BÖLÜM 12

59 1 0
                                    

Bölüm - 12

'Eğer daha ilk günlerden böyleysen ileride acınacak bir halin bile kalmaz' - Mirza ATAY.

Mutfaktan çıkıp vestiyerde ki çantamı elime aldım ve odaya çıktım. Kıyafetleri üzerimden çıkarıp rahat edeceğim bir şeyler giydim ve yüzümdeki makyajı silip kendimi yatağa bırakıp baş ucumdaki gece lambasını yakıp gözlerimi kapattım.

İçimdeki yaralar gün geçtikçe kapanacağı yere, her saniye yeniden kanıyordu. Bu kadar zor muydu bir yaranın kabuk bağlaması ?  Uyku bir türlü gelmiyordu. Hayvan gibi yorgundum evet ama uyuyamıyordum. Canım acıyordu.

Yatakta oturur pozisyon alıp ağlamaya çalıştım. Rahatlardım belki, bir ihtimal belki içimde ki siniri kusardım. Ama rahatlatmazdı ki ağlamak. Eğer öyle olsaydı senelerdir bir rahatlama gelirdi her gece. Ya da o Akıl Ve Ruh Sağlığı Hastanesinde yanımda kalan kızın kollarında ağlamaktan harap olduğumda daha çok delirdiğimi düşünüp beni hücreye kapatmazlardı.

Adaletli değildi bu...

Ağlayışım hıçkırıklara dönüştüğün de yanımda ki yastığı kucağıma alıp yüzümü hapsettim. Çünkü birazdan hıçkırıklarım bağırışa dönüşecekti biliyordum. Bunun sonunda da aort devreye girip beni şoka sokacaktı ve sabahı yine hastanede geçirecektim. Hıçkırıklarımı bir türlü susturamıyordum. Kendimi her yastığa gömdüğümde de nefes alamıyordum. Ölmek en iyi çözümdü belki de...

Hatta belki de tek çözüm buydu. Ama ben bunu yapamazdım ki. Korkaktım ben. Ölümden değil de, yalnız kalmaktan korkardım.

Bu hayatta ki en acı şey yalnız kalmaktı çünkü biliyordum...

Kapının açılma sesini duyduğumda Sıla'nın ismimi söylemesi de ilişti hafiften. Onun ne oldu demesine kalmadan kafamı gömdüğüm yastıktan hıçkırıklar eşliğinde boğuk sesimle konuşmaya başladım.

"Sıla canım acıyor benim. Kalbim acıyor. Hiç tanımadığım biri kalbimi nasıl böyle acıtabilir ya nasıl? Resmen 2 haftada hayatım bitti benim. 2 haftada ben bittim, tükendim... Ben ona sığınmaya çalıştıkça onun benden uzaklaşması çok saçma. Kahretsin ki 2 hafta da bağlandım ben ona. Ve eğer böyle giderse ben aşık olacağım. Kahretsin Sıla ben ona aşık olmak istemiyorum! Benden hep nefret edecek, beni hiç sevmeyecek birine aşık olmak istemiyorum... " Konuşamıyordum. Yaşadıklarımı atlatamıyordum sanki. Daha ilk zamanlardan ağlıyorsam, kesin ağlamaktan 1 ay içerisinde ölecektim.

"Helin ben..." Mirza'nın sesini duymam ile kafamı gömdüğüm yastıktan kaldırdım. Mirza tam karşımda Sıla'da kapının önünde duruyordu. "Ben çıkayım." Sıla ben ne olduğunu anlamadan odadan çıkmış ve bizi tek bırakmıştı. Gözümün önüne gelen göz yaşlarını elimin tersiyle sildim ve kan çanağına dönmüş gözlerimle Mirza'yı baştan aşağı süzdüm. Gözlerim, gözleriyle buluştuğunda aldırış etmeyip ayağa kalktım. Gece lambasının ışıttığı loş odada sadece ikimiz vardık.

Kırık ve taş tutmuş iki kalple...

"Sana zarar vermek istememiştim." dedi. Oysa daha, zarardan daha fazlasını verdiğini kendi de bilmiyordu. "Sorun değil." deyip yanından geçeceğim sırada kolumu tutup beni durdu. "Helin, cidden sana zarar vermek istememiştim. O an sinirlendim ve bu siniri senden çıkarttım. Sinirliydim anla işte. Beni affetmek zorundasın." derin bir nefes alıp gözlerinin içine baktım.

"Özür diledin. Affetmemi mi bekliyorsun peki ? Ha pardon ya ben affetmek zorunda olduğumu unutmuştum. Ben sana mecburdum değil mi ? Kahretsin ki nedenini bilmediğim bir şekilde ben sana mecburdum! " Sadece baktı gözlerime.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin