Derste hocanın anlattıklarına kulak asmaya çalışsam da olmuyordu
Aklım hocanın dün anlattığı konu da kaldı. Hâlâ böyle birşeyin yapıldığına inanamiyordum. Bu tür haberleri genellikle yabancı ülkeler de duyuyordum. Türkiye de böyle birşeyin olma ihtimali olasılığı kulağa o kadar abes geliyordu ki...
Hoca dersi bıraktığı için toplanmaya başladım. Sınıftan bosalirken tek kamıştım. Ölüyü andıran bir ruh halim ,uykusuz gözlerim ve donuk bakislarimla su an bir hayaletten farkım yoktu. Bu tür durumlara alişmam gerekiyordu. Evet alişacaktim...
Tüm gücü ayaklarıma vererek kalmaya çalıştım.
Gerçekten ruh halim bedenimi kötü etkiliyordu. Sınıftan çıktıktan sonra bahceye cikmak için admlarimi biraz hizlandirdim. Temiz havaya ihtiyacım vardı. Bahçeye çıktıktan sonra ağacın altına doğru yürüdüm. Sirtimi ağaca verip bacaklarima kendime doğru çekerek kollarını etrafına sardim. Başımi dizlerime gömüp bir süre gözlerimi kapatıp olanları sindirmeye çalıştım.
Yanıma biri oturunca kafamı kaldirdim. Doruk bana hoş bir gülümseme sundu. Bunun üzerine ben de gulumsedim. Kafasını ağaca yasladi ve gözlerini kapatarak havayı soludu. Ben de aynısı yaptım. Sessizllik hakim sürüyordu aramızda. Bir süre sonra Doruk konuşmaya başladı
"Bu sabah ki yorgunluk herkes de mi var?" Dedi. Gözlerimi açıp ona baktığım zaman pozisyonunu hiç bozmadigini gördüm. Ben de eski halimi aldım ve konuşmaya başladım
"Keşke sadece bedenim yorgun olsa" dedim iç çekerek. Gerçekten de öyleydi.
"Iyi bir dinleyiciyimdir" dedi. Bunun üzerine güldüm ve sinir bozucu bir sesle konuşmaya başladım.
"Ama telefon gelirse giderim" diye söyledim. Bunun üzerine erkeksi bir kıkırtı savurdu havaya. Bu ses oldukça güzeldi. Fazla guzel...
"Gerçekten o davranışım için özür dilerim. Emin ol ki önemli bir şey olmasa seni orda tek bırakıp gitmezdim."
"Bende iyi bir dinleyiciyimdir." dedim. Gıcık bir şekilde. Bunun üzerine ciddileşerek:
"Pınar, bunu gerçekten kaldıracağını sanmıyorum." dedi. Israr etmeyecektim kendi bilir. O sırada telefonum çaldı. Telefonun ekranına baktığımda şaşırdım. Merve arıyordu hiç vakit kaybetmeden aramaya cevap verdim:
"Mervecim canım nasılsın?"
" İyiyim bebeğim sen nasılsın?" Aslında kötüyüm ama bunu ona söyleyemezdim çünkü Doruk yanımdaydı.Ses tonumu hiç değiştirmeden aynı neşeyle:
"Bende iyiyim bebeğim. Bir şey mi oldu?" dedim. Acaba bunu söylemese miydim, kendisi mi arama gerekçesini söyleseydi? Neyse artık geçti dedim kendi kendime :
" Çok önemli bir şey değil sadece İstanbul'a geliyorum o kadar." dedi alaycı bir tavırla.
"Merve ciddisin değil mi? " dedim. Aslında içimden mahkemeyi nasıl hallettiniz bu kadar kısa sürede, tamamen boşandılar mı şimdi ailen, peki annenlemi kalcaksın? Gibi bir sürü sormak istiyordum. Ama Doruk yanımdaydı. Merve bunları Doruk'un bilmemesini isteyebilirdi.
"Bir saat sonra anlarsın ciddi miyim, değil miyim."
"Ayy Merve şu an o kadar mutluyum ki sana anlatamam. Bu arada ben seni almaya gelirim." dedim .
"Tamam bebeğim görüşürüz."
"Bay bay." Konuşmanın mutluluğuyla Doruk'a döndüğümde yanında bir çocuk vardı. Doruk'tan uzundu mavi gözlü ve siyah saçlıydı. Baştan aşağı siyah giyinmişti. Arkadan vuran güneş ışığıyla oldukça yakışıklı görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Aşk
Mystery / ThrillerBir genç kızın adli tıp'a gitmek istemesi ve hayallerinin gerçek olmasını anlatan gizem ve gerilim dolu guzel bir hikaye...