6. Bölüm | Kimberly Rodney
Yatağa kendimi bırakıp karşımda duran kapıyı izledim. Hemen sonra da yanımda duran yastığı alıp yatağa yüz üstü bıraktım kendimi. Yastığı yüzüme basıp çığlığımı tutmayı bıraktım. İnanamıyorum! Ben... Ölümden döndüm biraz önce. Biraz önce koskoca Dük'e ağır hakaretler ettim ve yetmedi... Buna nasıl cesaret ederim ben! Elimi kesmez, öyle değil mi?
• • •
Belimi tuttuğunda onun yakınlığının verdiği rahatsızlıktan dolayı kendimi kasmaktan alıkoyamadım. Neden birdenbire belime sarıldı? Elimi göğsüne koyup onu benden uzak tutmak istedim o zaman da elimde eldivenim olmadığını o zaman fark ettim. Biraz önce direkt benimle temas etmişti! Bu süre zarfında benimle temas içindeydi. Neden hâlâ beni tutuyor.
Korkunun verdiği heyecanla elimi kaldırdım. Elimin çıplaklığını umursamadan ona tokat atmak istedim. Nedensiz, daha çok içgüdüsel bir şekilde onu kendimden uzak tutmak için yapmıştım bu hareketi. Ama o kaldırdığım sağ elimi sol eliyle tuttu. Bileğimi sıkarken yüzüne sinirli ifadesini yerleştirdi. "Bırak beni!" dediğimde bileğimi daha fazla sıkmadan bıraktı. Belimi bırakmadan önce de geriye bir iki adım attı. Ben de farkında olmadan ona ayak uydurdum. Beni tamamen bıraktığında kontrolsüz olan nefesimi düzene sokmaya çalıştım. "Siz..." söze başlamak istedim ancak o konuşmaya başlayınca susmak zorunda kaldım.
"Ukala ve egolu olduğumu söylüyorsun ama senin kadar nankör birinin yanında bu özellikler hiçbir şey olmalı." dediğinde onu anlamadım. O da anlaşılmak istemeyerek arkasını döndü. "Bencil olmak kadınların ortak özelliği olmalı." mırıldandığında onu anlamadım. Bulunduğumuz kattaki koridorun sonundaki odaya doğru ilerledi. Ben ise ne olduğunu anlamayarak arkamı döndüm. Ben mi nankörüm? Bencil miyim ben?
Arkamı dönmemle sadece bir iki adım uzağımda duran merdiveni gördüm. Hemen sonra da onun beni bırakmadan önce geri çekilmesini anımsadım. Aklıma gelen düşünceyle arkamı dönüğümde o çoktan odaya girdi. Tekrar merdivene dönüp aralanan ağzımı sol elimle örttüm. Ben biraz önce bana yardım etmesine rağmen ona tokat atmaya çalıştım. Az kalsın düşüyordum ve o beni kurtardı ama ben aptal gibi ona bağırdım ve vurmaya çalıştım.
• • •
Yastığı bırakıp sırt üstü durdum. Odaya girdiğim andan itibaren yastığı ısırmaktan ağzımda oluşan tuhaf hisle doğruldum. Köşede ne olduğunu anlamamış ama beni bekleyen Ursula'ya baktım. Yüzümdeki acı verici ifadeyi gördükçe korkuyordu. Onun korkuyla bakan ifadesi biraz önceki halimi anımsattığında tekrar yastığı alıp yüzüme bastım. Çığlık attığım da Ursula'nın sesini duydum.
"Madam böyle yapmayın, kendinize zarar vereceksiniz." düşünceli ses tonuyla yastığı daha fazla yüzüme bastım. Ama bu sadece üç saniye sürdü. Nefessizlikle yüzümden yastığı çekip yatağın ucunda duran Ursula'ya baktım. Daha önce de tenimle temas etmişti neden bu kadar aptallık yaptım ki ben! Sadece... O an neden aniden bana dokundu ki! Tamam mecburdu ama neden beni uyarmadı. Ona vurmaya kalkışmazdım. O aniden bana dokununca korktum. Orada kimse yoktu bu yüzden kendimi korumak istedim.
"Ursula, biri sana yardım ederken sen onu yanlış anlayıp ona zarar vermeye kalkışsaydın ve sonra da o sana kızgın sözler sarf edip gitse ama hemen sonra da sen hatalı olduğunu fark etsen... Böyle bir durunda ne yapardın?" sorumla beni anlamaya çalışan gözleri boş boş bakmaya başladı. Uzun cümlemi anlamadığını anlayarak kendimi geriye bıraktım.
"Yanlış anladığım kişi arkadaşımsa ondan özür dilerdim." birden bu cümleyi duyduğumda doğruldum.
"Yani ona kıracak şekilde davranmana rağmen bu davranışı telafi etmek için özür yeter mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dük'ün Üçüncü Gelini | Tamamlandı
Historical Fiction| Düzenleniyor... | Kimberly Lamar, adı çıkmış bir leydi. Erkeklerin gözde sevgilisi. Onunla olmak için sıraya giren insanlar onları piyon olarak kullanan kadın. Geçmişinden korunmak için üstlendiği iğrenç ithamlar. Lucian Edgard Rodney, elleriyle...