13 Kasım 2005
Herkesten uzak bir köşeye oturmuş olan çocuk, elindeki az önce ona hediye edilmiş rubik küple oynuyordu. Bugün onu ve buradaki diğer yaşıtı çocukları bir sürü teste tabi tutmuşlar, sonrasında da onlara küçük hediyeler dağıtmışlardı. Küçük çocuksa kendi seçtiği hediyeye şimdiden kendisini fazlasıyla kaptırmıştı.
Her yüzeyinin aynı renk olması gerektiğini öyle oynandığını söylemişler, küpü bozarak eline tutuşturmuşlardı ki çocuk bir oyuncağa böyle bir kural konmasını oldukça saçma bulmuştu, ona göre oyuncakların böyle sabit kuralları olmamalı insanın yaratıcılığına göre istediği gibi kullanılabilmeliydi. Ayrıca dedikleri şey de ona fazla basit gelmiş, ilk defa bu küpü gören çocuğun, eski haline getirmesi yalnızca 2 dakikasını almıştı. Şimdiyse küpteki renklerle kafasında bir örüntü tasarlamış onu küpte yapmaya uğraşıyordu ve böylesi onun için kesinlikle daha eğlenceli ve zorlayıcı olmuştu.
Bahçedeki diğer çocukların kimileri koşturarak oyunlar oynuyor, kimileri de heyecanlı bir şekilde az önce girdikleri garip testleri tartışıyorlardı. Evet garipti, çünkü test daha 8 yaşında olan çocukların daha önce girdikleri hiçbir teste benzemiyordu. Şıkları bile olmayan test, hiçbir bilgi birikimi gerektirmiyor yalnızca bunun devamı nasıl olur, bunu görünce ne düşünüyorsun, bu sayıların devamına ne gelmeli gibi sorular içeriyor ve çocuklara soruyu sorduktan sonra cevaplamak için sadece 30 saniye tanınıyordu.
Çocuklar heyecanlılardı çünkü girdikleri testin sonucunda kazanan olursa, özel bir eğitim almak için başka bir yere transfer edileceği ve eğitim hayatı boyunca ücretsiz en iyi okullarda okuyacağı söylenmişti ki tüm bunlar yetimhanede yaşayan kimsesiz bu çocuklar için harika bir fırsattı.
"Ah küpünü yapamamışsın." Az önce testlerde sürekli sorular soran kadın, herkesin testinin bitmesiyle bahçeye çıkmış bütün çocuklara göz gezdirdikten sonra, küple oynayan çocuğun yanına adımlamıştı.
Çocuk, 2 3 hamle daha yapmış sonrasında küpü kadına doğru uzatmıştı. "Hayır yaptım." dedi oldukça kendinden emin bir ifadeyle. Kadın çocuğun ona uzattığı kübü biraz inceledikten sonra her bir yüzeyinde aynı desenin farklı renklerle yapıldığını görmüş, kaşlarını çatmıştı.
"Evet," diye mırıldandı çocuğa, "yapmışsın."
Ardından çocuğa küpü uzatmış, kalkıp ilerde duran adamın yanına doğru adımlamıştı.
"Kararını verebildin mi?" Kadının sorduğu soruya adam sessiz kalmış bunun üzerine kadın az önce yanından kalktığı çocuğu işaret etmişti. "10 yıldır bu testleri yapıyoruz ve çocuğun sonucu, şu ana kadar gördüğümüz en yüksek 2. sonuç, buradaki diğer çocuklarla arasındaki farkı belirtmeme bile gerek yok herhalde, sonuç bariz değil mi?"
"Ama iletişim ve davranış açısından zayıf." dedi adam hoşnutsuz tavırlarla çocuğu süzerek.
"Diğeriyle birlikte yetiştiririz, çocuk ona nasıl davranması gerektiğini öğretir." Kadın adamın hala kararsız bakışlarını görünce, "Geçen sene de kimseyi seçmedik," diye devam etti adamı ikna etmek için. "Çocukları eğitmek için alıyoruz ama sen daha en baştan kusursuz olmalarını bekliyorsun."
"Tamam," dedi adam birkaç dakikalık düşüncenin ardından kabullenişle. "Transfer işlemlerini halledin."
İşte her şey bu kadardı, ağızdan çıkan tek bir cümlenin ardından yönetime gitmişler, yalnızca birkaç dakikada çocuğu oradan almaları için her şeyi hazır hale getirmişlerdi. Güçlü insanlar için, bazı şeyler işte bu kadar kolay halloluyordu.
Öyle ki çocuk, daha orada habersiz oturup sıkıntıdan diğer çocukları izlerken, kadın gülümseyerek elinde çocuğun eşyalarının doldurulduğu küçük bir çantayla gelmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prison Break | taekook
AcţiuneÜlkenin en güvenlikli hapishanesi, Pyolois'e düşen Jeon Jeongguk'un tek bir amacı vardı; Buradan kaçmak, Kim Taehyung ile.