'Taehyung izin ver seni seveyim. Sana iyi gelmek istiyorum'
Bana açıkça sormuştu. Kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. Ne demeliydim.. Başımı denizdeki ufuk çizgisine çevirdim, gözlerimi kapatıp içimden 'özür dilerim sevgilim' dedim.
Tekrar Jimine döndüm. Gülümsedim ve yanağından süzülen göz yaşını sildim. Yüzündeki elimi tuttu ve masumca öptü. 'Jungkook'tan kalan en değerli şey sensin Taehyung. Seni öyle seveceğim ki tüm acılarını unutacaksın' dedi. 'Umarım'...
* * *
31.12.2021
Doğum günüm gelmişti. Bugün için deniz kıyısına, Jungkook'u anmaya gidecektim.
Jimin ile ilişkimiz sakindi. Beni gerçekten sevdiğini hissettiriyordu. Bende onu seviyordum. Zamanla Jungkook'un acısı azalıyordu ama özlemi de bir o kadar artıyordu. Onun kokusu, sesi, ona dair her şeyini özlemiştim. Ama dönmeyeceğini biliyordum.
Jimin benim için bir klinik açmıştı. İşimde iyi bir psikologtum. Belkide Jungkook yanımda olsaydı oda böyle olurdu.. Bugün için izinliydim. Jimin'in de işte olduğu bir saatte deniz kıyısına gittim. Yağan hafif kar ile dağların yamaçları süslenmişti. Kenara çekilip bir köşeye oturdum. önümde acımasız dalgaları seyrederken kendimi ağlamamak için zor tuttum. 'Bugün doğum günüm sevgilim' dedim. dayanamayan göz yaşlarım yavaşça boynuma doğru akmaya başladı.
'Senin varlığın en güzel hediyemdi.. Ama yoksun sevgilim, nerdesin..?'
* * *
Akşam, Jimin beni bir restorantta yemeğe çıkarmıştı. Ne kadar üzgün olduğumu bilse de onu üzmek istemiyordum. Ona değer veriyordum ve benim mutlu olmam için her şeyi göze alıyordu.
Hayatımızı birlikte düzene sokmuştuk. işimiz, evimiz Jungkook ile hayalini kurduğum birçok şeyi Jimin bana yaşatıyordu.
'Kısa süreliğine burdan uzaklaşalım diyorum. Küçük bir tatil ikimize de iyi gelebilir.' dedi Jimin.
Olabilir dedim. Bu kasvetli Seul'ün sokakları bana Jungkook'u hatırlatıyordu. Burdan uzaklaşmak onu unutmama yardımcı olabilirdi.
'Pekala öyleyse yarın Busan biletlerini alayım' dedi ve gülümsedi. Bende ona gülümseyerek karşılık verdim.
Ertesi sabah, geceden hazırladığım bavulumu aldım ve arabaya yerleştirdim. Jimin'de gelince hava alanına gittik. Uçak yolculuğu boyunca pencereden koca denizi izledim. Bu ölümcül sularda kaybolan sevgilimin hala yaşıyor olabilme ihtimalini düşündüm. Bir gün karşıma çıkarsa, bize tekrar bir şans verirse ne yaparım diye düşündüm. Bu düşüncelerin asla bir sonu olmayacağını biliyordum. Şuan sevgisi benimle olmasada onu ölene kadar seveceğimi biliyordum...
Busan'a ulaştığımızda küçük bir ada şehrinde güzel bir otele yerleştik. Burdaki hava, huzur bana iyi gelecek diye umuyordum. Odaya geçip eşyalarımı düzenliyordum. Jimin odaya girdi ve akşam yemeği için hazırlanmamı söyledi bende hazırlanıp lokanta katına doğru ilerledim..
Merdivenleri inerken önümde masada beni bekleyen Jimin'i gördüm.
Masaya doğru ilerlerken gördüğüm şey ile bir an kalbim durdu sandım. o- o karşımda duruyordu. Bundan önce bir çok kişiyi o sanıp üstüne atladığım çok olmuştu ama hiçbiri gerçekten jungkook çıkmamıştı. Ama şuan gördüğümün o olduğuna emindim. Siyah saçları uzamış, çenesine yaklaşmıştı. Başka bir masaya garsonluk yapıyor gibiydi. Masadan ayrılan gözlerini bana doğru çevirirken elimi kalbime götürdüm. Hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu.
Gözleri beni bulunca durdu. Yalnızca bana kilitlendi. Göz yaşlarım delice gözlerimden akarken etrafımdaki hiçbir şeyi görmüyordum. Yalnızca o vardı.
'Sevgilim...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Tears | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋ
General FictionŞimdi Neredesin bilmiyorum ama dalgalardan intikamını alacağım sevgilim...