1 Yıl önce....
Bu adamların neden peşimde olduklarını biliyordum ama Egemen'in beni bunlara bırakmayacağını biliyordum. Koşmaktan artık çok yorulmuştum ve hala Egemen gelmemişti. Peşimdeki adamların bana yaklaştığını gördüm. Bunlar hiç yorulmamışlar mıydı? Anayola doğru koşuyordum. Uzaktan bir motor sesi duydum. Sanırım o motorun kime ait olduğunu biliyordum. Motora doğru koşmaya başladım. İşte o. Onu gördüm.Sinirli gözüküyordu. Onu dinlemeyip buraya geldiğim için.. Motor tam önümde durdu. İşte Egemen gelmişti ama yalnız değildi. Yanında Yağız'da vardı... Egemen motordan indiğinde beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Sigara ve nane ile harmanlanmış kokusunu içime çektim. Benden ayrıldı ve alnıma küçük bir buse kondurdu.. Ardından Yağız'a döndü ve beni motora bindirmesini işaret etti. Gitmek istemiyordum. Onun yanından daha güvenli bir yer var mıydı? Ondan daha fazla ayrı kalmak istemiyordum. Yağız beni kolumdan tutup çekiştirmeye başlayınca Egemen'e baktım. Masmavi gözleri laciverte dönmüştü.. Kahverengi gözlerimi laciverte dönmüş gözlerine diktim ve konuştum :
-''Gitmek istemiyorum. Benim yüzümden oldu. Bırak bende yanında kalayııım.Yanında kal-''
-''Burası senin için güvenli değil.Şimdi git. Hemen!!!''
O bu sözler, söylerken yanağımı ıslatan gözyaşımı elimin tersi ile sildim. Bunca yıl bu olaylara beraber göğüs germişken şimdi benden nasıl onu orada tek başına bırakıp gitmemi ister?
Hala gözlerimi kırpmadan gözlerinin içine bakiyordum. Yağız bu sırada beni motora çekti. Duyduklarım karşısında güçsüzleşmiştim. Karşı koymadım. Koyamadım. Egemen arkasını dönüp gittiğinde arkasından bağırdım. Ama duymadı belkide duymak istemedi. Bilmiyorum. Yağız motoru çalıştırınca her şey için çok geçti. Ellerimi Yağızın karın kaslarının üstünde birleştirdim. Egemen tek başına o adamlarla kalmıştı. Korkuyordum. Ona bir şey olmasından korkuyordum. O benim için çok değerliydi. Ona bir şey olursa nasıl uyurdum? Rüzgar yüzüme çarparken hâla ağlıyordum. Hayatımda hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyordum. Ne Yağız ne ben konuşuyorduk. Konuşamazdık ki zaten. Ne konuşacaktık ki? Onu orada nasıl bıraktığımızdan mı bahsedecektik? Yağızın beline daha sıkı sarıldım ve konuştum.
-"Onu orda bırakmamalıydık. Çok..çok fazlalar."
Yağız bir süre sessiz kaldı. Elimin altındaki karın kaslarının sertleştiğini hissettim. Belli ki sinirlenmişti. Nefesini hızlıca dışarı verdi ve çok kısık bir sesle"biliyorum" dedi. Şaşırmıştım. Sesi sanki benim duymamamı istemiyormuş gibi çok sessiz çıkmıştı.
-"Onu orada neden bıraktık? O'da bizimle gelemez miydi?" dediğimde motoru durdurmuştu. Etrafa küçük bir bakış attığımda bizim mekana geldiğimizi fark ettim. Yağız motordan inip benimde inmem için yardım ettiğinde "o öyle istedi,bilirsin o ne isterse o olur..." diye ekledi.
Öyleydi. O ne isterse o olurdu. Ama bu istediği çok saçmaydı. Onu orada o adamlarla bırakıp gitmek... Ona bir şey olursa napardım ki. Ben ona çok alışmıştım ki.. O kadar alışmıştım ki onsuz kendimi boşlukta hissediyordum. Onsuz her şey boştu. Onsuz hayat yoktu sanki. Ben onsuz hayat nedir bilmiyordum. Çünkü ben ona aittim. O olmadan ben bi hiçtim. Ama onun yaninda herşeydim , mutluydum ... Ben onunlayken yaşıyordum.. Ben onda "TUTSAK" kalmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Mistério / SuspenseGeçmişini unutmuş bir adam.. Onu her şeye rağmen seven bir kadın... İntikam için her şeyden vazgeçen bir dost.. Büyük sırlar... ❌ Bu hikayede iyi yok ❌ "Karanlığın içinde sevmiştim ben seni.." "Ama karanlık karanlığın umudu olamaz." ...