam et, çünkü... çünkü bu sefer çok başka hoşuma gittin.''
^^^^^
''Gider misin şuradan Deniz abi?'' dedim ve elimi sallayarak bir nevi onu alaya aldığımı gösterdim. Kesinlikle dalga geçiyordu. Başka hiçbir açıklaması olamazdı.'' Yok neymiş çok başka hoşuna gidiyormuşum falan, estağfurullah ama senin beyin nöronların yerinde mi Deniz abiciğim ?''
Deniz abi ilk önce yüzünü sıvazladı. ''Ya sabır, Ya sabır!'' Ardından gözlerini yummuş ve açık avuçlarını göğe kaldırmıştı. ''Allah'ım biliyorum, biliyorum benim imtihanım bu fakat yanında bir çimdikte sabır verebilir misin yarabim ?'' ve gözlerini açtıktan sonra işaret parmağınla beni gösterdi ve ''Çünkü bu böyle hiç çekilmiyor.'' diye ekledi.
Şahit olduğum duasıyla şaşkınlıktan gözlerim açılırken işaret parmağımı kendime doğrulttum. ''Kim ? Ben mi senin imtihanınım ?'' Kafasını salladı. ''Yok haşa öyle bir şey olması mümkün mü ? '' Onu onaylamak adına bende kafamı salladım. ''Elbette değil.'' Daha sonra kendime doğrulttuğum parmağımı serbest bırakıp avuçlarımı birleştirdim. Tartışmamız bitmişti fakat ne ondan ne de benden hiçbir hamle gelmiyordu. İkimizde bir süre bekledik.
Biraz zaman geçtikten sonra naif bir sesle ''Papatya,'' diye araya girdi Deniz abi.
''Efendim?''
''Ciddiydim.'' dedi az sonra.
Anlamasam da avuçlarımı açıp kendimi gösterdim. ''Bak bende ciddiyim.''
Kurduğum anlamsız cümleyle Deniz abinin gerilmiş gözleri gevşedi. Gülmek için kendini tutuyor muydu o?
''Kızım senin o sülaleleri birbirine düşüren süper zekan nerde ? Niye safmış gibi davranıyorsun?''
Ben kurduğu son cümleye somurturken tekrar konuştu.
''Bak ben biraz önce konuştuklarımız hakkında çok ciddiydim diyorum.'' Sonra gözlerime baktı tekrar. ''Anla artık, lütfen Papatya.''
Kederli gözleri gördükten sonra kafamı hüzünle eğdim. Parmaklarımla oynayarak kendimi sorgularken buldum az sonra. Gerçekten saf olabilir miydim ben ? Niye anlamamın istendiği şeyleri anlamıyordum da anlamamam gereken her şeyi anında kavrıyordum ?
Az sonra azıcık beynimi zorladım. Biraz düşündükten sonra zihnime düşen ihtimallerle oynadığım parmaklarım olduğu yerde kaldı. Göz bebeklerim büyüdü daha sonra. Şaşkınlıkla gözlerimi ve işaret parmağımı zorla ona çevirdim. ''S-sen...'' Sesimin tekrar titrememesi için yutkunmak istedim lakin başarılı olamamıştım. Yine de devam etmekten gocunamadım. ''B-beni...'' Kelimeler boğazıma kadar geliyor fakat iki dudağımın arasından çıkmıyordu. Sustum.
Ben öylece ona bakarken an be an çene kemiklerinin belirginleşmesine şahit oldum. Gözlerine ilk defa bakmıyordum, lakin ilk defa onları anladığımı hissettim o an. O ise bunu fark etmiş gibi gözlerini kaçırmıştı benden. Daha sonra gözlerini kapatıp bir şeyler fısıldadı fakat duymak istesem de duyamamıştım. Bu sefer öfkeyle ''Gözlerini kaçırma Deniz abi!'' dedim.
Deniz abi bana döndü. ''Hay .... ben böyle işi!''
''Deniz abi,'' dedim tekrar. ''Anlat!''
Gözlerini yumdu tekrar. ''Neyi anlatayım ben sana ? Her şeye gözlerinle şahitlik ediyorsun zaten.''
Bütün kalbimle kabul etmemesini isteyerek ''Yani düşüncelerimi kabul ettiğini söylüyorsun, öyle mi ?'' diye sordum. ''Sen ne düşünüyorsan doğrudur.'' dedi oturduğu koltuktan kalkarak bana doğru adımlarını ilerletirken.
Tam karşımda durduğunda kollarını arkasında bağlayıp biraz öne eğilerek çehresindeki gülümsemeyi silmeden ''Nede olsa sen düşünüyorsun.'' dedi ve ekledi ''Düşüncelerim, düşüncelerini nasıl kabul etmesin ?''
Kamu Spotu!!!
(Bu karakter sadece hayallerde mevcuttur, gerçek hayatta böyle erkekler yoktur!!)
Kamu Spotu bitmiştir!
Yutkundum. ''N-normalde e-ediyor muydu ?'' Resmen kalbimin gümbürtüsünden heyecanıma yenik düşüp kekelemiştim! Yalancı bir öksürükten sonra devam ettim. ''Ben 18 yıllık hayatım boyunca hiç görmedim de.'' Söylediklerimden sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Daha çok gülüşünü bastırır gibiydi. Kaşlarını hafif çatarak ''Göstermedim, o yüzdendir.'' dedi. Tekrar canlanan gülüşüyle yanaklarımın yandığını hissettim ve ''Görmedik dedik ya!'' dedim bakışlarımı kaçırırken.
Az sonra sağımda bir ayaklanma hissedince istifimi bozmadan gözümün ucuyla ona baktığımda kapıya ilerlediğini gördüm. Kaşlarım çatıldı. Konuşmamız bitmiş miydi ki ayaklanıp gidiyordu ? ''Nereye ?'' diye sormaktan kendimi alamadım. Sesim içime kaçmış gibiydi. Adımları tam kapının önünde durdu ve arkasına döndü. ''Seninle daha konuşacağız hanımefendi fakat önce ufak birkaç sorunumuz var.''
Ben ne olduğunu soramadan kapıyı hızlıca açtı. Hemen sonra çığlık çığlığa içeriye düşen dörtlüyle dudaklarımın arasından firar eden nidayla beraber gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Ablam başta olmak üzere Nilsu, Esma ve Hüsna resmen sırayla yere yüz üstü serilmişlerdi. Az sonra Hülya burnunu avuştura avuştura kafasını kaldırdı. İki üç saniye kadar etrafına baktığında bizi görür görmez kaşları kalktı, hemen sonra ise gülümsemişti. Daha çok yapmacık bir gülümsemeydi bu. Daha sonra ''Merhaba!'' diye seslenip hemen yanında olan Nilsu'nun elini kaldırdı ve bize doğru salladı.
Deniz abi hemen yanına vardığında yakasından tutup yukarı doğru kaldırdı. Ardından aynı şekilde gülümseyip ''Sana da merhaba süt kardeşim.'' dedi ve ardındaki üç kişiye baktı. ''Ve siz canım kuzenlerim, size de aynı şekilde merhaba!'' Ben bütün olanları kıkırtıyla izlerken muhteşem dörtlü kıkırtımı duymuş olacak ki hepsi aynı anda bana döndü. Ben tekrar ciddiyete bürünürken ne var dercesine kafamı salladım. Hüsna bana bir bakış attıktan sonra Deniz abiye tekrar döndü. ''Şimdi biz sizi hem izledik hem de dinledik ama sor bi niye ?'' Deniz sabırla dudaklarını birbirine bastırdı ve ''Niye ?'' diye sordu. Hülya istediği soruyu duymanın mutluluğuyla dirseklerinden destek alarak ayağa kalktı ve ışıldayan gözlerini üzerimizde gezdirdi. Ardından kollarını karın hizasında bağladı ve ''Çünkü günah.'' diye sakinlikle cevaplamıştı.
Verdiği cevapla bir gerçeği hatırlamış gibi gergin gözlerim gevşedi. Yüz ifadem nasıldı hiçbir fikrim yoktu fakat Hülyanın gülüşünden anlaşılıyordu ki ona istediğini kendi ellerimle vermiştim. İşaret parmağını ikimize doğrultarak ''Ya işte böyle kukuman kuşu gibi olduğunuz yerde bakarsınız yüzüme bön bön.'' dedi ve bu sefer eliyle kendini göstererek devam etti. ''Ama bizde suç, hem sizi düşünen biz olduk hem de zarar gören yine biz olduk.'' dedi alıngan bir tavırla.
Ne diyeceğimi bilemediğimden Deniz abiye baktım göz ucuyla. O da en az benim kadar şaşırmış görünüyordu. ''Günah... günah tabi.'' dedi tekdüze bir sesle. Sonra devam etti. ''Ama artık günah olmayacak.'' dedi ve yüzünü kapıya doğru döndü. Kapı kulpunu tutup açtı ve çıkmadan önce ekledi, ''Çünkü ben Papatyayı o adamın eline bırakmıyorum.''
Eveet bölüm bitti!!!
Arkadaşlar ufak bir hatırlatma yapacağım. Eski instagram hesabımı kapatmıştım.
Şuan ki kullanıcı adım; @ rumaydlr
Takip etmeyi unutmayın. Sizleri çook seviyorum, teker teker hepinize kucak dolu sevgilerle :))
Şimdilik hoşçakalın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Demet Papatya (Düzenleniyor)
ChickLitPapatya ve Deniz'in hikayesi. Papatya'nın Denize kavuşması için toprağından, kökünden koparılması gerekiyordu. Toprağına aşık bir kız ve Kurumaya mahkum edilmiş bir Denizin hikayesi. Ya Papatya Toprağından kopacak ya da Deniz yavaş yavaş kuruyac...