24 Aralık 2021 Cuma, 01:19
Dijital günlük yazma isteği geldiğinde ilk yazacağım şey tabii ki de yazı yazmaya olan sevgimdi. Nasıl insanlara aşık olabiliyorsak onlar kalbimizi hızlandırabiliyorsa yazı yazmak da benim için öyle bir şey. Kalbim hızlanıyor, mutlu oluyorum ve bir şeyler başardığımı hissediyorum.
Aslında elimde gerçekten tuttuğum yazılar bile yok. Hepsi internetin bir köşesinde ya da defterimin arasında minik kağıtlar halinde. Çok garip, dijital bir şeyin içinde yaşadığımı hissettiren yazılarım saklı.
Dreame adlı bir uygulamada yeni bir kitap yazmayı düşünüyorum. Daha yayımlayacak kadar çok bir şey yok ama ilk defa yazdıklarımın karşılığında belli bir ücret alınca insan daha da motive oluyor. Çünkü başardığınızı hissediyorsunuz. O parayı almadan önce de bir şeyler başardığımı hissediyordum ama ilk defa somut bir şekilde hissettim o başarıyı. Çok garipti ve bunu sevdim.
Her şeyi bir kenara bırakırsak eğer şu an istediğim kadar bir şeyler yazamadığım için kendimi gerçekten çok rahatsız hissediyorum. Ben artık kaç yıldır yazdığımı hatırlamıyorum. O kadar alışmışım ki hem lise hem üniversite sınavıma hazırlanırken bile hiçbir yerden elimi çekmemiştim. Şimdi de çektiğim söylenemez ama eskisi gibi aktif de değilim ve bu beni garip duyguların sarmasına neden oluyor.
Ben, günlerimi evin ya da herhangi bir yerin köşesinde sessizce yazı yazarak geçirmek istedim. Karantina sürecinde her ne kadar yıprandığımı düşünsem de benim için en verimli zamanlardı ve ben o zamanları özlemeden edemiyorum. Çok saçma ama öyle işte.
En sevdiğim şey yazı yazmak. Yatmadan önce kurgularımın ince detaylarını düşünüp o sahnelere gelen tepkileri hayal etmek... Ya da belki kimsenin takmayacağı minik bir anı saatlerce düşlemek. Bunlar beni çoğu şeyden daha mutlu ediyor.
Belki de bu yüzden çok arkadaşım yoktur. Bilmiyorum ve çok da düşünmüyorum.
Sizinle tanıştırmak istediğim, zihnimin derinliklerinde zamanının gelmesini bekleyen öyle çok kurgum var ki... Keşke vaktim olsa da hepsini sizinle tanıştırabilsem ama dünya dönüyor ve zaman akıp giderken ben de zamanın peşinden herkes gibi koşuyorum. Biliyorum, bir gün hepsinin vakti gelecek ama ben biraz sabırsız biriyim işte...
Şu an için önceliğim Ölüm Tablosu ve Yeşilli. Birkaç kurguyu aynı anda götürmek çok zor bu yüzden bu ikisinden biri bitene kadar diğerlerini göremeyeceğiz ne yazık ki. Öyle biriyim ki kurgularımı bitirmek de istemiyorum. Dengesiz miyim? Evet. Dengesiz karakterlerim kimden geliyor sanıyordunuz? Tabii ki benden.
Aslında konuşacak çok şeyim var bu yüzden böyle bir kitap yayımlamak istedim. Belki bazı bölümlerde hayallerimden falan bahsederim. Her şey hakkında yazacağım bir yere ihtiyacım vardı bu yüzden burayı kullanacağım.
İleride kendimi yine bir köşede yazı yazarken görmeden edemiyorum ama tek bir fark var: Artık o yazdıklarım somut bir şekilde elimde. Sadece internetin bir köşesinde değil...
Bu hayalimi gerçekleştirmek için ne gerekirse yapacağım ve buraya başardım demeye geleceğim.
Söz.
Dila.
Edirne. Yurt odasında, yeşil ışığın altında makyajını bile silmeden oturuyorsun. Tarih: 24 Aralık 2021, Cuma 01:44