"iyiyim anne, okuldan çıktım. bizimkileri bekliyorum."
annesi son zamanlarda oğlunda farklı tavırların farkındaydı ve bu yüzden durmadan arayıp halini soruyordu. en son oğlunun iyi olduğunu öğrendiğinde gülümsemiş ve son kez oğluna öpücükler göndererek telefonunu kapatmıştı.
"deli bu kadın." dedi minho gülerek, telefonunu kapatarak cebine koydu ve arkadaşlarını beklemeye devam etti. birkaç dakika sonra saçlarında hissettiği parmaklarla ne olduğunu anlayamamıştı bile. arkasını döndüğünde ise bu kişinin jisung olduğunu görmüş ve istemsizce sırıtmıştı.
"diğerleri nerede?"
"onlar yok, bugün sadece ben varım." dedi jisung, şımarık tavırlarla minho'nun koluna girip kafasını minho'nun omzuna koydu. minho ise bu sırada onu izliyordu ve hiçbir hareketine engel olmuyordu. gözleri boynundaki kolyesine takıldığında, memnuniyetle gülmüştü. daha sonra önüne dönmüş ve yavaş adımlarla yürümeye başlamışlardı.
"takmışsın kolyeyi."
"asla çıkarmayacağım, emin ol bana."
"eminim."
"nereden esti aklına bir anda bunu bana vermek?" jisung sırıttı ve hiç bozmadan devam etti, "yoksa artık eskisi kadar değil mi?"
"değerli," dedi minho, gözlerinin dolmasına anlam veremeden ekledi, "ancak senin kadar değerli olmadığı kanaatine vardım."
***
"anne senelerdir geldiğim aylık astım kontrolleri işte, geldim hastaneye. merak etme."
hyunjin okuldan çıktıktan sonra arkadaşlarından acil bir şekilde ayrılıp her ay düzenli olarak yaptırdığı kontrolleri için hızla hastaneye gelmişti. şimdiyse normalde hiçbir şekilde oğluyla ilgilenmeyen kadın, oğlunu kontrolleri için darlıyordu.
"tamam anne, doktorun yanına gideceğim kapatıyorum." hyunjin annesinin cevap vermesine izin dahi vermeden telefonu kapatıp ofladı ve gözlerini devirerek hastanenin giriş katındaki danışmanın yanına gitti.
"hwang hyunjin." dediği anda, karşısındaki adam zaten onu artık tanıyordu ve şaşırmadan giriş işlemlerini yapmaya başladı.
"doktorun?"
"ha? ha.. her zamanki." dedi hyunjin, etrafına bakınarak zaman geçirmeye çalışıyor ve oldukça ağırkanlı olan danışmanın giriş işlemlerini bitirmesini bekliyordu.
en son dirseğini dayadığı tezgaha bırakılan sıra numarasıyla gözleri parladı ve sıra numarasının altında yazan muayene odasını aramaya başladı.
ikinci kata çıktı, 251. odayı bulduğunda kapıyı tıklattı. içeriden gelen komutla içeriye girdi ve kapıyı kapattı.
"hyunjin, hoşgeldin." dedi doktoru, büyük bir güleryüzlülükle karşıladı onu. her zamanki gibi doktoru oldukça saygın ve hastalarına oldukça ilgili birisiydi. hyunjin aynı güleryüzlülükle karşılık vermişti.
"kontroller için geldin değil mi?"
"evet, bay kim." o sırada çantasını ve üstündekini montunu çıkarıp sandalyelerden birinin üstüne atmıştı bile.
"sedyeye otur, geliyorum. bu ayki ilaç dozunu ayarlayabileceğimizi düşünüyorum seninle."
"şahsen pek dikkatli davranmıyorum. şu aralar özellikle ilaçlarımı alamıyorum bile."