One

408 22 1
                                    

“Amen.”

Rahibin sesiyle kendime geldim. Bir pazar ayinin de bitmesine çok sevinmiştim.

“Rahiple konuşmam lazım, tatlım. Bekleyebilir misini?”

“Kilisenin önünde seni bekliyorum.”

Annem bana gülümseyerek rahibin yanına doğru gitti. Bende kilise kapısının önünde bekleyen babamın yanına gittim.

“Baba, annem rahiple konuşuyor. Biraz bekleyeceğiz.”

Kafasını sallayarak bana yanındaki adamı ve yanındaki saçalrı renkli olan çocuğu gösterdi.

“Tatlım bunlar Bay Clifford ve oğlu Michael. Michael’dı değil mi delikanlı?”

“Evet efendim. Ve yanınızdaki hanımefendi?”

“Kızım Kat-“

“Katherina. Memnun oldum.”

 “Bay Clifford ve ailesi buraya yeni taşınmışlar. Kasabamızı onlara tanıtmayı çok isteriz. Değil mi Katherina?”

“Tabii ki de. Ben de çok isterim.”

Kısa süreli garip sessizlikten sonra Tanrı’ya şükür biri bunu bozmuştu.

“Maalesef ki gitmemiz lazım Bay Earle.”

“Görüşmek üzere Bay Clifford.”

Ayrıldıktan hemen sonra annem gelmişti.

“Beklediğiniz için çok teşekkürler. Bu çok önemli bir konuydu.”

Arabayla eve geldiğimizde hemen odama çıktım. Matematiği her ne kadar sevmesem de geometriyi anlıyor ve seviyordum.

Matematik soruları çözerken aklıma saçları renkli olan çocuk geldi. Kilisedeki.

Çok fazla incelemeye zamanım olmasa da, çekiciydi. Yapılı ve öpülesi dudakları vardı. Kabul, her kızın hayalindeki erkek modeliydi. Ama ben ‘her kız’ değildim. Yada o hayallerimdeki erkek değildi. Ben yalnızlığımla mutluydum. Evlenene kadar da buna mahkumdum.  Ah, ailenizin Katolik olmasının binlerce eksi yönlerinden bir tanesi daha.

Dalgınlığım annemin kapıyı açmasıyla son buldu.

“Katherina yemek yiyeceğiz. Gelecek misin?”

“Sen in, geliyorum.”

Masanın üstündeki kitapları kapatarak aşağı indim.

Küçük masamız annemin yaptığı yemeklerle donatılmıştı. Masaya oturup her yemekten önce okuduğumuz duamızı okumaya başladık:

“Sana şükrederiz, ey Baba, Oğul ve Kutsal Ruh, Seni överiz, artık Tanrı çocukları olarak yaşama özgürlüğümüz vardır, tek olan Tanrımız, Sana şükrederiz, sevgi, sevinç ve esenlik ile bizleri bereketlersin. Amen.”

Yemeğe başladığım pırasa aklıma onu getirmişti. Pırasalar da onun saçları gibi beyazdı. En azından benim yediğim pırasalar beyazdı.

İçimde oluşan saçlarına dokunma arzusunu bastırıp, Michael’ın saçlarına benzeyen pırasaları yemeye devam ettim.

Forbidden // cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin