Bölüm 2

70 35 1
                                    

BÖLÜM 2...
Radyodan çıkan ses evin eskimiş, rengi değişmiş ve boyası bile eskimiş duvarlarına çarpıyordu. Sidal'in annesi gideli o kadar çok olmuş muydu? Olmuştu elbet...
Sidal ne zamandır doğru düzgün yemek yiyemiyordu. Kendisi öğrenmeye çalışıyordu çünkü neden yapamayasın ki? Boyu kısa olmasa daha kolay yapardı elbet çünkü boyu kirli tabakları yıkarken bile fazla sorun çıkartıyordu. Ama yine de suyun taş kesmesini umursamadan elindeki tabağı yarım yamalak yıkadı. Şimdi rahatça oturabilirdi. Annesi ona yenen yemeğin bulaşığını sonraya bırakmaması gerektiğini öğretmişti, bırakıp gitmeseydi daha çok şey öğretirdi elbet...
Paytak adımlarıyla salondaki koltuğun üzerine kadar gidip oturdu. Annesi gideli üç koca yıl olmuştu. Şimdi dokuz yaşındaydı. Üç kez üç yüz altmış beş gün geçmişti ama babasının onda bıraktığı acılar geçmiyordu, annesi olsaydı keşke. O zaman annesi, Sidal'in babasına can yakmadan sevmeyi öğretirdi. Kız içinden aynen böyle geçiriyordu ama annesi, Hilmi Bey'e can yakmadan sevmeyi öğretemediği için gitmişti.
Kapı gürültüyle açıldığında Sidal bedenini koltuğa uzattı. Uyuyormuş gibi yapmaya çalışıyordu ki kendince çok iyi bir oyuncuydu. Kirpikleri hareket etmese, kendisi de sürekli hareket etmese, yutkunmasa, nefeslerini ayarlayabilse gerçekten iyi bir oyuncu olabilirdi.
Babası içki içmişti ve kokusu anında tüm evi sarmıştı. Kız şimdi kusabilirdi ama kusarsa uyumadığı anlaşılırdı.
İçinden insanların uyurken kusup kusamadığını düşündü. Oysaki düşünmesi gereken daha mühim şeyler vardı. Mesela her gün çok sevdiği elbiselerinin altından neden pantolon giydiği gibi.
Babasının nefesini boyun girintisinde hissetti kız, babası uyumadığını fark etmişti ve pantolonu çokta zorlanmadan kızın bedeni korkuyla titrerken çıkardı.
Sidal pantolonda babanı çok fazla oyalayamıyor anlaşılan, hem annenin gözlerine benzeyen gözlerini bahane ederdi baban hep. Bu sefer gözlerini de görmedi ama senin canın yine çok fazla yanacak...
İleride öğreneceğin bir bilgi küçük Sidal; sevgi can yakmaz...

Tanrı Sidal'e acısın...
...
Sidal, tanrı bugünde sana acımıyor ve sen büyüdükçe daha çok bataklığa düşüyorsun.
kapıyı açacakken durdu ve tekrar bana döndü ve bizi öylece bırakıp gitti.
"Nefes!" saçlarım büyük bir şiddetle çekilip bir çöp poşeti gibi savrulduğunda bedenim sertçe yere düştü.
"Sidal! Ah küçük kızım! Ah küçücük kızım!" sesi beynimi acıtırken kollarımı kafama siper ettim.
"Sen?! Lan ben sana acıdım! Ben sana zarar vermek istemedikçe sen beni niye zorluyorsun?"
Neler oluyordu anlamıyordum, bir anda nasıl böyle olmuştu kafam almıyordu.
"Küçücük çocuğun günahına giriyorsun Sidal!" diye bağırdı, her şey bir yanaydı bana istediğini yapabilirdi ama kızıma yapamazdı. Merdivenlere yöneldiği sıra yerden hızlıca kalktım.
Etrafıma baktım hiçbir şey yoktu. Onun kaderi benimle aynı olsun diye doğurmamıştım onca acıyı boşuna çekmemiştim. Kapının diğer tarafında içinde biraların olduğu poşeti aldım. İçindeki alkollerin kırılıp dökülmesi umurumda değildi. Ben tüm acıları yaşamıştım ama benim melek kızım öyle değildi. Poşeti merdivenleri çıkmaya başlayan babamın boynuna dolayıp sıktım.
"Ona dokunamazsın gerekirse kendimle yaka yaka öldürürüm ama sen ona dokunamazsın!"
Gücümün yettiğini, yeteceğini düşünmüştüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DİLHUN 1 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin