Hisler

71 28 25
                                    

İyi okumalar, oy ve yorumlarınızı eksik etmeyip desteklerseniz çok sevinirim 🤍
**
Dün akşam olanlardan sonra ağabeyim beni otele bırakıp kendisi yeni tanışıp garip şekilde iyi anlaştığı ismini tesadüfen öğrendiğim Ersin ve Eylül ile vakit geçirmek için çıkmıştı. İşime gelmediğini söyleyemem çünkü 3 günlük tatil için geldiğimiz Ayvalık bana biraz ağır gelmişti. Tatil demek biraz da kafa dinlemekti nasıl olsa. İlla arkadaşlarla yiyip içip sonra deniz kum güneş mi yapmalıydı? Şüphesiz şekilde hayır.

Yatakta biraz daha oyalanıp istemeyerek de olsa kalktım. Biraz daha yatarsam midem isyan çıkaracaktı. Komodine yaslanıp aynadaki görüntüme iç çekerek bakıyordum. Tamamen çökmüş görünüyordum. Her ne kadar aç olsam da duşa girmeliyim bu şekilde insan içine çıkacağımı sanmıyorum.

Sıcak su  bedenimden tüm gerginliği akıtırken derin bir nefes alıp düşüncelerime boğuldum. Duş almak neden bu kadar felsefik bir olay haline geliyordu ki sanki? Aklıma tam da bu esnada tüm kötü düşünceler geliyordu. Bıkkınlıkla oflayıp hızlıca duşumu alıp çıktım bu bet yerden. Ayna karşında en azından biraz daha canlı duruyordum artık. Üzerime günlük sade parçalar giyip saçımı kurutmadan hızlıca odadan çıktım. Biraz daha oyalanırsam kesinlikle bayılacaktım.

Restaurant kısmına büyük bir açlıkla girip böyle bir manzara görmeyi beklemiyordum. " Ah hadi amaa!" olduğum yerde omuzlarımı umutsuzlukla düşürüp karşımdaki bomboş, fakat gerçekten bomboş açık büfeye baktım.

Otele bu kadar para döküp kahvaltıya bir dünya para verecek olmak moralim bozmuştu açıkçası. Cimri olduğumdan değil ama, kimin canını sıkmaz ki bu durum Tanrı aşkına.

En sonunda ağabeyimin yanına gitmeye karar verdim kendisi uyuyordur diye tahmin ediyordum. Eğer öyle değilse ve beni kahvaltı için uyandırmadıysa başı fena halde dertteydi.

Odasının kapısını birkaç kez tıklattım. Ses gelmeyince birkaç kez daha ve birkaç kez daha... " Usal kapıyı aç! Yoksa yaptığın pisliğin farkında olduğun için mi açmıyorsun?"
Elimi bu kez yumruk yapacakken çalan telefonum yüzünden havada asılı kaldı. Ekrandaki isim ile kaşlarımı iyice çattım.

" Kapıyı açmaya korkup telefonla mı özür dileyeceksin" sinirle direkt ağzımdan dökülmüştü.
" Ne diyorsun Ülkü tersinden mi kalktın güzelim" kaşlarım iyice çatılmıştı bu kez
" Senin yüzünden aç kaldım diyorum ağabey bana güzelim diyerek tatlılık yaparak yırtamazsın. Aç kapıyı hemen kahvaltı ısmarlayacaksın bana yoksa bayılacağım şurda"
Karşı taraftan kahkaha atınca ağlayacaktım neredeyse. Aç kalmayı sevmiyordum işte.
" Canım odada değilim ben Ersin ve Eylül ile beraberiz gelmedim dün gece." İstemsizce tek kaşım kalkmıştı ve ağzımdan bir "Hah?" dökülmüştü. Bir gecede nasıl böyle kaynaşabilmişti ki? " Ee tamam o zaman Usal ben kahvaltıya gidiyorum dışarı haberin olsun" gerilmiştim çünkü tek başıma bir şeyler yapmak beni aşırı rahatsız ediyor tüm gözler üstümde hissediyordum. " Hayır hayır Ülkü bekle beni seni almaya geleceğim beraber kahvaltı yapalım"
" Yok ağabey gerçekten ben kendim yapayım." tamam tek başıma yapmak sıkıntılıydı fakat tanımadığım, daha doğrusu bir gün yüzlerini gördüğüm insanlarla kahvaltı yapmak daha da gerici bir olaydı. " Hayır diyorum Ülkü bekle beni kapıda 5 dakikaya oradayım." Cevap vermeme bile izin vermeden kapanan telefona stresle bakakaldım.

Biraz daha konuşursam gitmemeye onu ikna edebileceğimi biliyordu. Sonuçta kendisi bir Psikiyatr sayılırdı artık. Benimle nasıl baş edebileceğini geçmiş yıllara göre çok iyi biliyor ve bunu da bana hissettiriyordu. Ağabeyim olduğu kadar kendisi psikiyatristim de sayılırdı. Tüm zorlu şartlara rağmen alnının akıyla mezun olmuştu okuduğu üniversiteden. Şu an hem çalışıp hem de kendini geliştirdiği bir klinikteydi. Kendini çok güzel sıyırmıştı bizim kötü giden hayatımızdan. İstemsizce kalbimde oluşan sızı gözlerimi doldurdu. Canım ağabeyim, ona baktıkça yaşama tutunma nedenimi daha iyi anlıyor bir yandan da gurur duyuyordum. O benim şanslı yanımdı.

Ruhumdan İzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin