5. Bölüm
Akşam yemeği için beraber yemek odasında toplandığımızda bu sefer Leydi Penelope'de bizimleydi. Ben odaya girdiğim gibi sessizleştiklerinde, "İyi akşamlar." dedim sesimi fazla yükseltmeden. Beni duyduklarında ikisi de sessiz kaldı. Ama bunu umursamadım. Uzun masanın ucunda oturan Dük'ün sağında Penelope oturuyordu bu yüzden ben de onun sol tarafına oturdum.
"Dağıtabilirsiniz." sözlerini duydum. Dük'e kısa bir süreliğine baktım. O da bana baktı ama ben onunla fazla göz teması kurmadım. Penelope'ye de bakmadan sadece önümdeki yemekle ilgilendim. İkimizin konuşmasından sonra kendi odama gittim ama orada da fazla durmadan rastgele bir misafir odasına geçtim. Eğer orada kalsaydım Dük'ün bana kardeşime ne yaptın, saçmalığı olan sorularına maruz kalırdım. Ve tahmin ettiğim gibi Ursula beni bulduğunda bunu kolayca anladım. Ondan kaçtığım için mi yoksa akşam yemeğine yaklaştığımız için mi ne yanıma gelmedi. Ben de bu sayede onlardan akşam yemeğine kadar uzak kaldım.
Önüme konulan çorbaya baktım. Sabahta buna benzer bir çorba yemiştim. Ve şimdi de bu çorba, acaba bundan sonra da bana düzgün bir şeyler verecekler mi? Onlara istemsiz baktığımda diğer tabaklar açık bir şekilde benden uzağa ve onlara fazlasıyla yakın tabaklara baktım. Penelope bana ayrı olarak sadece çorba konulmasına anlam vermeye çalışıyor gibiydi ve Dük ise kardeşine yemeğini yemesini söylüyordu. Sanırım beni aç bırakıp hasta ettikten sonra bu yemekleri yemeye mecbur kaldığımı bilmiyordu. Bu nedenle neden onlardan ayrı yemek zorunda olduğum konusunda abisini darlamaya çalışıyordu burada olduğumu unutmuş bir şekilde.
Önümdeki çorbanın tadı bana hâlâ tuhaf gelse de yemeye özen gösterdim. Sonuçta aç kalırsam yine aynı duruma düşebilirdim. Ve artık bu ailede hastalanmak istemiyorum. Aileme yazdığım mektubun cevabı geldiğinde burada daha ne kadar daha kalacağımı anlayacağım. Ondan sonra da bu aileyle bağımı kesecek şekilde uzak kalacağım. Bu sayede burada ölmeden kurtulmuş olacağım.
Önümdeki çorbaya daha fazla katlanamayarak elimdeki kaşığı bıraktım. Bunu yaptığımda bana baktılar onları umursamadan ayağa kalktım. "İzninizle."
"Bitirmedin." dedi. Dük'e baktım.
"Daha fazla yiyemeyeceğim Majesteleri."
"Rahatsız mı oldun?" sorusuyla bu sefer Penelope'ye baktım. Benim bakışımla gözlerini kaçırdığında Dük'e tekrardan döndüm. Sanırım benim üzerine gitmesinden dolayı yemek yemekten vazgeçtiğimi sanıyor.
"Sayılır, karnım ağrıyor. Bu sebeple dinlenmek için ayrılacağım."
"Peki, hizmetçilere söylerim senin için hekimi çağırırlar." dedi. Onu duyduğumda sadece kafamı salladım. Tartışmaya girip çağırmasına gerek yok demeyecektim. Artık karşı koymadan onlarla uyumlu ama onlardan uzak kalacağım. Bu sayede hem hayatta hem de Dük'ün eski karısı olarak daha rahat bir hayat süreceğim. Kimse Dük'ün eski karsına yaklaşmayacak buna cüret edenler de büyük bir olasılıkla Rodney soyadını koruma amacıyla öldürülür. Bundan sonra kimse hayatımda olmadan rahat yaşayacağım. Sadece ailemden gelen mektupla bu özgürlüğe ne zaman erişeceğimi öğreneceğim.
Odadan çıkıp kendi odama ilerlediğimde yanımdan bir hizmetçi elinde tuttuğu tepsideki mektuplarla üst kata onun odasına ilerliyordu. "Bekle!" dediğimde olduğu yerde durup bana döndü.
"Buyurun Düşes." kafamla elindeki tepsiyi işaret ettim.
"Kim için." dediğimde elindekilere baktı.
"Bunlar şey için..." ona doğru ilerledim. Benden uzaklaşmak istediğinde havada mektupları tutan kolunu tutup tepsideki mektuplara baktım. Düzgün bir şekilde yerleştirilmiş mektupları parmak ucumla dağıttım. İsimlere baktığımda köşesinde benim adımı yazdığını gördüğüm bir zarf vardı. Adımın yazılı olanı alıp onu bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dük'ün Üçüncü Gelini | Tamamlandı
Historische Romane| Düzenleniyor... | Kimberly Lamar, adı çıkmış bir leydi. Erkeklerin gözde sevgilisi. Onunla olmak için sıraya giren insanlar onları piyon olarak kullanan kadın. Geçmişinden korunmak için üstlendiği iğrenç ithamlar. Lucian Edgard Rodney, elleriyle...