3. Bölüm 🕷️

19 8 1
                                    

Bölüm Şarkısı: Indila~ Tourner Dans Le Vide

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

Bölüm 3: Araña (Örümcek)

Toydum. Öyle çok toydum ki onca kötülüğe rağmen hayatı bir şekilde toz pembe görmenin yolunu bulurdum. Ölümü kabullenirdim; çünkü Tanrı çok sevdiği için yanına almıştı. Kavgayı kabul edebilirdim; çünkü insanlar o an siniri atmazsa daha büyük patlamalar yaşayabilirdi. Ne kadar kötü şey olursa olsun iyiliğin de devamında geleceğine inanırdım. Kıyamet kopsa cennette olacağımız için erken bir çağırış olduğuna bile inanırdım. Ama artık hiçbir şeye inanmıyordum. Benim toz pembe taraflarıma katran sıçramış, ele geçirmişti. Kötüler, gerçekten kötüydü; kötülüklerin arkasında da iyilik yatmıyordu. Dünya düpedüz kötüydü ve bunu kalbime yediğim hançerle öğrenmiştim.

Yatağın kenarındaki tahtaya asılı olan gri hırkayı elimde tutuyordum. Hiç olmadığım kadar darmadağındım ama yıkılmak için zamanım yoktu. Benim savaşım şimdi başlıyordu ve herkes cezasını çekene kadar durmayacaktım. Sendeleyerek ayağa kalkarken gözümü aynadan hiç ayırmıyordum. Hâlâ onun gibi kokan hırkayı üstüme geçirdim. Bu yaz gününde ben buz kesmiştim ve beni ısıtacak tek şey onun hatırasıydı.

Elimde onun anahtarlığını tutarken kafamı kaldırmış büyük binaya bakıyordum. Morgan'ın cinayetini açığa kavuşturacaktım. Bu olay kapandığı an nefes alabilecektim. Hâlâ zangır zangır titrememe rağmen olabildiğince güçlü adımlar atarak içeriye girdim. O kadar çok ağlamıştım ki yüzüme bir ruhsuzluk çökmüştü. Ölüm diyarından buraya süzülmüş gibiydim.

Birkaç yönlendirmenin sonunda soruşturma yapan amirin odasının önünde durdum. Anahtarı tuttuğum elimle kapıya vurdum ve gir emrinden sonra içeri süzüldüm. Amir ve o gün bana yardım etmeye çalışan kumral polis vardı odada. "Ben, Morgan Dawson cinayeti için geldim." Yorgun bakışlarımı amire kitlemiştim. "Öğrenmek istediğin nedir?" Çok da umursuyor gibi durmuyordu. Sakin olmaya çalışarak kendimi ifade ettim. "Cinayetiyle ilgili bilgi almak istiyorum. Suçlulara dair herhangi bir iz yok mu? Suçlular elini kolunu sallayıp gezemez değil mi?" Sesim sert çıkmasın diye kendimle büyük bir savaş veriyordum. "Suçlu, herhangi bir kameraya yansımamış, bu şartlarda tutuklanacak biri de yok." Göğsüm hiddetle kabardı.

"Siz de, ben de çok iyi biliyoruz ki o çeteden biri yaptı bunu!" diye bağırdım en sonunda kendimi tutamayıp. Elini sertçe masaya vurunca sıçradım. "Acını anlıyorum ama burası senin oyun parkın değil." "Ne yani, o hiç ölmemiş gibi yolumamı mı bakmamı istiyorsunuz?" Sesim acı doluydu. "Mümkünse." Çığlık atmak istedim. Onun yerine hiddetle nefesler verdim. Göğsüm şişiyordu. "Arkalarında kocaman delil bıraktılar. Örümcek ve ağ öylesine yapılmış bir şey değil, onları simgeliyor olmalı. Biz araba yarışına gittik ve oradaki adam onu tehdit etti. Yalvarırım onları yakalayın..." Derince bir nefes alıp ayağa kalktı.

"Onları yakalayınca ne olacağını zannediyorsun?" "Adaletin yerini bulacağını." dedim kısık sesimle. "Onlar gibiler için adalet işlemez. Birini alırsan bini dışarıda aynı işleri yapmaya devam eder. İkinci gün de güçlenerek çıkar. Korkuyor olsalar işaret bırakmazlar. Küçük adamları bu cezaları çeker, büyük adamlarsa işine olduğu gibi devam eder. Üst çökmeden alt bitmez. Üstü de hiç kimse çökertemez." Dehşetle yüzüne bakıyordum. Yüzümden akan yaşları umursamazca silip karşısında dik bir şekilde durdum. "O zaman herkesi öldürsünler, siz de öyle izleyin ne olacak değil mi? Sizin göreviniz onları içeri tıkmakken sırtlarını sıvazlamaktan öteye gidemediğinizi görüyorum. Mesleğinizi zerre hak etmiyorsunuz!" Üzerime hızla yürüyünce bir anda kendimi birinin arkasında buldum.

Hafıza MezarlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin