Bölüm 23

2.8K 228 31
                                    

23. Bölüm

Elimi ondan çekip ifademi sabit tuttum. "Evli olduğumun farkında mısınız? Bir daha sakın bana bu şekilde dokunmayın!" geri adım attım. Etrafıma bakındığımda Wallace aradım ama ortalıkta yoktu. Neredeydi bu adam?

"Neden bu kadar kızdığınızı anlamadım, sonuçta sizinle daha öncede bu şekilde vedalaşmıştık." sözlerini duyduğumda sinirle ona baktım. "Bana öyle bakmayın, yoksa unuttunuz mu beni? Bileğinizi incittiğiniz için size mendilimi vermiştim. Ve..."

"Sözlerinize dikkat edin. Ve sizi hatırlıyorum. Konuştuğumuz doğru ancak konuşma şekliniz sanki yakınmışız gibi."

"Değil miyiz? Benimle yakın bir muhabbetiniz olmuştu oysaki."

"Sen... Haddini aşma!" dedim. Hemen sonra da kalabalığa bakındım tekrardan. Wallace neredeydi de beni bir yabancıyla bırakmıştı? Edgard beni koruması için bu şövalyeyi vermemiş miydi? Şu an beni yalnız bırakması da neydi?

"Sizi rahatsız ettim. Biraz önce Dükle konuşmanızı duydum ve bu sebeple..."

"Bizi dinliyor olman bile yeterince küstahça ve benimle bu şekilde konuşman... Defol yoksa buradan atılmanı sağlarım!" yanından geçtim. Kalabalığa girmek istesem de oranın da verdiği boğuculukla o adamdan uzakta kaldım. Nefes almak zorlamaya başladığında yanımdan geçen hizmetçinin tuttuğu tepsiden soğuk olduğunu düşündüğüm bir bardağı aldım. Kafama diktiğim de boğazımda yakıcı bir acı olsa da umursamadım sadece sakinleşmem, biraz nefes almamı sağlayacak şeylere ihtiyacım vardı. Bu nedenle bana şaşkın bir şekilde bakan hizmetçiyi umursamadan diğer kalan iki bardağa da aynısını yaptım. Hemen sonra da bu boğuculuktan kurtulmak için bahçeye çıktım. Zaten Wallace kalabalığın içinde değildi ve onu aramak için oraya girersem kesinlikle atak geçirirdim. Nefes almak şimdi bile zor geliyorken!

Dışarıya adımımı attığımda arkama baktım. Onun peşimden gelmediğini gördüğümde rahat bir nefes aldım. Bu şekilde dışarıya çıkmamalıydım ancak nefes almak içeride zor olmaya başlamıştı. Kapıya yakın durduğum müddetçe bir sorun olmayacaktır. Yine bunun gibi bir sapık gelirse en fazla çığlık atmam yeter. Bu içerideki herkesin buraya gelmesini sağlar.

Serin havanın verdiği rahatsızlıkla elimi omzuma koydum. Girişte üstlerimiz alındığı için omuzlarım boşluktaydı. Bu nedenle daha fazla dışarıda durma gereği duymadan arkamı döndüm. Bunu yaptığımda başka bir adamla göz göze geldim. Biraz önceki adam gibi kahverengi gözleri vardı ancak karanlıkta ne ton olduğu belli olmuyordu.

Yanından geçmek istediğimde, "Kimberly Lamar, öyle değil mi?" sordu. Olduğum yerde durup ona baktım. Sesi yumuşaktı ancak onda tuhaf bir hava da vardı.

"Eskiden, şimdi bir Rodney'im." bana yakınlık kurmaması için. Beni duyduğunda yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Rodney ya da Lamar ne fark eder. Sonuçta sen o her erkekle bir haftalık gezen kadın değil misin?"

"Terbiyenizi takının!" dediğimde güldü.

"Terbiyemi takınmak. Şimdi bir Dük'ün yatağına girmen geçmişini yok mu ediyor. Yoksa seni tatmin etmesi..."

"Kes sesini!" dedim. Buraya kesinlikle gelmemeliydim. Geri adım atıp, "Tek bir seslenişimde insanlar buraya dolar, sonunun ne olacağını bil!" arkamı döndüm. Onun güldüğünü duydum. Ağzını yayarak konuşmaya başladı.

"Bağırsana, en fazla ne olacak merak ediyorum." dedi. Onu dinlemedim ancak kolumu tutarken, "Senin adının daha da kirleneceğine eminim." dediğini duydum. Hemen sonra da beni kendisine çektiğinde kalp atışım gereğinden daha hızlı oldu. O beni kendisine çekse de başka biri araya girerek beni arkasına aldı. Bunu yaparken de kaldırdığı yumruğunu onun suratına vurdu.

Dük'ün Üçüncü Gelini | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin