7.BÖLÜM

445 36 12
                                    

Hızla sedye geldi. sehun elimi tutuyordu. Ameliyathaneye girdiğimde elimi bırakmak zorunda kaldı. Bu kadar korkmasının sebebi ne cidden? Her an ölme tehlikesi olan bir kız değilim. Sadece şu anda kan kaybediyorum. Birazdan gerekli kanı getirecekler. hepsi bu. Yaptıkları iğneyle gözlerimin kapandığını hissedebiliyordum. Siyahtı..her yer simsiyah.. ölünce yok oluyordun. Şu anda yok olduğumu hissediyordum. Sehunu bir daha üzemem! “hastayı kaybediyoruz!” her yer simsiyah… hiç bir şey göremiyordum. Birden sehunun bağırışlarını duymaya başladım. Savaşmam gerekli. Sehunu tekrar üzemem. Geçmişinden korkan biri geleceğin gelmesini bekleyebilir mi? Geçmişimden korkuyorum…şimdi ölürsem hiç olucam. Sadece bir hiç.. bu suyun buharlaşıp gökyüzüne doğru bir hiç olması gibi.. hiç olursam onu görebilecekmiyim? Teninin kokusunu, güzel yüzünü… beynim zonkluyor.. neden yavaş yavaş halsizleşiyorum? Sehun! Özür dilerim.. seni bıraktığım için özür dilerim son kez sana sarılamadığım için, seni seviyorum diyemedğim için… hayatımda yaşadığım en mükemmel şey olduğun için.. eğer beni görmek istersen gökyüzüne bak. Ben oradaki binlerce yıldızdan biri olucam. Seni üzmek istemedim. Bir şeyin tüm vücuduma yayıldığını hissediyorum ve bir ses “ choo he! Choo he dedim! Beni bırakma! Lütfen sana yalvarırım. Lütfen.. şimdi olmaz. Daha çok erken.. biz..biz mutlu olacaktık. Beni bırakma! Sehun ağlıyordu. Onu ağlattığım için kendime lanet ediyordum. Gördüğüm siyah ışık yerini beyaz ışığa bıraktı. Arkamı döndüm. “Kızım!” bu annemdi. Ölen annem.. peki onu nasıl görüyordum?!  “Anne!” annemden uzaklaştım ve yürümeye başladım. Beklide o annem değildi. Bu sefer karşıma sehun çıktı. “Sehun!” etrafıma baktığımda karşımda binlerce sehun vardı. Aklımda binlerce sehun gizliydi. Ardından önümde duran sehun konuşmaya başladı. “Beni bırakma!” “seni bırakmayacağım!” hızla sıkışıp kaldığım yerden kaldığım odadan çıkmanın yollarını aramaya başladım. Bu küçük odadan çıkmam gerek. Tüm gücümle kapıya tekme attım.açılmıyordu. bu kapının anahtarı olabilir miydi? Heryeri aramaya başladım. Ama hiçbir yerde yoktu. Son olarak giysi dolabının üstündeki kutuya baktım. İçinde parolalı bir kutu vardı. Bütün aklıma gelen her şeyi denemiştim ama olmamıştı. Çok fazla zamanım yoktu. Son olarak ümitsiz bir şekilde parolanın olduğu kısma “ÖLÜM” yazdım. Kutunun kilidinin açılması üzerine hemen anahtarı alıp kapıyı açtım. “Hastayı hayata geri döndürdük.” “Ağrı çekmemesi için serum yapın ve yoğun bakım ünitesine kaldırın.” Serum yaptıktan sonra yoğun bakım ünitesine kaldırıldım. Beklide en ihtiyaç duyduğum şeydi uyku. Bir müddet her şeyi unutmak.. tüm geçmişi..

Sehunun ağzından

O çok güçlü bir kız.. ne olursa olsun o çok güçlü.. yoğun bakım ünitesinin camından bakarken doktor yanıma geldi. “Biraz konuşabilir miyiz?” Bitkin bir şekilde “Tabi” dedim. Ona ne olduğu konusunda en ufak bir şeyi bile öğrenmek istiyordum. Bunu yapandan intikamımı alacağım. “Daha yeni hastaneden çıkan bir insana nasıl böyle bir şey yapılır! Gerçekten durumu fazlasıyla kötü.” “Ona ne olmuş?!” “Sakin olun. Hasta karnına çok sert darbe yemiş. Karın bölgesi çürümüş ve daha öncede karın bölgesine yapılan birçok işkenceye maruz kalmış. Ayrıca yaraları daha da derinleşmiş. Düştüğü anda kafası kaldırıma çarpmış. Ayrıca psikiyatrik servisine yatması da gerek.” “Buna gerek yok!” “Bakın beyefendi. Zaten beynindeki tümör tehlikeli bölgelere yayılmış. Şu durumdan sonra ameliyat edemeyiz. Hastalığın son safhasında. Şu anda tek yapabileceğimiz psikolojisini düzeltmek olucaktır.” Has..Hastalığın s-son safhasında! B-bu olamaz değil mi?! Olmamalı! Hayır! O benim karanlığımdaki tek aydınlık! Onu kaybedemem! Psikiyatrise de gidemez! Onun sorunlarını birlikte aşacaktık biz! “psikiyatriste gidemez izin vermiyorum!” “Bakın..” hemen sözünü kestim. “Gidemez dedim!” “Bakın.. Biz bunu bütün doktorlar ile konuştuk. Hepsi bu konuda görüşlerini ifade etti. Siz evli değilsiniz ve imza yetkiniz yok. Bu yüzden anne ve babasını aradık. Onlar gelip imzaladılar. Bu yüzden psikiyatrise yatıracağız. Üzgünüm.” O lanet anne ve babası o roporu imzaladılar mı yani?! Bunu onlara ödeteceğim!! “Choo he’nin yanına gideceğim ve siz bunu engelleyemiceksiniz! Anladınız mı beni?!” şuan hastanın yanına girebilirsiniz.” “Sana sorduğumu sanmıyorum!” hızlıca kapıyı çarpıp choo he‘nin yanına gittim. Ne güzel uyuyordu. Ona bunu nasıl açıklayacaktım. Bu kadarını kaldıramazdı. Elini tuttum ve öptüm. Gözlerini yavaşça açtı ve yüzüme baktı. Yüzümün her kısmını ezberlemeye çalışıyordu sanki. Konuşmaya başladım. “Cho he..” devamı gelmiyordu. Ona bu durumu açıklamalı mıydım? Ne diyecektim? Ne diyebilirdim. “Choo he..B-ben..” devamını merak eder gibiydi.  “choo he..P-pisikiyatrist..Sen bir süreliğine..” Choo he devamını anlar gibiydi. Gözlerinde biriken o yaşlar dökülürken konuşmaya başladı. Hıçkırıklarla “Sehun!! Bunu bana yapma! Lütfen! Beni bırakma!” hıçkırıklarına engel olmaya çalışıyordu. Sanki kimse yanımıza gelmesin istiyordu. “Choo he! Seni bırakmayacağım!” “Sehun ben deli değilim! Bir şeyim yok! Lütfen!” hiçbir şey diyemedim. Acıyla yüzüne bakmak dışında hiçbir şey yapmıyordum. İçeriye hemşire ve doktor girdi. Hemşire hızla onu ayağa kaldırdı ve beyaz çarşafa benzeyen bir şey giydirdi. Hızla onu götürmeye başladılar. Choo he ise hastanede yankılanan bağrışlarıyla canının ne kadar acıdığını belli etti. “Sehun!! Sehun..” hızla hemşireler onu götürürken bağırmaya başladı. “Sehun! Seni seviyorum! Lütfen!” Daha önce bana bunu söylememişti. Hızla yanına koştum. Ona acıyla sarıldım. O ise ağlamaktan şişmiş gözleriyle bitkin bir şekilde bana bakıyordu. Alnımı alnına koydum ve “Choo he. Ben seni seviyorum. Bu olanlar geçecek! Lütfen.. Seni asla bırakmayacağım ve sen..” ona açıklamam gerektiğinin farkındaydım. “Asla ÖLMEYECEKSİN!” choo he anlamamış gibi bana bakıyordu. “Choo he. Bak açıklama zamanı değil ama. Sen hastasın. Küçüklüğünden beri çoğu işkenceye maruz kalmışsın ve beynine aldığın darbeler yüzünden beyninde tümör oluşmuş. B-ben..üzgünüm..Hastalığının son zamanları..” “Choo he delirmiş gibi bağırmaya başladı. Hemşireler onu tutunca “Bırakın onu! Son kez bir şey söyleyeceğim!” “Son kez..” “Choo he. Sen mutlu olmadan ölmeyeceksin. Sana söz veriyorum.” Yanaklarını ellerimin içine aldım. “Sözümü tutacağım.” Bitkin bir şekilde gülümsedi. Ve hemşireler onu götürdü. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DEAR YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin