Gülen'in hayatı daha doğumunda belli olmuştu. Doğduğu gün havayı ağır bir hüzün kaplamış, annesi bunun bir uğursuzluk olduğunu düşünmüştü. Gülen doğdu. Aradan yıllar geçti. Koskoca bir kız olmuştu. 19 yaşındaydı ve tüm zorluklara rağmen hayatı boyunca hayal ettiği üniversiteyi kazanmıştı. Hem çok büyük bir mutluluğu hem de içinde tarif edemediği bir hüznü vardı. Yıllarca annesi ile babasından sevgi görmeyi beklemiş, ne kadar çok isterse o kadar uzaklaşmıştı bu hayalinden. İzin vermemişlerdi hayalini gerçekleştirmesine. Gülen de bir yerden sonra anne ve babasından bu umudu kesmiş, kendisinin kendisinden başka kimsesinin olmadığı kanaatına varmıştı. Ankarada idi gideceği üniversite. Gün geçtikçe hayaline 1 gün daha yaklaşıyordu. Yıllarca gizli gizli biriktirdiği parasıyla alışverişini yaptı. Her aldığı eşyasını büyük bir mutlulukla alıyordu. Bilmiyordu ki yeniden kuracağı hayatın onun için dünyadaki cehennem olacağını. Gün gelip çattı. Gitme vaktiydi. O evden çıkma vaktiydi. Gitmesini istemeyen annesi ile babasının son kez yüzüne baktı. Sarılıp helallik istemek istedi ancak annesi ile babası yüzüne bile bakmamıştı. Topladığı bir valizi ve evden ayrılırken aldığı hüznüyle beraber yola koyuldu. Yıllarını geçirdiği bu şehirden ayrılıyordu. Kokusunu son kez ciğerlerine çekti. Ağlarken uyuya kalmıştı. Uyandığında güneş doğmaya başlamış Gri şehir tüm içtenliği ile Güleni selamlamıştı. Yolu izliyordu. Gülen aslında çok cesaretli bir kızdı ancak bu zamana kadar görmediği kadar büyük olan binaları gördüğünde içinde bir korku belirmişti. Koskoca bir şehirde yapayalnız... Derin bir nefes aldı ve üstesinden geleceğine inandırdı kendini. 30 dakika sonra otogardaydı. En öndeki koltukta olmasına rağmen önce diğer insanların inmesini beklemişti. Neden mi? Yeni hayatına başlayabilmek için hazır olması gerekiyordu. Hazırdı sonunda. Otobüsten iner inmez gidip valizini aldı hemen. Muavine taksiye nereden binebileceğini sorduktan sonra taksilerin olduğu tarafa doğru gitmeye başladı. Bu şehire yabancı olduğunu kimsenin anlamaması gerekiyordu. Kendinden emin adımlarla yürüyordu. Bir taksiye bindi ve önceden ayarladığı yurdun adresini verdi. Temkinli olmak zorundaydı. O yüzden de navigasyonu açtı. 10 dakika içerisinde yurdun önündeydi. Bir an önce yatıp uyumak istiyordu ama yapamazdı.Bir gelire ihtiyacı vardı. Yurt görevlileri ile görüştükten sonra odasına çıktı. Hemen eşyalarını yerleştirdi. Oda arkadaşlarıyla da tanışmıştı. Şimdi bir iş bulması gerekiyordu. O an da bir şey fark etti. Midesi gurulduyordu. Kaç saattir hiçbir şey yemediğini fark etti. Dışarı çıktı ve yürürken ne yiyeceğini düşündü. Gülen'in en sevdiği şeylerden biri de çiğköfteydi. Bir çiğköfteciye girip karnını doyurdu. Sonra da bilmediği bir şehirin sokaklarında camlarında " ELEMAN ARANIYOR" yazısı aramaya başladı. Helali ile kazanabileceği ne iş olursa olsun yapmaya hazırdı. Derken bir lokantaya denk geldi. Bilirsiniz öğrenci şehirlerinde part time iş çoktur. İçeri girip yetkili biri ile görüşmek istemişti. O sırada gözüne bir şey ilişti. Bir adam masanın altından diğer adama bir şey uzatıyordu ve görevlilerde buna müsade ediyordu. Dehşete kapıldı o an. Hemen o civardan uzaklaştı. O gün ne kadar yere giderse gitsin her yerde bir pislik görmüştü. O gün iş bulamadan yurda geri dönmüştü. Çok yorgun düşmüştü. Aslında çok uzaklaşmamıştı ama insana bilmediği bir şehirin sokakları her zaman uzak gelir. Gülen yurdun verdiği yemekten sonra hemen odasına gitti. Odadaki herkes kendi halindeydi. Kimse kimsenin yüzüne bakmıyor, kendi dünyalarında geziniyorlardı. Onun da sohbet etmeye pek mecali yoktu zaten. Sıcak bir duş almak istedi. Ne kadar uyumak istesede yoldan gelmişti ve duş alması gerekliydi. Tam yatağından kalktığı sırada cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesaj bu zamana kadar hiç bilmediği bir numaradan gelmişti. ''Bugün çok güzeldin.'' Gülen bir an da dehşete kapılmış ancak bu zamana kadar aldığı ilk iltifat olduğu için dudaklarının kenarlarında küçük bir çukura sebep olmuştu. Kimden gelebilirdi ki bu mesaj. Daha şehire geleli bir gün olmuşken. Hem nasıl bulmuştu numarasını. En sonunda nöronları Gülen'i bu soru işaretlerinden kurtarmak için mesajın yanlışlıkla ona atıldığı kanaatına vardı. Gülen duşa girmek için odadan çıktı. Sıcak suyun altına girdiğinde tüm kasları, çekilişden tatil kazanan insanların o ilk kendilerini suya bıraktıkları rahatlama hissi gibi bir hisle kendilerini suya teslim etti.