ÇİZGİ

48 2 9
                                    

"Yürüyorum.

Sakınarak, saklanarak.


Yağmur damlaları dokunuyor. Saçlarım alnımdan gözlerimin önüne inmiş. Gözyaşlarım yağmur damlalarına karışıp akıyor bilinmezliğe doğru. Belki de akmıyor gözlerimden damlalar, ben öyle sanıyorum. İçimde bir buruk birikinti ile adım atıyorum. Her şeyin bitmesi ve o yorgunluk hissi. Geri dönemeyeceğimi bilerek atıyorum adımlarımı. Hiç istemiyorum adım atmak ama zorundayım. Kendi ellerimle yaptım. Kendi ellerimle kaybettim. Yıkılmak üzereyim. Belki de yıkıldım çoktan. Ne kadar derin olduğumun bir önemi yok. Kayboldum artık. Yürürken savruluyorum. İçimde kalanlarla beraber...


Hava kararmış bulutlardan. Akşamüzeri, her yer yıkılmış, döküntü içinde yol alıyorum. Yepyeni yollar gelse de önüme, gidemiyorum onlara. Akıntının aktığı yere doğru gidiyorum. Diplere doğru gidiyorum, boğulmaya doğru. İçim yukarıları kabullenemiyor çünkü bu dibe giden yolun sebebi benim. Sersemlemiş halde yola devam ediyorum. Bu yolculuğun süresi yok. Artık bitti. Dibi görmüş haldeyim çünkü. Artık boşa gidiyor adımlarım. Şimdi ne mi olacak? Umutların sonu. Bugün her şeyin boş olduğunu anladım.


Bu mektubu okurken harflerde gezen gözlerin, İçinde çalan müziğin sesine kendini bırakmış kulakların, kalbine bir yolculuğun kapısını açıyor. İçinden akan o derinlik ile bağlan bana. Umutlarıma dokun, umudum ol. Benimle huzura er."


Bu sözler bir derin ruhun ölümünden önceki son sözleridir. Bu bir veda mektubur.

DOLOMYO'NUN SIRRI!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin