Düğün...
Düğünlerden pek hoşlandığım söylenemezdi. Kendimi bildim bileli düğünlerin ve cenazelerin başkaları için yapılan törenler olduğunu düşünmüştüm. Cenazeler ölenler için değil arkada kalanlar için yapılan törenler gibi geliyordu ve düğünler de aynı şekilde... Evlenmek , hayatlarını birleştirmek isteyen iki insanın bunu diğer insanlara ilan etmek için yani diğer insanlar için yaptıkları bir törendi. Bu yüzden başta asla düğün istememiştim. İstediğim tek şey Aaron'du. Ona sahiptim ve o da bana ve bu bizim için yeterliydi.
Kar beyazı bir gelinlik , senin sevincini paylaşmak için bir araya gelmiş insanlar , o yolda yürürken karşıdan hayatını geçirmek istediğin adamın gözlerinin içine bakman... Evet hepsi aslında kulağa çok güzel geliyordu ama hayattaki her şey gibi düğünler de asla planlandıkları gibi olmazdı.
Her ne kadar düğünlerden hoşlanmasam da kendi düğünümün nasıl olacağını birkaç kere hayal etmiştim. 17 yaşımdan sonraysa bırakın düğünü bir sonraki yaşımı görüp göremeyeceğimi bile bilemiyordum. Sanırım insanın ellerinden alevler çıkmaya başlayınca ve bildiği her şey değişince böyle şeyleri daha az düşünmeye başlıyordu. Hayatım Middletown'a taşındığımız gün asla tahmin edemeyeceğim şekilde değişmişti.
Her şey biteli 5 ay olmuştu. O günden sonra bir daha akademiye gitmedik demek isterdim ama bize daha fazla iş düşmüştü. Damon'ın öldüğü ve Aqua'nın kaçtığı o gece , kendi bedenimi bir canla daha paylaştığımı öğrendiğim ilk geceydi.
Öldürdüğü Loraans bir kızdan aldığı güçle bana hamile olduğumu söylediği andan itibaren sadece kendim için değil onun için de yaşamam gerektiğini anlamıştım.
Simon'ı , Harry'i ve boş şüphelere kapıldığımız için Aldric'i kaybettiğimiz o akşam , Damon'ın ölümü ve Aqua'nın gidişiyle de son bulmuştu. David'in başka bir akrabası olup olmadığını öğrenmek için yaptığımız araştırmalar sonucu olmadığını öğrenmiştik ama düşününce Aqua'nın da onun kızı olduğunu asla tahmin edemezdik ve Aqua hala dışarda bir yerlerdeydi.
David'den geriye sadece Aqua kalmıştı. Damon'ı öldürmek zor değildi. Sizi öldürmek isteyen birine karşı sizin onu öldürmeniz acı ama zor olmaktan uzaktı. Bir şekilde hayatta kalmamız gerekiyordu. Asıl zor olan neler olduğunu öğrenebilmek için anılarının hepsini ondan almış olmaktı. Gerçeklerin onunla beraber gömülmesine izin veremezdim ve yapabildiğimi bile bilmediğim bir şekilde onun anılarını ondan almıştım. Bu hayatımda yaşadığım en rahatsız edici şeylerden biriydi.
Tüm o insanları , o kızları , öğrencileri Aqua'yla beraber öldürüşü... Eric'e yaptıklarını gördüm. Simon'a ve Harry'e de... Görmekten de fazlası her şeyi hissettim. Aldric'in nasıl boğduğunu ve sonra da yaktığını hissettim.
Onun anıları yüzünden kabuslar uzun bir süre gitmek bilmedi. Hep zihnimde dolaşıp durdular. Her gece zihnimin karanlık noktalarında sanki beni yakalamak için pusuya yatmış gibiydiler. Hala arada böyle kabuslar gördüğüm oluyor ama artık çok daha iyi bir durumdayım.
Anılarla ilgili beni rahatsız eden bir diğer şey de kalbimi ona acımak için zorluyor oluşuydu ama zihnim suçlu olduğundan başka bir şey düşünmek istemiyordu. Damon'ın tüm hayatı bu plan üzerine kurulmuştu. Aqua'nın ki gibi. David daha benim doğduğum andan itibaren Damon'ı lutzların arasına sokmak için çalışmaya başlamıştı. Damon yetmezmiş gibi Aqua'yı da kullanmıştı. Bizim dünyamızda Bilge Kadın denilen kadınlardan biriyle anlaşma yapmış ve bu anlaşma sonucu Damon bir dolare olmuştu. Tabi böyle bir anlaşmanın bedeli çok yüksekti. Bu kadınlar insan ruhuyla beslenirdi. Kadın ilk birkaç yıl David'in ona getirdiği insanların ruhuyla beslenmişti ama daha sonra bu kadın için yeterli olmamıştı. Her ay David'in ruhundan bir parça almıştı.
