Bana külkedisi diyebilirsiniz çünkü tam da aciz bir prenses masalına sahibim. İki yıldır üvey annem ile yaşıyorum, babam ile Melenie ben 14 yaşımdayken evlendiler. Melenie'yi evimize getirdiği ilk gün bana haber dahi vermemişti bense sırf babamın gülmekten ağzının yırtılacak kadar mutlu olduğunu görmek için babasının tatlı kızı rolünü üstlenmiştim. benim için sürpriz yapmak istemişti. Ne sürprizdi ama değil mi?
Annemin vefatından sonra bende biriyle olmasının vaktinin geldiğini biliyordum birlikte konuşuyorduk da fakat kesinlikle hayalimdeki bu kişi Melenie gibi biri değildi. Melenie pahalı olan her şeyi seven lüks takıntısı olan ve kesinlikle samimiyetine inanamayacağınız türde biriydi. Muhtemelen babamla da bu yüzden evlenmişti. Ölmeden önce sürekli olarak iş seyahatine çıkıyor ve Melenie ile beni yalnız bırakıyordu. Ölüm haberini almadan önceyse eve doğru yaklaştığımda fark etmiştim bir şeylerin ters gittiğini. bize ait olmayan iki siyah model araba karşımızda duruyordu. Babamın mirasını açıklamışlardı. O , çok varlıklı biriydi elbette ki miras paylaşımını düşünmüş ve üvey anneme 4/1'ini bırakmıştı. Ben reşit olana dek tamamından yararlanabilme hakkı olmasa da bir kısmını kullanabilme yetkisi vardı. Bense o zamanlar sadece 15 yaşındaydım bu yüzden o ne derse yapmak zorundaydım tıpkı şuanda olduğu gibi...Fakat üç ay sonra her şey değişecek artık bir reşit olarak bu korkunç kadından kurtulacağım.
Aşağı Kapının çarpılma sesiyle irkildim. Kapımı sessizce açarak emekledim ve merdivenin korkuluklarımdan çaktırmadan aşağı baktım. Melanie kendi yaşlarında bir adamla eve gelmişti. Bu haftada bir veya iki kez yaptığı türde bir şey olduğundan garipsemedim. Adamın elinden tutup yukarıya doğru çıkarıyordu. Sesler yakınlaşınca hızlı hareketlerle odama girip kapıyı arkamdan yavaşça kapattım.
Gülüşmeler, kahkahalar gürültülü bir kapı çarpılma sesi...Odamın ışığını sessizce yakıp telefonumun nerede olduğunu aradım birkaç dakika ve ardından bulduğum gibi sırt çantamın gözüne sıkıştırdım. Işığı ve kapımı sessizce kapayarak telefon ışığımın el verdiği ölçüde aynadan kendime bakarak dizime kadar gelen beyaz çoraplarımı düzelttim. Genelde etek giyerdim ve eteğimin altına çorap giymek beni mutlu ederdi. Uzun kızıl saçlarım dağınık olsa da idare eder görünüyordu. Saçlarımı kapüşonumun içine sıkıştırıp kapüşonu kafama geçirdim. Parmak ucunda camın önüne doğru yürüyerek aynı şekilde yavaş adımlarla camı açarak yukarıdaki kilide sabitledim. Tam ayağımı dışarı atmışken kapıyı kilitlemediğim aklıma geldi ve elimden geldiği kadar hızlı ve sessizce kapımı kitledim. Ardından camdan dışarı doğru balkon çatısına bastım. Oradan da sarmaşıklardan yavaşça süzülerek aşağı indim. Bu neredeyse her gece yaptığım bir şeydi. Melenie bana pek para vermezdi ve ondan para istemek de istemiyordum -babamın parası olsa dahi- bu yüzden ay aydır bir gece kulübünde barmenlik yapıyordum. Arkadaşımın kuzeninin barı olduğu için güvenilir bir yerdi. Hoş burası dışında her yer güvenlidir.
Bara bisikletimle gidiyordum. Evime yarım saat uzaklıktaydı bu da Meleni'nin burada takılmayacağını gösterirdi. O daha çok merkezi yerlerde vakit geçirmeyi seviyordu. Gündüzleri şirkette oluyor geceleriyse tanımadığı adamlarla veya gençlerle takılıyordu.
''Hey, bugün on dakika geciktin''
Bisikletimi bodyguard olan kel Derek'e verdim ve sevimli olduğumu düşündüğüm bir yüz ifadesiyle ''o zaman bunu depoya sen götürebilirsin değil mi Derek?"
Derek homurdanarak '' kendi işini kendin yapman gerektiğini kaç defa söyleyeceğim sana'' dedi. Bense omzuna hafifçe vurdum '' belki bir milyon kez daha''
Mavi ve pembe neonla kaplı 'Burning heart' yazan tabelanın altından geçerek hızlıca yerimi aldım. Işıklar ve müziğe alışmam sadece birkaç saniyemi aldı. Tüm bu tantanaya alışkındım. Max'in vardiyasını devraldığımda bana sitemli gibi görünüyordu. Max kıvırcık saçlara sahip yakışıklı biriydi ve benden iki yaş büyük olmasına rağmen benimle aynı yaşta görünüyordu. Çantasını koluna takıp gidecekken '' üzgünüm, bir daha olmayacak sadece eve gelmesi biraz uzun sürdü bu gece, o yüzden erken çıkamadım'' diye kendimi açıkladım. Max burada çalıştığım günden beri bana destek olan çok yakın bir arkadaşımdı. Sorun olmadığını belirten bir gülümsemeyle ''böyle şeylere takılmam bilirsin'' dedi ve birkaç dakika burada olanları anlattıktan sonra gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLA AŞIK OLMA!
Novela JuvenilOn yedi yaşında olan Daisy, geceleri gizlice üvey annesiyle yaşadığı evden kaçıp barmenlik yapar ve beklemediği bir gece kendinden yaşça büyük olmasına rağmen seksi Axel Hemington'la tanışır, fakat birkaç gün sonra öğrendiği şey onun tüm hayallerini...