4

275 17 0
                                    

Derslikte, saat gene biri çaldı. Çocuklar kitaplarını toplamaya başladılar. Profesör Rats kitabını kapayarak ayağa kalktı. İş görmeye hazır duran küçük Çengei, ilk sıranın başında oturan çocuk, yanına koşarak giyinmesine yardım etti. Pâl Sokaklılar, değişik sıralardan, Bika'nın işaretini bekleyerek birbirlerine bakıyorlardı. O gün öğleden sonra saat ikide Alan'da toplanılacağından haberleri vardı. Üç üyesi bulunan araştırma kolu Bitki Bahçesi'nde neler yaptıklarını anlatacaktı. Bu akımın başarılı olduğunu ve Pâl Sokaklıların başkanının kırmızı gömleklilerin ziyaretine gözüpeklikle karşılık verdiğini hepsi biliyordu; ama işin ayrıntılarını, başlarından geçen serüvenleri ve atlatılan tehlikeleri merak ediyorlardı. Bika'nın ağzından, kerpetenle bile bir sözcük alınamazdı. Çonakoş, hepsini anlatıyordu; ama, Tanrı onu bağışlasın, korkunç yalan atıyordu. Bitki Bahçesi'ndeki yıkıntılarda yabanıl hayvanlarla karşılaştıklarından bile söz etti... Güya Nemeçek gölde az kalsın boğulacaktı... Güya kırmızı gömlekliler kork

unç bir ateşin çevresine oturmuşlardı... Her şeyi anlatıyor; ama hep en önemli işleri unutuyordu. Söylediklerini sonuna kadar dinlemek olanaksızdı; çünkü, cümlelerin sonuna nokta koyar gibi çaldığı ardı arkası kesilmeyen ıslıklarla, dinleyenlerin kulaklarını sağır ediyordu.

Nemeçek ise rolünü o kadar önemli bulmaktaydı ki, büyük bir ciddilikle, ağzı kapalı duruyordu. Sorarlarsa:

- Hiçbir şey söylemem...

Yahut: - Başkana sorun! diyordu.

Er olduğu halde bu kadar güzel serüvenlere karışmış olan Nemeçek'i ötekiler çok kötü kıskanıyorlardı. Teğmenler ve üsteğmenler bundan sonra neferin yanında cüce gibi kalacaklarını duyumsamaktaydılar. Hatta bazıları artık küçük sarışının kesinlikle subaylığa yükseltileceğini, o zaman artık Alan'da Hektor'dan, bekçinin kara köpeğinden başka er kalmayacağını söylüyorlardı...

Profesör Rats, sınıftan daha çıkmamıştı ki, Bika, Pâl Sokaklı çocuklara doğru iki parmağını kaldırdı. Bu, saat ikide buluşacağız, demekti. Bu işaretin anlamını anladıklarını göstermek için selam çaktıkları zaman, Pâl Sokaklılardan olmayan öteki çocuklar onları korkunç biçimde kıskandılar.

Hepsi birden dışarıya çıkmak istediği sırada bir şey oldu.

Profesör, pardösüsünün cebinden küçük bir kâğıt çıkardı. Gözlüğünü taktı ve kâğıttan, aşağıdaki adları okumaya başladı:

- Vays!..

Vays, korkarak:

- Efendim! dedi.

Profesör sürdürdü:

- Rihter! Çele! Barabaş! Leski! Nemeçek!...

Sırayla hepsi:

- Efendim! diye yanıtladılar.

Profesör Rats, kâğıt parçasını cebine koyarak dedi ki:

- Siz şimdi eve gitmeyeceksiniz; benimle öğretmen odasına geleceksiniz. Sizinle küçük bir işim var...

Yürüdü ve bu acayip çağrının nedenini söylemeden, hızlı adımlarla derslikten çıktı.

Bunun üzerinde, sınıfta her kafadan bir ses çıkmaya başladı:

- Niye çağırıyor?

- Niçin kalıyormuşuz?

- Ne istiyorlar bizden?

Çağrılanlar birbirlerine bunları soruyorlardı. Hepsi de Pâl Sokaklı oldukları için Bika'nın çevresine toplandılar.

Başkan:

Pal Sokağı ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin