1.BÖLÜM ''Neden bu kadar harabesin?''

35 6 0
                                    

        Her son yeni bir başlangıçtı ama harabe bir evin, yıkık dökük bodrumunda yaşayan kız bunu bilemeyecek kadar küçüktü. Bodrumdan dışarı bir adım dahi atamayan bu kız, geçen her günü hayatının sonuymuş gibi düşünse de o gün her şeyin bir başlangıcıydı. Ve her zaman bilinir ki iyi bir başlangıç için felaket bir son gerekir...



Düşünmek, ne düşündüğünü bilmeden düşünmek... Bodrumun birkaç gün önce sönen mumu genç kızın hayatındaki son ışığı da alıp götürmüştü sanki. Genç kız yanına doğru yaklaşmakta olan küçük hayvanın sesini duyunca irkildi. Elleri istemsizce bacaklarına gitti, konuşmayı çoktandır unutan kız ilkelce sesler çıkarmaya, olduğu yerde tepinmeye başladı. Lakin harcadığı hiçbir çaba o küçük hayvanın yanına yaklaşmasına engel olamadı.  


Bacağında hissettiği sızıyla çığlıkları arttı genç kızın ancak bu hayvanın daha fazla saldırmasına neden oldu sadece. Bacağını kemiren bu hayvan sonunda gittiğinde ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu genç kız, diğer her şey gibi zamanın varlığını da unutmuştu çünkü. Eski tahta kapının hafif bir gıcırtıyla açıldığını duyan genç kız olduğu yerde ağlamaya başladı. 


Yaşlı adam tüm gün tarlada çalıştıktan sonra güneşin batışına yakın evine doğru yol almaya başladı. Bugün içinde anlamsız bir kaygı taşıyordu. Karnında soğuk bir his vardı ve bu his sanki eve gitmesi içinkarnını yumrukluyordu. Hızlı adımları bu soğuk hissi kalbine kadar taşımıştı. Buz gibi bir his kalbine oturarak orada filizlenmiş, filizin soğuk kökleri kalbini sarıp sarmalamıştı. Eli istemsizce kalbine gitti. Bir an önce eve dönmek istiyordu. Bugün her zamankinden biraz daha fazla çalışmak zorunda kalmıştı.

"Umarım sesi fazla çıkmamıştır. Umarım kimse sesini duymamıştır..." diye düşündü yaşlı adam.

Evin kapısını açtığı an bodrumdan yükselen seslerle gözünü yumdu. İçinden birkaç küfür yuvarlayıp sağı solu yokladı ve hızla içeriye koştu. Bodruma yaklaştıkça artan çığlık sesleriyle hareketlerinihızlandırdı adam. Sonunda bodrum kapısına yaklaştığında, kapının kilidine astığı ince kumaş parçasını da eline alarak içeriye girdi.


Bodrumun en ücra köşesine geçmiş var gücüyle bağıran kızın, açılan kapıyı görür görmez ağlamaya başlaması yaşlı adamın vicdanına vurulan bir baltaydı sanki. Hızla yanına koşup genç kızın ağzını tutup "Şşshhh..." dedi. Genç kız gözlerini korkuyla kısıp olduğu yerde daha çok çırpınmaya başladı. Adamın elleri arasından bile bağırmaya devam eden kız, korkuyordu. Bu bodrumda öğrendiği ve unutmadığı çok az şeyden birisi de bu korkuydu. Adam fısıldayarak "Sus."dedi. Ama farkındaydı ki hiçbir zaman bu isteği yerine gelmeyecekti. Elinde tuttuğu kumaş parçasını sıkıca kızın ağzına bağladı zorlanarak. Sesi bastırabilmek adına kumaşın ucunu var gücüyle sıktı. Canı acıyan genç kız sustu çünkü susmadığında o kumaşın ucu daha fazla sıkılacaktı, bunu da biliyordu.


Yaşlı adam gözlerini farelere dikti. Hepsi bir o yana bir bu yana koşuyordu. Kendisini tıpkı bu farelere benzetti o an için. İnsanları kemirmekten ve boş bir yaşam sürmekten başka bir şey yapmıyordu. Tüm ömrünü boş bir şekilde yaşamıştı. Şimdi geçirdiği zamanların yükünü omuzlamıştı sanki...


Gözlerini tekrardan genç kıza dikti. Büyük bir soğukkanlılık vardı bu kez adamın gözlerinde. 

"Çok ses çıkartıyorsun."


Genç kız gözlerini açıp kapattı. Kehribar hareleri yokluk içinde parlıyordu sonsuz bir boşluğun suyundan içmiş gibi... Adamın sesini duymuş ancak algılayamamıştı. Ne demişti şimdi bu yaşlı adam? Bu tonu hiç hatırlamıyordu ki. Genç kız, gözlerini adamın arkasında gördüğü siyah gölgemsi varlığa dikti. Olduğu yerde kıpırdanmaya başladı. Kumaş parçasının canını acımasını umursamadan sesler çıkardı. Adeta yalvarıyordu. Kurtarılmaya ihtiyacı vardı... 


Kız kendine doğru gelmeye başlayan gölgeye baktı istemeye istemeye. Kıpkırmızı gözleri vardı. Hiçbir hattı yoktu. Ne yüzü belli oluyordu ne de bedeni... Sadece koca bir karanlık ve kırmızı gözleri vardı. Sanki gölgenin her yerini bir pelerin örtmüştü. Yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı... "Ölecek..." diye fısıldadı. Genç kız insanların ne dediğini anlayamasa da bu varlıklarla iletişim kurabiliyordu. Çünkü neredeyse tüm hayatını bu varlıklarla geçirmişti. Artık onlar kendisi olmuştu, bir olmuştu. 


Gölge, yaşlı adamın omzuna dokundu. Omuzunda bir ağırlık hisseden adam, genç kızın gözlerini diktiği yere baktı. Hiçbir şey göremiyordu. Zorlu bir nefes aldı, az önce omzuna yüklenen ağırlık kalbine geçmişti sanki. Derin bir nefes almaya çalıştı. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu ama karşısındaki kızın titremeye başladığını fark etti. Ardından gözlerini kızın boşalan su ve yemek kabına dikti. Yavaşça oturduğu yerden kalktı. Elleri istemsizce boğazına gitti sanki bir el tüm gücüyle sıkıyordu. Yavaşça mutfağa doğru adımlamaya başladı. Bodrumun kapısını kapatmadığını anımsadı ancak fark etmezdi. Kızın bağırıp çağırmaktan başka bir zorluğu yoktu, kaçmayacağını, kaçmaya çalışmayacağını bile adı gibi biliyordu. Yine de biraz hızlı hareket etmesi iyi olacaktı, her an kızın sesi artabilirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 26, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Farelerin DostluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin