Sinek uçsa sesi duyulmayacak bir ortama doğru ilerledi, nerde olduğunu idrak etmek için etrafı inceledi.
Neresi burası, kimse yok mu?.. Sesimi duyan biri yok mu?
Sağ taraftan gelen ışığa doğru ilerledi, içindeki boşluk kocaman olurken çıkış yolu aramak için koşturdu.
O an masalları aratmayacak bir güzellik inci inci ipekten dokunmuş tam üstüne oturmuş kıvırcık saçlı kadına baktı.
Sende kimsin?
Sahi kimdi bu kız, adama doğru yürüyerek yaklaştı elini tutup
"Beni bekle, çok az kaldı..bekle beni." Robot gibi gülüşünde donmuştu..
"Lan kalksana.!" yerinden sıçramasıyla, dürtükleyene ters bir bakış attıktan sonra diğer tarafına döndü.
Elimde kesici alet olamadığına dua etsin.
Bölünen uykusuna devam etmek üzereyken pikenin üstünden çekilmesiyle
"Ne var lan ne! Sabahın körü daha." Öldürücü bakışını attıktan sonra, derin bir nefes çekti. Karşısındaki ki bundan hiç etkilenmiş gibi yüzünü buruşturdu.
"Yapma böyle kurtuluş kuş, bende uyumak isterdim ama..Tolga abi yüz bininci kez arıyor." Tolga abisinin adını duyduktan sonra hemen telefonuna sarıldı, nasıl sessize almıştı ki.
"Hay aksi sessize nasıl girmiş bu" söylene söylene ayağa kalktı bir yandan dönüş yapmak için bir kaç tuşa basıp sesi dışarıya verdi, diğer taraftan yüzüne su çarparken
"Madem telefon kullanamayacaksınız ne diye taşıyorsunuz lan!" Her konuda tolerans gösteren adam işi konusunda asla toleransı olamayan birii Tolga Aykut.
"Iıı.. Abi Kurtuluş biliyon, yoksa şimdiye ordaydım." Havluyla yüzünü kurulayıp havluya hırsla karşısında ki pişkin pişkin gülen adama attı. Hiç etkilenmiş gibi havada yakalayıp zafer gülüşünü sergiledi.
Böyle yaparlar Kurtuluş kuş, dünün intikamını almayacak mıydım, sanıyorsun?
"Tamam abi, hemen geliyoruz."
"Işınlanıyor musunuz, napıyorsanız yapın hemen şirkete gelin." Hiç olmadığı kadar bir ciddi adamla karşı karşıyayken anında cilck! Sesiyle kapanma sesii geldi
"Yürü 15 dakikamız var." Sonra kesecekti hesabını şuan"
"Burak sen kullan arabayı, kestirmeden." Gir demesiyle kemerini taktı.
Yola koyuldular ve Tolga Aykut'un yanına geldiler.
"Güzel uykumu bölecek kadar önemli olan şey nedir tolga abi? " diye sordu Kurtuluş.
Ne olabilirdi ki acaba Kurtuluşu tatlı uykusundan uyandıran şey?
"Şarkımız tam 167 milyon izlenme olmuş ve bundan dolayı bize bir hediye gibi bir şey vericeklermiş, sizinde burada olmanız gerekiyordu, birazdan gelirler"
Burak fazla heyecanlandı, Kurtuluş aksine pek de mutlu gibi gözükmüyordu.
1 saat sonra 2 adam geldi ve "Mahzen Media mı? " diye sordu Tolga "Evet buyurun" diyip oturdular.
"Şarkınızın tam 167 milyon olmasından dolayı size bir hediye vereceğiz umarım beğenirsiniz" dedi birisi.
Burak hemen öne atlayıp "Tabi tabi beğeniriz" dedi. Tolga bu durumdan pek hoşlanmamıştı Burağa kaş göz otur yerine der gibi bakış attı Burak biraz utanmış bir şekilde oturdu "Allah Allah ne dedim ki ben şimdi" dedi içinden.
Adamlar bir kutu verdiler. Birer bardak çay içip gittiler. Tolga onlar gidene kadar açmadı kutuyu gittikten sonra büyük bir heyecanla kutuyu açtılar.
Birde ne görsünler içinde para vardı euro koymuşlardı böyle bişey beklemiyorlardı şok oldular. Burak "O-Oha bu ne"dedi. Kurtuluş ise sırıtarak "Ömür boyu yeter bu size" diyerek kıkırdadı.
Tolga "Bence parayı şimdi kullanmamalıyız ilerde şarkı falan yaparsak ona kullanalım derim sizce? " dedi.Burak "Bence herkese paylaştıralım sonuçta emek verdik ve karşılığını bize verdiler.Sence kurtuluş?" dedi.
Kurtuluş "bence de bölüşelim parayı isteyen istediğini yapsın kendi hakkıyla" dedi ve öyle yaptılar paraları saymadan Tolga'ya mesaj geldi kutuda tam tamına 60 BİN EURO olduğu yazıyordu ikinci şoku yediler. Parayı paylaştırdılar herkese hakkı verildi. Gece olmuştu yemek olarak Tolga lahmacun istedi Burak ve Kurtuluş da kabul etti yemeklerini yiyip sohbet ettiler. Geç olmuştu herkes evine gitmek üzere yola koyuldular.
"Sabah ben sürdüm şimdi de sen sür" dedi Burak.
Yola koyuldular herkesi evine bıraktı Kurtuluş oda evine gidip direkt yatağına uzanıp uyudu.Sabah olmuştu Kurtuluş uyanıp banyoya elini yüzünü yıkamak için gitti.
Elini yüzünü yıkayıp iki üç lokma yiyip Tolga'nın yanına gitmek için yola koyuldu.
Arabasına binip Burağ'a mesaj attı "Tolga abinin yanına Mahzene gidiyorum gelicek misin?" Yazdı 5 dakika sonra Burak'tan mesaj geldi "yok bugün gelmicem sen git bir dahakine gelirim" yazdı.
"Peki sen bilirsin" dedi Kurtuluş.Kurtuluş bu sefer Tolga'ya yazdı "Abi 10 dakika sonra ordayım mahzende misin? " diye.
Hemen yanıt geldi "Ben mahzende değilim ufak bir işim var 1 saate kadar falan gidicem"
Kurtuluş "al işte napıcam şimdi orda ben anahtar yok birşey yok bende" dedi eve gidesi de yoktu mahzene gitti "beklerim 1 saat takılırım artık yapıcak bir şey yok dedi" ve gitti arabasını park etti Mahzene geldi 3 metre uzaklıktaydı Mahzenin kapısının önünde Kıvırcık saçlı soğuktan burnu kıpkırmızı olmuş elbiseleri yırtık dudakları pembemsi zarif bir kız gördü.
Belki de o kız onun kaderiydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN
FanficTek aşkı müzik, ailesi bildiği dostları olan bir adam aşka kapılarını kapatmışken hiç beklemediği anda yüreğine yerleşmiş Akkız aşkın pencesine tutuşurken nerden bile bilirdi emanet bilidiğe kıza aşık olacağını o Kurtuluş gönlüne düşen Akkız'dan kur...