TRAİTOR
Kansas, Carry on wayward son
⸸
“Aklım düşünebilse de, hâlâ deli bir adamdım.”
#beomgyu
“Ellerin buz gibi.”
Duyduğum naif ses ile elini tuttuğum kıza döndüm. Dans pistinde, gelecek olan müziği bekliyorduk diğer çiftler gibi. Dans konusunda pek becerikli değildim açıkçası. Bu gece beni kurtaran da Hoseok Hyung olmuştu. Bir önceki gün güzel bir dans dersi almıştım kendisinden. En azından rezil olmayacaktım.
“Sahne korkum var galiba.” dedim gülerek.
Fakat benim ellerim balo salonuna girdiğimiz an da buz kesmişti. Gergindim. Omuzlarıma büyük bir yük çökmüş, haliyle yorgun düşürmüştü ruhumu. Düşünceler koca bir haftadır beynimi kemiriyordu. Düşüncelerimin odağı, tahmin edilebileceği gibi Taehyun’du.
Eğer ki gerçekten Taehyun’dan tamamen kopmak isteseydim, bir çözüm yolu bulmasını istemezdim. Bir çözüm yolu bulmasını en çok ben istiyor olabilirdim. Aşkım ve gururum bir iç savaş veriyordu. Ve bu savaşta eninde sonunda ben ölecektim.
Müzik kulağıma tatlı tınısını iliştirdiğinde hareket etmeye başladık. Herkes müziğe ve ritme uygun dans ediyordu. Bir an mavi elbise giymiş Kim Dahyun’u Sindirella bile zannettim. Ortam o derece eski kraliyet balolarını andırıyordu. Bir o kadar da masalsı, ve rüya gördüğünüzü düşündürtecek gibi.
Ve şarkının partner değiştirme kısmına geldiğimizde Chaeryeong’un eli, ellerimin arasından kayıp gitti. Bir iki saniye sonra belime tutunan eller ise Hwang Hyunjin’e aitti. Boştaki eli hızlıca göğsümün üzerinden, cebime bir şey sıkıştırmıştı. Ben ne olduğunu anlamadan elimi tutup dans etmeye devam etti. Koyduğu şeyin bir kart olduğunu hissediyordum ama elimi sıkı sıkı tutmuş, bakmama izin vermiyordu.
“Hyunjin!” pişkin pişkin gülen yüzünü benimkine çevirdi. “Ne oluyor? Ne yapıyorsun orospu çocuğu!?”
“Şşştt!” sessiz olmamı işaret edip, hızlıca beni kendi etrafımda döndürdü. Hemen sonra kısa bir süre daha dansa devam etmiştik. “Sadece yardım ediyorum. Sakin ol ve kendini ritme bırak.”
Tam sinirle çıkışacağım sırada partner değiştirdik. Gülerek beni resmen diğer partnerimin kollarına fırlatmıştı. Denk geldiğim kişi ise bu sefer Yuna’ydı. Tam bunun için tanrıya teşekkür edecekken, onunda aynı şekilde bir kartı cebime koyduğunu hissettim. Göz devirip gülen kızı kendi etrafında döndürdüm bir tur. Hemen sonra ellerini tutup dans etmeye devam ettim.
“Cidden merak ediyorum. Neler oluyor Yuna?”
“İnan bana kabul etmeyecektim. Fakat bunlar çok güzeldi Beomm!” derken göğsümün üzerini patpatladı.
Aklımda bu işin başında kimin olduğuna dair tahminlerim vardı. Fakat şuan cebimde ne taşıdığıma dair hiçbir fikrim yoktu. En son Taehyun’un sahnenin arkasına gittiğini görmüştüm. Daha sonrası yoktu. Neredeydi? Ne yapmaya çalışıyordu?
Yuna’dan sonra Minho gelmiş, o da yine bir kartı cebime sıkıştırmıştı. Ne kadar bakmak istesemde izin vermedi. Changbin ve Sehun’da partnerlerim olmuş ve tıpkı diğerleri gibi yapmışlardı. En beklenmedik olanı ise; Yeonjun ile partner olmamızdı. İkimizde birbirimizin canına kast edebilirdik gibime geliyor açıkçası. İkimizde keyifli değildik. Fakat onunda aynı şekilde davranması ile bu işin arkasında Taehyun’un olduğu tescillenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
traitor ; taegyu.
FanfictionAptal çocukları tanrının cezalandırmasını bekleseydik yaşlanırdık. Biz de kaos projesini yazdık. ★: Hatırladın mı? O gece, parktaki kum havuzunun üzerinde yaralarım için bana renkli yara bantları vermiştin. Yaralanınca kullanırsın, beni anımsarsın d...