3-Celladıma aşığım

487 33 63
                                    

Bu bölüm 155OlanBirYazar a ve llknurDemirel3 e ithaf edilmiştir. Destekleriniz için teşekkürler.

Hızlı adımlarla önündeki ikiliye ilerleyen James, yanlarına varınca "Sümsükus konuşmamız gerek." İkili duydukları sesle irkildi ve arkalarına döndü.Severus hızlanan kalbine karşı kendisine sakinleşmesi için telkinler veriyordu. Yanlarında oturan Albert ise bu durumdan oldukça rahatsızdı. "Onu rahat bırak Potter."James Albert'ın Severus'u kendisine karşı korumasıyla öfkenin -ve her ne kadar kendine itiraf edemese de yadsınamaz bir gerçek olan kıskançlığın- harlanan bir ateşmişçesine içinde büyüdüğünü ve vücudunun dört bir yanına,kalbinden pompalanan kanla birlikte damarlarından iletildigini hissetti. James biraz daha kibar olmaya çalışarak ,"Snape, gelir misin?"Severus, James'in kendine hakaret etmemesiyle bu sefer kalbinin mutluluktan hızlandığını hissetti. Başını aşağı yukarı salladı. Asası cebindeydi. Artık ona şaka(!) yapmıyorlardı ama her ihtimale karşı Severus ayaklanırken cebini yoklamıştı. Ardından Albert'a dönüp bir gülümseme bahşetti ve "Albert lütfen kusura bakma gerçekten çok onure oldum. Sen çok güzel bir adamsın gerçekten. Tekrardan teşekkür ederim ve özür dilerim."dedi ve James'in arkasına geçti. James gözlerini Albert'tan ayırmadan yürümeye başladı.

"Severus eğer sana bir şey yaparsa beni bulman yeterli. Hem lütfen teklifimi tekrar düşün bu güzellikten mahrum bırakma beni."James duyduğu sözlerle birlikte aniden yerinde durdu. Uzun süredir bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyordu. Hızlı ve öfkeli adımlarla arkasını döndüğünde tam Albert'a atılacaktı ki kolunda hissettiği elle duraksadı. "Lütfen James". Severus kendisine ürkek bakışlarla bakıyor ve gerçekten olası bir kavgadan korkuyordu. James kendisine adıyla seslenmesine bile şaşıramamıştı o anda gece rengi gözlere bakmaktan. Sertçe yutkundu, başını onaylarcasına aşağı yukarı salladı ve önceki sinirli halinden eser kalmamış bir şekilde önüne döndü. James önde Severus arkada yürürken onları gören insanlar bir kavga olmadığını görünce epey bir şaşırmışlardı. James başı dik Severus ise başı aşağıda yürüyorlardı.Severus bir şey söylemeden James'i takip ediyordu sadece bakışlarını yere dikip adımlarını izledi. Bir süre sonra önündeki adımların durmasıyla kafasını kaldırıp geldikleri yere baktı. Astronomi Kulesindeydiler. James oturduğunda Severus olanlari bir anlam verememişti.Bu kesinlikle tanıdığı James değildi.Bir süre sonra Severus oturmaya karar verip James'in yanına ama oldukça uzak bir noktaya kıvrıldı."Şey James biz neden burdayız. Yani Black ve diğerleri nerde? Lütfen hızlıca yapın şakanızı ve bitsin." İşte yine olmuştu. Severus ona yine James diye hitap etmişti.James bununla gözlerini Severus'a çevirdi. "Konuşmamız gereken konular yok mu sence?"Severus zekiydi. Anlamıştı onun fsrkettigini. Bu yüzdendi zaten gözlerinin korku ile açılması ve yukunması. Gözlerinin dolması.

"Severus inkar etmeyin deneme bile. Farkındayım hislerinin. Eh geç bile kalmışım. Ama... Biliyorsun ben Lily'e aşığım ve sana karşı içimde en ufak bir aşk veya sevgi yok. Ve ben...özür dilerim. Ben gerçekten beni bu kadar sevdiğini bilseydim sana bunları yapmazdım. Benle sen olmayız. Olamayız. Sen de bunun farkındasın. Bu konu da burda kapansın. "dedi ve çocuğu beklemeden çıkıp gitti. Elbette Severus biliyordu bunları fakat gerçekler yüzüne vurulunca aşırı derecede kötü hissetmişti kendisini. Ve gözyaşları daha fazla direnemedi,usul usul aktı yanaklarından. Ağlıyor bir yandan da hıçkırmamak için ağzını eliyle kapatıyordu. Gerçek buydu işte onu asla sevmeyecekti. Ona asla Lily'e baktığı gibi bakmayacaktı. Orda saatlerce ağladı ve aklından tek bir şey geçirdi.

'Keşke Lily olsaydım.'

~~~~~~~~~
Severus ertesi sabah uyandığında gözlerini ağrıdan açamadı. Göz kapakları asiri derecede sızlıyor ve kapanmaya ihtiyacı olduğunu belirtiyordu. Ama mecburen kalktı ve cübbesini giyindi. 2 haftadır yüzünde tamamıyla donuk bir ifade vardı. Ruh gibi geziyordu adeta. Yaşayan bir ölü gibi. Parçalanmış bir ruhun feryadıydı bu aslında. Dili yoktu,bu şekilde ifade edebiliyordu acı çektiğini Severus'un ruhu. Regulus ise buna kimin sebep olduğunu anlamış ve yapabildiği tek şey arkadaşı için üzülmek olmuştu.

"Sev hadi gel güzelim kahvaltıya inelim."Severus Regulus'un sözlerine karşı itiraz etmedi bu sefer. Başını aşağı yukarı salladı ve Büyük Salon'a indiler. Tam kapıdan girerken isminin bağırarak seslenilmesiyle durdu. Sadece kendisi değil bütün herkes Albert'a dönmüştü. Albert yüzünde oluşan yapmak ve çapkın gülümsemeyle "Severus naber güzelim?"dedi. Büyük Salon'da zaten Albert'ın bağırmasıyla sessizlik oluşmuştu dolayısıyla herkes o hitabı duymuştu. Herkes.

James Potter da duyanlar arasındaydı elbette. Ancak kendisi de biliyordu ki hiç hakkı yoktu kötü hissetmeye. Bu yüzden yapabildiği tek şey yerinde rahatsızca kıpırdanmak oldu. Çocuk elini Severus'un yanağına koyduğundaysa bir şeylerin ters gittiğini fark etmişti. Böyle olmamalıydı. İstediği buydu değil mi? Eğer öyleyse neden şu anda gidip Albert denen çocuğun elini kırmak istiyordu. Aslına bakarsanız bu soruları James kendine yeni sormuyordu. Sanıldığının aksine James bazı şeylerin farkındaydı fakat bunun aşk olabileceğini düşünmüyordu sadece. Ancak şimdi dönüp baktığında ilk şüphelerinde ne kadar haklı olduğunu gördü. James aynı şekilde içindeki bu duygunun da farkındaydı. Kıskançlık. Evet James Potter bunu itiraf edemese de bunun da farkındaydı. James Potter, Severus Snape'i kıskanıyordu. Ancak siyah saçlı çocuğu reddetmişti ve bu yüzden çocuk kendisini görmemek için kahvaltı bile yapmıyordu doğru düzgün. James hâlâ Lily'e karşı bir şeyler hissediyordu. Eskisi kadar yoğun değildi bu duygular ama tamamen yok edememişti o duyguları bir anda. Bunu Regulus'a da söylemişti, eğer kalbinden Lily'i çıkarmayarak Severus'u kabul ederse Severus çok üzülürdü. Severus gerçekten çok üzülürdü.

James düşüncelere dalmışken arkadaşının sesini duydu."O seni beklerdi James." Anlaşılan pek de içinden düşünmemişti. James bu sözlerin doğruluğuyla başını eğdi. Şimdi değil bu konuşmayı yaptığı andan itibaren çok pişmandı. Fakat James ilk defa bencillik yapmamış ve onun kendisini beklerken değersiz hissetmesini istememişti. Ancak yine de pişmandı. Birbirlerine gülümseyerek bakan ikiliden dolayı pişmandı. Albert'ın ona cüretkar bir şekilde flörtöz davranabilmesinden dolayı pişmandı. İlk defa arkadaşları dışında birisini düşünmüştü. Ve bunda da her şeyi eline yüzüne bulaştırmıştı. Çocuk mutlu olsun istemişti ama şimdi ne siyah saçlı çocuk ne de kendisi mutluydu.

Ve ikili gülümseyerek Büyük Salon'dan uzaklaşırken yapabildiği tek şey arkalarından bakmak oldu. Ve Remus Lupin bütün bunların arkadaşı yüzünden olduğunu bildiği için onu kışkırtmaktan geri kalmamıştı. "Onun yerinde sen olabilirdin hatta belki de daha yakın bir şekilde. "İşte bu sözler James Potter'ın gözlerini kapatmasına sebep olmuştu. Çünkü bunlar kendisi için hem çok ağır hem de çok gerçektiler.

~~~~~~

155OlanBirYazar bak kıyamadım sana soft James yaptım.

Wish I were Lily (Snames)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin