Hande;
Sonunda yolculuğa çıkmak için hazırlanıyorduk. Her şey tamamdı, valizlerimiz, çantalarımız, yiyeceklerimiz.. Okuyacak kitaplarımızı da unutmamak gerek tabi ki..
Defne elindeki kutuları arabaya yerleştiriyordu, ben de valizleri ona getiriyordum. İki tane kutuyu üst üste koymuş ve yere yapışmadan yürümeye çalışıyordu. Onun bu haline kıkırdadım ve gülümseyerek son valizi de asansörden çıkardım. Tam arabanın içini düzeltmeye gidiyordum ki kutuların düştüğünü belirten sesi duyunca arkama hızlıca döndüm.
Defne bir çocukla çarpışmıştı ve kutularla birlikte içindekiler de yerlere saçılmıştı. Gözlerimi kapattım ve biraz sonra çocuğun yiyeceği azarı ve kulaklarında oluşacak işitme hasarının derecesini ölçmeye koyuldum. Sağır mı olurdu yoksa sadece geçici mi? Saniyeler geçmişti ama Defne'nin kulak zarı patlatıcı sesini hala duymamıştım.
Bunun iki sebebi olabilirdi;
Ya Defne ölmüştü, ya çocuk ölmüştü.
Başka bir şeyin bu sesi kesebileceğini sanmıyordum çünkü.Gözlerimi araladım ve yere saçılan kutuları toplayan ikiliye baktım. İkiliye, evet çünkü bizim cırlağın karşısında lise aşkı duruyordu!
İstemeden de olsa konuşmalarına kulak misafiri oldum."Çok üzgünüm.." Yerdeki son kutuyu da kaldırırken konuşmuştu çocuk.
Defne, gülümsedi -normalde ağzını yüzünü kırması gerekirdi- şaşkınlık içinde Defne'nin 360 derece dönüşünü izliyordum.
"Önemli değil sadece bir kazaydı..."
Defne'den bu cümleleri de duydum ya, artık öbür tarafa gözüm açık gitmeyeceğim.
Karşısındaki çocuk da gülümsedi ve ona elini uzattı. Defne'nin öldüğünü fark edebiliyordum.
"Tekrar özür dilerim.. Ben Buğra bu arada."
Defne Buğra'nın havada asılı olan elini sıktı. Adının Buğra olduğunu İkimiz de gayet iyi biliyorduk. Buğra onu henüz 2,3 dakikadır tanıyor olabilirdi fakat Defne.. 4 senesini onunla geçirmişti. Liseden beri...
"B-ben de Defne.. Memnun oldum.."
Defi'min üzgün çıkan sesini duyduğumda ben de üzülmüştüm. Hayali onunla karşılaşmadan bir an önce buradan uzaklaşmak ve Buğra adını hayatından çıkarmaktı. Sadece hayatından değil, aklından ve kalbinden de..
Şimdi ise o insan tüm canlılığıyla karşısında dururken bunu yapmasının ne kadar zor olduğunu düşündüm. O her acıya rağmen gülümsemesini yüzünden silmeyen biriydi. Gerçekten, üzülmeyi hak etmiyordu.
Buğra ikinci kez gülümsedi ve arabaya bakarak merak dolu bir sesle konuştu.
"Ben de memnun oldum.. Şey bana düşmez ama nereye gidiyorsunuz böyle?"
Defne'nin cevap veremeyecek durumda olduğunu anlayınca konuşmaya dalma kararı almıştım. Dalamadım çünkü konuşma havuz değil sevgili okuyucular..
"Şile'ye gidiyoruz!!"
Buğra bana "Bu da nereden çıktı?" Bakışları attığında gülümsedim ve ellerimi çırptım.
"Çok eğleneceğiz!!"
Cıvıldadığımda sonunda Defne'yi de gülümsetmeyi başarmıştım."Ah.. İyi yolculuklar o zaman..."
"Teşekkürleeer"
Buğra'yla vedalaştıktan sonra arabaya bindik ve kızların gelmesini beklemeye başladık.Defne uzaklaşan Buğra'nın arkasından bakarak konuştu. "Yarın gidelim bence yani baksana daha hazırlanmamışlar Hande.."
Buğra'yı gördüğü için burada kalmak istediğini çok iyi biliyordum. "Hayır Defne bak geldiler."