no more bad things

5.5K 497 140
                                    

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

"Nasıl hissediyorsun?"

Oturduğum koltukta hemen yanıma yerleşmiş olan sevgilimin sorduğu soru ile kendimi derin bir nefes almak mecburiyetinde hissetmiştim.

Nasıl hissediyordum ben bile bilmiyordum ki. Annem gitmişti. Şu anda gözlerimi ayırmadan baktığım kağıtta bir yazı bırakmış ve gitmişti. Namjoon hyungun söylediğine göre odasında hiçbir kıyafeti kalmamıştı. Öylece, sadece bir mektup bırakarak gitmişti.

"Nasıl hissetmeliyim?" Fısıltı gibi çıkan sesime karşılık o da derin bir nefes çekmişti içine. "Sanırım korkuyorum."

"Neden korkuyorsun?" Elleri saçlarıma tırmanarak geriye doğru taramaya başlamıştı. Bu hareketi biraz olsun gerginliğimi üzerimden alırken yutkundum.

"Mektubu açtığımda yine kötü bir şeyle karşılaşmaktan çok korkuyorum." Kafamı çevirerek onunla göz teması kurduğumda titremiştim. Anlayışla yüzüme bakıyordu. O kadar güzel bakıyordu ki bana ağlamak istememe neden oluyordu. "Taehyung..." diye mırıldandım tekrar. "Çok korkuyorum."

Beni kolları arasına alarak sarmaladığında göğsüne yasladım kafamı. Birkaç metre ötemde duran kağıt parçasının bana böyle hissettirmesi normal miydi?

"Jungkook." Namjoon hyung oturduğu koltukta öne doğru eğilerek dirseklerini dizlerine yasladı. "Korkmanı gerektirecek hiçbir şey yok. Ben mektubu okudum zaten. Herhangi bir hakaret içermiyor ama yine de istemiyorsan okumak zorunda değilsin. Sadece şunu bil... annem pişman."

"Hah!" gibi bir ses çıktı dudaklarımın arasından. Gülmeye başladım sonra da. Öyle bir güldüm ki bizimkilerin garip bakışları altında gözümde yaş bile gelmişti. Sağ gözümden akan yaşı sildikten sonra toparlanarak Namjoon hyunga döndüm.

"Sağolsun ya, gerçekten. Pişman olması çok şeyi değiştirdi şu anda. Ben bileklerimi kesmedim ve ya onca zorbalığı yaşamadım."

"Evet belki bir önemi yok ama bunu bilmeni istemiş."

Kafamı sallayarak onayladım onu. Ardından bir hışımla uzanarak elime aldım mektubu. Yarabandını hızla çeker gibi halletmek istiyordum bu işi. Mektubu okuyayım ve sonra hayatıma devam edeyim istiyordum.

"Şimdi okumak istediğine emin misin?" Jimin'in sesi kulağıma ulaştığında duraksamıştım. Hobi hyung ile tam karşımızda ki koltukta oturuyorlardı. Benim için çok endişelendiklerini biliyordum ama toparlanmaya da çalışıyordum.

"Evet, hemen bitsin gitsin istiyorum."

Kimsenin başka bir şey demesine izin vermeden hızla açtım katlanmış mektubu. Satırlarda gözlerimi gezdirdim hızla. O kadar hızlı okuyordum ki mektubu bir an önce bitsin istiyordum. Hayata dönmek istiyordum.

"Ben böyle biri değildim. Eşimi kaybetmek beni dipsiz bir bunalıma sürüklerken kurtulmak için çabalamak yerine sizi de yanıma çekmişim. Bunu fark etmem bu kadar uzun sürdüğü için çok üzgünüm."

want to live | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin