BÖLÜM 14

29 1 0
                                    

'Sevme. Beni sevipte kalbini kirletme lavanta kokulu kız.' - Mirza ATAY.

Bölüm 14

Gündüzün uğultusu gecenin üstünü örterken huzursuzca kıpırdadım yerimde. Buram buram kokan o meyveli yoğurt kokusu beni etkisi altına almıştı. Nasıl olurda bir kötülük bilgini bu kadar saf kokabiliyordu ?

Adaletli değildi.

Karnıma giren ani ağrı gözlerimi aralamama yetmişti. Belimde ki gevşek kolları hiçe sayıp ağzıma baskı yapan safra suyunu boşaltmak için kendimi banyoya attım ve hızla kapıyı tek elimle kapadım. Mirza'nın adımları yaklaştıkça elimi daha çok bastırıyordum. Safra suyunun bir kez daha gelmesiyle ağzımdakileri klozete boşalttım. "Helin aç şu kapıyı!" sert sesi uğultular eşliğinde kulaklarıma ilişirken bedenim bir kez daha sarsıldı ve yine klozete kapattım kendimi.

Üşüyordum. Çelimsiz kolumu kapıdan çeker çekmez Mirza'nın bana bakması, küfür etmesi ve yanıma çömelip bana destek olması saniyelerimizi almıştı.

Midemde ne var ne yok hepsini çıkarmıştım. Son bir kez öğürüp geri çekildim. Mirza başımı göğsüne bastırıp sessizce fısıldadı. "Sakin ol, iyisin." Çenemin titremeye başlamasıyla Mirza beni ayağa kaldırdı. Lavaboya tutunduğum sırada suyu açtı ve usulca avcuna doldurup ağzıma yaklaştırdı. "Bunu yapmak zorunda değilsin kendim hallederim." dedim. O ise beni hiçe sayıp avcunda ki suyu ağzıma akıttı. 2 3 defa çalkaladıktan sonra bedenim yeniden titredi. "Üşüyorum." dedim. Sesini bile çıkarmadan beni kucaklayıp oturma odasına götürdü. İkili koltuğa yatırıp pufun üzerinde ki battaniyeyi de usulca üzerime örttü.

Ardından beni bırakıp mutfağa girdi.

Uzun bir süre sonra uyandığım da Mirza'nın hala mutfakta olduğunu fark ettim. Üzerimdeki battaniyeye sarılarak ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Gördüğüm manzara karşısında hem sinirlenmiş hem de sevinmiştim.

Mirza çorba yapıyordu. Hem de yayla çorbası.

Sorun şu ki, pirinçlerin yarısı yerde yarısı tenceredeydi. Ayran kıvamına getirilmiş yoğurt ise adeta bir gölet oluşturmuştu tezgahta. Mirza'nın üstünde ki siyah şort grimsi bir tona dönüşürken o ise sadece söyleniyordu.

"Helin yemeğe sevgi katmanın onu güzelleştirdiğini söylemişti Sıla'ya, sen ise tüm küfürlerimi içine aldın anasını satiyim. Güzel olmazsan seni köpeklere veririm!" Gülümsedim bu haline. Çorbayı karıştırmayı bırakıp fırının kapağını açtı. Ne yani bir tek çorba yapmıyor muydu ?

"Eh, şeklin bir garip ama tadın güzeldir herhalde." Fırına attığı patatesleri çıkardığında tüm mutfağı harika bir koku kapladı. Allah aşkına bugünü tarihe geçmek istiyorum.

Oturma odasına geçip telefonumu elime aldım ve kapı pervazından Mirza'nın bir kaç fotoğrafını çektim. Hadi ama bu çocuk nasıl bu kadar fotojenikti?

"O çektiğin fotoğrafları umarım bir yere atmak gibi bir hata yapmazsın." konuşmasıyla irkilip baş parmağımla üst damağımı ittirdim. En başından beri biliyor muydu burada olduğu mu ?

"Merak etme bu yakışıklılığını o yamyamların gözüne sokmam."

"Yakışıklı olduğumu kabul ediyorsun yani ?" çapkınca gülümseyip bana baktı. Göz göze geldiğimizde yutkundum. Bu herif üzerimde acayip bir etki bırakıyordu. Adaletli değil bu! Ben onun için koca bir hiçken onun benim üzerimde böyle bir etki bırakması adaletli değildi..

"Bana neden iyi davranıyorsun ? Hayatında bir hiç olduğumu söylemiştin. Neden bana iyi davranıp aklımı karıştırıyorsun Mirza?" sustu. Yüzünde ki gülümsemeye dair tüm belirtiler silindi. Cevabını oda bilmiyordu. Bir bilinmezden oluşuyorduk. Koca bir bilinmezlik.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin