üç

85 17 19
                                    

   "Chifuyu, hızlı ol!"

   Keisuke tüm hızıyla koşarken arkasını dönmüş, ona yetişmeye çalışan Chifuyu'ya seslenirken Chifuyu da aynı şekilde yüksek sesle yanıt verdi ona.

   "Hemen arkandayım Baji-san!"

   Yaklaşık yirmi dakika önce arkadaşları Mikey'nin abisi Izana'ya küçük(!) bir şaka yapmışlar, çete formasına büyük puntoyla Toman sembolü çizmişlerdi (tamamen Keisuke'nin fikriydi) ve herkes Izana'nın Toman'dan hiç hazzetmediğini bilirdi. Şimdi ise yaptıklarından hiç pişman olmadıkları hâlde can havliyle kaçıyorlardı, Izana'dan değil, Kakucho'dan.

   "Izana'ya zarar verip kaçabileceğinizi mi sanıyorsunuz, ha?!" Kakucho'nun hiddetle konuşmasıyla göz devirdi Keisuke.

   "Alt tarafı kıyafetini boyadık amına koyayım, ne bu tantana?" "

   "Izana'ya zarar verdiniz!"

   "Yuh. Abart."

   "Baji-san, konuşma da koş!"

   Chifuyu'nun uyarısıyla çenesini kapattı Keisuke, önüne dönerek tek eliyle yüzüne gelen kuzgun karası tutamları geriye attı ve rüzgara karşı uçmasını sağladı. Chifuyu için güzel bir manzaraydı bu.

   Ne kadar koştular hiçbiri bilmiyordu ama en sonunda Izana, Kakucho'yu arayıp yanına gelmesini söylemeseydi şimdi hava kararırken bile koşuyor olma ihtimalleri vardı.

   "Konu Izana'ysa, Kakucho çok tehlikeli." diye söylendi Chifuyu, yaslandığı ağaca kafasını dayarken. Nefes nefese kalmıştı ve soluklarını toparlamaya çalışırken kesik kesik çıkmıştı sözcükleri.

   Keisuke'nin de ondan bir farkı yoktu, aynı şekilde konuştu. "İyi çocuk da çok kasıyor ya. Akşama kadar koştu piç."

   Aradan birkaç dakika geçtiğinde yeni yeni düzelmişti ikisinin de solukları. Bir ağacın iki yanına yaslanmış ve bacaklarını uzatmışlardı, az bir mesafe vardı aralarında. Kararmaya yüz tutmuş göğe karşı oturuyorlardı bu süre boyunca.

   Chifuyu başını hafif yana çevirdi, karşısında gökyüzü değil Keisuke'nin profili vardı artık ve seyretmeye değer başka bir görüntüydü onun için. Biraz daha döndü Keisuke'ye. Bu hâle nasıl geldiği hakkında bir fikri yoktu ama öyle bulanmıştı ki aklı, Keisuke izlendiğini hissedip döner ve Chifuyu'ya ne halt yediğini sorarsa söyleyecek hiçbir şeyi yoktu Chifuyu'nun ancak buna rağmen gözlerini çekmek istemiyordu ondan.

   "Çok mu beğendin?"

   Chifuyu, kaçınılmaz olanın başına gelmesiyle irkildi yerinde. "Hm?"

   "Beni izliyorsun ya, çok mu beğendin diyorum." Tekrarladı Keisuke, her zamanki kendini beğenmiş öz güvenli tını vardı sesinde ancak bir şey farklıydı. Gözlerinde bir şey.

   "Beğendin derken yani Tanrı var yakışıklı çocuksun Baji-san ne diyeyim?" diye saçmaladı Chifuyu kendi kendine, sonra ise rezilliğine karşı yüzünü buruşturdu. "Of..."

   O başını öbür tarafa çevirmiş, mırıldanarak kendine kızıyorken Keisuke'nin gülüş sesi duyuldu sessiz ortamda. Hemen sonra omzunda bir el hissetti Chifuyu. El, baskı uygulayarak kavradı onu ve kendine çekti. Chifuyu'nun yeşilleri şaşkınlıkla büyümüş, neler olduğunu kavramaya çalışıyorken kendini Keisuke'nin kolunun altında buldu bir anda. Ki buna hiç hazır değildi, kalbi hızlanmıştı çoktan ve sarışın çocuk sıcaklamaya başlamıştı.

   "Tamam tamam. Utanma, gel buraya." Küçük bir çocukla konuşuyormuş gibiydi Keisuke, neşeliydi sesi. Kolunu biraz daha sardı ona ve o ağaca, Chifuyu kendisine yaslanırken gözleri tekrar göğe döndü.

   Chifuyu hâlâ biraz önceki olayın şaşkınlığını yaşarken durdu, anlık bir kararla tüm düşüncelerini aklından kovaladı ve bir kere olsun her şeyi oluruna bırakmak istedi. Şimdi Keisuke'nin kolunun altında, yıldızlı göğün himayesinde oturuyordu. Gülümsedi içine dolan huzurla, uzun zamandır böyle bir şeye ihtiyacı vardı. Uzun zamandır, Keisuke'ye ihtiyacı vardı.

   Derken uyandı. Uyku hâlini üzerinden atıp kendine gelebildiğinde, rüyasında hoş bir anıyı görmenin tebessümünü taşıyordu yüzünde.

Gözlerine Yansıyan Ölüler | bajifuyu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin