dört

89 16 18
                                    

   "...hatırlıyorsun, değil mi? Rüyamda gördüm o günü, hâlâ bizden nefret edip etmediğini öğrenmek için Kakucho'ya yazayım dedim. Galiba ediyor Baji-san, yeni küfürler öğrendim onun sayesinde."

   Chifuyu gülerek bitirdi anlatmayı, yeşillerini dinleyip dinlemediğini görmek için yanında yürüyen Keisuke'ye çevirdiğinde onun kendisini izlediğini fark etti, ufak bir gülümseme vardı yüzünde.

   "Ne oldu Baji-san?" diye sordu sesi kısılırken, utanmıştı. "Neden öyle bakıyorsun?"

   "Hiç. Dalmışım." Önüne döndü Keisuke, istediği açıklamayı alamadığından somurtan Chifuyu geride kaldı.

   "Suratıma mı dalmıştın?" Üstelemeye devam etti. "Hey, Baji-san! Sallıyorsun şu an ya dalmadın. Baji-"

   "Sussana biraz ya." Keisuke aniden kolunu Chifuyu'nun boynuna dolayıp kendine çekti onu, çocuğun sesi kesilmişti şimdi. Keyifli bir ifade yerleşti Keisuke'nin yüzüne. Çok seviyordu bu hareketi, kendisinden kısa oğlanı kolunun altında saklamayı, hep çok sevmişti.

   Biraz geçti aradan, ikisi de sessizce yürüyordu ki Chifuyu kendinde ağzını açma gücü bulabildiğinde konuştu. "Nereye gidiyoruz?"

   Cevap alamadı. Keisuke'nin gözleri yola kilitlenmiş gibiydi, kendisini duyup duymadığına bile emin olamadı Chifuyu. Bir daha seslenecekti ki vazgeçti bundan, gerek görmedi. Önüne dönüp yola devam etti o da, Keisuke onu bir yere götürüyordu işte, birlikte gidiyorlardı, sorgulamadı. Birkaç dakika sonra ise beklenmedik şekilde Keisuke'nin sesi duyuldu.

   "Güzel bir yere." Chifuyu'nun sorusunun cevabı.

   Geldikleri yer tıpkı Keisuke'nin söylediği gibi, güzeldi. Etraftaki sakura ağaçları çiçek açmaya başlamış, tanıdık hissettiren bir görüntü oluşturmuştu yerlere serilmiş pembe örtü. Biraz daha bakındığında burayı rüyasında da gördüğünü anımsadı Chifuyu, Kakucho'dan kaçarken tesadüfen geldikleri yeşillik alan. Tam da altında oturdukları sakura ağacının dibindelerdi yine, aynı yerde. Keisuke'nin bunu ne zaman planladığını merak etti bir an. En başından beri aklında mıydı yoksa Chifuyu rüyasını anlatırken mi kararlaştırmıştı?

   "Burası hâlâ büyüleyici." mırıldandı Chifuyu, etrafı izliyordu. Keisuke'ye henüz dönmemiş ve bu nedenle onun parlayan kahvelerinin yine kendi üzerinde olduğunu fark etmemişti. "Evet." dedi Keisuke. "Büyüleyici."

   Chifuyu ona dönerken ikinci defa yakalanmamak adına toparlandı, gözlerini rastgele yerlerde gezdirip konuştu. "Otursana. Bir şey konuşacağım."

   "Sorun mu var Baji-san?" Keisuke'nin dediğini yapıp otursa da merakına engel olamayıp sordu Chifuyu.

   "Hayır, yok."

   İkisi de ağacın altında yan yana oturuyordu şimdi, Keisuke gergin görünüyordu. Gün başladığından beri ciddi konuşup kısa cevaplar vermesi de tuzu biberiydi, tedirgince kıpırdandı Chifuyu yerinde. Keisuke'yi böyle görmeye alışık değildi.

   Birkaç dakika geçti, Keisuke sesini çıkarmadı. Zaman ilerledikçe Chifuyu'nun tedirginliği arttı, Keisuke konuşsun diye tüm odağını ona verdi. Nihayetinde kuzgun hareketlendiğinde heyecanla yerinde kıpırdandı Chifuyu ancak Keisuke konuşmak yerine cebinden küçük, buruşmuş bir kağıt parçası çıkardı.

   "Bunu ben gittikten sonra açıp oku, sakın şimdi bakma." dedi kesin bir sesle, kağıdı sarışının eline tutuşturdu. Chifuyu merakla kaşlarını kaldırdıysa da sormamayı seçti. Aynı günün akşamı Keisuke'yle ayrılmış olacak ve kağıda bakacaktı nasılsa.

   "Bunu yalnızca bir kere söyleyebileceğim Chifuyu. Daha erken söylemediğim için pişmanım inan ki. Siktiğimin gururunu yenebilseydim eğer... Sana daha önce söyleyebilseydim..."

   Bir iç çekti Keisuke. Zordu. "Chifuyu seni seviyorum." Keisuke bütün zorluğu çoktan atlatmıştı.

   "Ne?" Chifuyu irkildi. Doğru duyup duymadığından emin olmak için bekledi biraz. Ne demişti o? Seni seviyorum. Seni seviyorum?

   "Her şey belliydi aslında. Tek yapmam gereken bir adım atıp bunu sana söyleyebilmekti. Hissetirmem yeterli diye düşünüyordum ama değildi işte, bu sözcükleri doya doya söyleyebilmem gerekiyordu sana." Keisuke'nin bir nedenden dolayı kendine çok kızdığı belliydi ancak Chifuyu pek bir şey anlamıyordu. Keisuke, itirafından hemen sonra kafa karıştırıcı şeyler söylüyordu. Bunlara anlam veremeyeceğine emin olduğu için yalnızca itirafa odaklanmayı tercih etti Chifuyu, Keisuke onu seviyordu çünkü.

   "Baji-san..." Derin bir nefes aldı Chifuyu, şaşkınlığını üstünden atabilmişti ve yeşilleri ışıldıyordu şimdi. "Ben de seni seviyorum. Seni seviyorum, Baji-san."

   Keisuke vakit kaybetmeden öne atılıp Chifuyu'ya sarıldı. Kollarından birini beline doladı oğlanın, diğeri sarı saçlarındaydı. Kendine bastırdı onu, Chifuyu da karşılık olarak daha sıkı sarıldı Keisuke'ye. Güzel hissettiriyordu bu. Özgür ve huzurlu hissettiriyordu Keisuke'nin kolları.

   Sonra, Keisuke'nin kolları gevşedi, Chifuyu'nun gözlerini parlak bir ışık aldı. Neler olduğunu anladığında artık her şey için çok geçti.

   Zaman doldu. Baji Keisuke keşkelerini yaşadı, pişmanlıklarıyla başa çıktı. Tanrı'nın verdiği ikinci şansı kullandı. Şimdi bedeninin her bir hücresi ışıldıyor, Keisuke'yi geri götürmek için hazırlıyordu.

   Başını kaldırdı Keisuke, kahveleri Chifuyu'nun yeşillerinden başka hiçbir yere bakmıyordu. Gülümsedi ona. Dudakları titrerken bunu ona belli etmemek için genişçe gülümsedi, hiç silmedi tebessümünü yüzünden.

   Keisuke bir ışık demetine dönüştü, ışık demeti göğe yükseldi. O Chifuyu'yu ardında bıraktı, Chifuyu yere çöktü.

Gözlerine Yansıyan Ölüler | bajifuyu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin