Zeynep;
Ay ne aksiyon ayoll.! Neyse çikolata yemem lazımdı acilen markete ışınlanmalıyım. Marketi gördüğüman bile heyecanlanmama yetmişti. Koşa koşa markete girdim. Hemen abur cubur bölümüne! Ay hepsinden almak istiyorum ama önce dondurmaa. Hmm seçtim Magnum ama diğerlerine daha ucuzundan.
Alışverişimi yaptım tam kasaya doğru gidiyordum ki başım döndü. Böyle böyle içim bir garip oldu. Dolaba tutundum ve gözlerimi kapattım. Yok olamaz bu koku, ah kendine gel dedim kendi kendime o yok! Hiç bir zaman olmadı ve şuanda yok. Bu hayalleri kurma artık salak kurma! Sadece kendin üzülüyorsun ama hep devam. Neden ? Mazoşist miyim ben ? Kendimi öldürmek mi isiyorum amacım ne ? Derin bir nefes aldım. Ve gözlerimi açtım. Açmam ve arkamı dönmem bir oldu. Önümdeydi. Yo hayal olamaz. Bu ne ya ?! Arkamı birden dönünce gözlerim karardı. Geri doğru bir iki adım sendeledim. Kolumdan tuttu. O kocaman elleriyle kavrayıverdi. Olamaz. Unutmuşken çıkamazsın karsima bitanem. Unutmuşken mi ? Unutmadım tamam ama ne bileyim görmesem daha iyi olacak sanki. Hem ben-'Zeyneppp ! İyi misin ?'
Birden sarsılıp kendime geldim. Ama cevap veremiyordum. Hadi kafanı kaldır ve yüzüne bak yapabilirsin. Yavaşça Kafamı kaldırdım. Karşımdaydı. Hayal falan değil. Öylece bakıyordu bana. 4 yıl boyunca aşkından yerle bir olduğum Emrecan. Her zaman utandığım, kıyamadığım, saatlerce uğruna ağlayıp fotografıyla uyuduğum çocuk tekrar karşımdaydı ve gülümsüyordu. Kesik kesik nefes alarak baktım yüzüne. Her küçük zerresine kadar ezberimdeydi zaten. Hani böyle gözün kapalıyken hayal kurarsün ya benim hayallerimde o hep aynıydı. Sakallarına kadar, sivilcesi milim oynamamıştı yerinden. Hala aynıydı. Dudaklarının ortaları beyazdı hâlâ. Saçlarını da kestirmemiş aynı işte aynı Emrecan. Hemde gülümsüyordu! Benim icin ne büyük bir olay !! Gülümsedim ve cevap verdim.
"İyiyim. Başım döndü ya biraz hastalandım da"
'"Dikkatli ol "
"Ne tesadüf ama değil mi ? Sen ne yapıyorsun burada ?"
Yutkundu. Elini kolumdan çekti ve yere doğru egdi kafasını. Ve birden kafasını kaldırıp
"Neyse benim g-"
"Aşkımmm"
O kız Erencan'a aşkım mı dedi? Ne o kız Erencan'a. Sadece aldatılmış gibi baktım Emrecan'a. Biliyordum beni ilgilendirmezdi ama yüzümden o ifadeyi çekemiyordum. Hareket etmek isteyen felçli gibi kalmıştım. İstemsizce sol yanağım ıslandı. Hayır yapmaa. Bu kadar küçük düşme. Sadece hızla arkamı dönüp uzaklaşmak oldu yapabildiğim. Sepet yerde, kasa öbür taraftaydı. Ben hızlıca çıkışa gidiyordum. Durmak istemiyorum asla yapamam. Çünkü nefesimi verirsem hıçkırıklara boğulacaktım. Çıkar çıkmaz koşmaya başladım. Doğruca denize. Uçurumdan izliyordum Şile'nin asi denizini. Ayakta durmaya gücüm yoktu yere çöküverdim. Sadece bir noktaya bakıyordum. İçimde ne kıvılcımlar vardı oysa ki. İçimi açsalar beni denize atsalar durmaz öyle kötü yanıyordu. Ellerim saçlarımın arasına gitti. Çekiyordum saçlarımı. Ne günahı var ki onların?. Buradan aşağıya atlasam acı çekmeden ölür müyüm? Eğer oyle olacaksa bir saniye bile beklemem. Sadece ölmek istiyordum. Yeter artık! Ne günahım var Emre ? Seni bir tek ben böyle sevdim. Herşeyin üstüne yemin ederim kimse kimse sevemez. Belki annen. Benim canım senin elinde. Bi insan başka bir insanı nasıl böyle sevebilir. İmkansız. Sen benim gökkuşağımdın. Haketmeyen insanlar kazandı seni hep. Ben orada ölürken bütün yalakalar kazandı seni. Seni asla sevemezler Emre. Özür dilerim ama çok özledim. Gülümsediğin günleri özledim. Konuştuğumuz, kokunu tam yanımda hissettigim o günler. Ah nasıl da dönmek isterdim o günlere. Nolur sarıl bana. .
Bunları söylerken hıçkırıklara boğulmuştum. O kayanın üstünde asi denize bağırıyordum. Deli gibi.. Aşkım ne ya? Acaba gerçekten sevmiş miydi? Neden kaçmaya çalıştı? Acaba benim onu deli gibi sevdiğimi unutmuş muydu? Sorular beynimi deli gibi kemirirken telefon çaldı.