David , Damon'la yollarımız kesişmese bile onun Lutzları içerden yok edebileceğine inanmıştı. Lutzların , Meriallerle arasında geçen birçok saldırının boşa çıkmış olmasında Damon'ın payı büyüktü.
Ve o his... Sadece anılarına değil duygularına da sahip olmuştum. Hayatı boyunca bir yere ait olamama , sırf babası istiyor diye bir planın parçası olma , annesinin onu doğururken hastalanması ve Aqua'yı doğururken ölmesi ve David'in bu yüzden onlardan nefret etmesi ...
İçimde bir parça , küçük bir parça onlar için üzülüyordu ama aynı acıyla beraber tüm yaptıkları bir bir gözümün önüne geliyordu ve merhametin yanını soğuk bir his alıyordu.
Tüm bu anılar , tüm bu hisler baş edilmesi çok zor şeylerdi. Aaron bu 5 ay boyunca asla yanımdan ayrılmamıştı. Bir bebeğimiz olacağını duyduğunda korktuğum tepkiyi vermemişti. Aksine sanki baba olmak için yaratılmış gibi davranıyordu. Haberi aldığında onu daha önce hiç görmediğim kadar mutlu olmuştu. İkimizin de hayatında artık yeni bir amaç vardı. İkimiz de bu çocuk için her şeyi yapardık. Aaron sadece bebek konusunda değil düğün konusunda da çok hevesli çıkmıştı. Düğünümüz için benden çok daha fazla çaba sarf etti.
Aslında her şey o kadar hızlı olmuştu ki... ve alışıldığından farklı. Normal dünyada bile bir anne olmak eminim zordur. Hamileliğin mutluluk verici ama yıpratıcı olduğunu tahmin edebiliyorum ama her şeyi sanki 10'la çarpılmışcasına yaşadım. Anne olacak olmanın verdiği o his , içimde bir canlının yaşıyor oluşu harikaydı ama o sancılar... Ciddi anlamda öldüğümü zannettim. Hatta ölmek istediğim anlar oldu. İçimde normal bir bebek olmadığını o zaman anlamıştım. Aaron'la benden normal bir şey çıkmayacağı kesindi zaten ama bu... Kaç kere bayıldığımı sayamamıştım.
Bebeğimiz tahmin edildiği üzere normal değildi. Hızlı büyümüyordu. Daha doğrusu büyümesini dışarı yansıtmıyordu. Karnım 5 ay önce olduğu kadar düzdü. Dışardan bakan biri asla hamile olduğumu anlayamazdı ama ani ve beklenmedik gelen sancılar bana hamile olduğumu sık sık hatırlatıyordu. Bazen bunlar vücudumda kesikler şeklinde ortaya çıkıyordu. Neyseki son zamanlarda pek sancı ya da kesiklerle karşılaşmıyordum ve her ne kadar düğünlerden hoşlanmasam da gelinliğimin üzerime tam olacağını bilmek beni bir tık mutlu etmiyor değildi.Bu tam bir bölüm değil tabi ama.. bir sonraki bölümümüzde hikaye başlayacak. Bu kitap Ateşle Oynamanın devamı ve son kitabıdır. kesinlikle onun kadar uzun sürmeyecektir lütfen bu yüzden beklentilerinizi yüksek tutmayın. 100 bölümlük bir kitap olamayacak bu. 50 bile olamayabilir belki..
çünkü bazı şeyleri uzatmak onları mahvetmekten başka bir işe yaramaz. bu yüzden tadında bırakacağım ve onlara son bir macera yazacağım. tüm yüreklerini ortaya koyarak varolacakları son bir savaş..
umarım beğenirsiniz. iyi okumalar. ve eğer yorumlarınızı düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. lütfen ufak da olsa bir yorum yapın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Savaş
FantasyBu kitap Ateşle Oynama'nın ikinci ve son kitabıdır. Aaron'ın Adena'nın Colin'in Eric'in Leslie'nin son macerası. Lutz'ların ve Merial'lerin Son Savaşı!