1

6 1 0
                                    

Yeşil ağaçlarla dolu, kuş sesleri ile sessizlik arasında gidip gelen ormanın içindeki bir evde yaşıyordu.

Onun haricinde herkes sesleri duyabiliyordu.

Ocak sesi, şarap şişesinin açılırken çıkardığı ses, bardağa doldururken çıkan ses. Soğan doğrarken bıçak tahtaya değdikçe çıkan tok ses. Yumurtayı tencerenin kenarına vurup kırarken çıkan ses. Yumurtanın beyazı ile sarısı iç içe geçerken çıkan o karıştırma sesi.. Sarımsağa bastırdığında çıkan ses ve kuşkonmazın kavrulurken çıkardığı cızırtı.

Pilav pişerken tarife bakıyordu. Kaşlarını çatmış bir şekilde ekrana odaklanmıştı. Kendi derin sessizliğinde dalmıştı ekranda yazan yemek tarifine. Pilav olmak üzereydi. Et fırındaydı. Kuşkonmaz tavada kavruluyordu.

Gözlerini tariften alıp tekrar soğan ve sarımsak doğramaya döndü. Biberiyeyi bıçakla küçültüp beyaz sosun içine attı. Ve sosun tadına bakmak için biraz tahta kaşığa aldı.
Kaşığın ucundan sosun birazının tadına baktı. Birkaç saniye sonra yüzü buruştu.

O anda bilgisayarın ekranında bir bildirim belirdi.
Yan komşu Sarah'dan bir mesaj gelmişti. "Uğrayabilir miyim?"

Elindekileri bırakıp gelen mesaja yanıt verdi. "Tabi. Yemek yapıyorum." Yüzünde gülümser gibi bir ifade vardı. Tekrar ocağın başına geçti. Eline biraz tuz dökerken ekrana bir bakış daha attı ve tuzu sosun içine bıraktı. Sosu karıştırırken bir mesaj daha geldi. "Ne yapıyorsun?"

O sırada tekrar sosun tadına bakmıştı ve iyi değildi. Ekrana baktığında düşük pil uyarısını gördü. Bilgisayarı kapatıp şarja taktı. Masanın üzerinden telefonunu aldı ve gelen mesaja cevap verdi. "Şu an tam bir keşmekeş."

Telefonu koyup yere eğildi ve kedisinin mama kabını aldı. Sürgülü kapıyı aralayarak mama kabını salladı. Birkaç kez salladıktan sonra kedisi miyavlayarak eve girdi ve önüne kabı bıraktı.

Cebinden telefonu çıkarırken karşıdan gelen Sarah'ı gördü. Sarah yine mesaj atmıştı. "Alev falan görmüyorum. En azından buradan."

Gülümsedi ve cevap yazdı. "Henüz."
Sarah eve yaklaşırken o da verandaya çıktı. Sarah verandaya çıkarken telefonunu arka cebine tıkıştırdı ve sarıldılar. Elinde kitap vardı.

"Kitabını bitirdim."dedi Maddie'ye. Sonra işaret dili ile aynısını söylemeye çalıştı. Bir yandan da ağzı ile mırıldandı. "Dudaklarımı okuyabiliyorsun ama gitgide daha iyi oluyorum."dedi.

İyi kelimesini bir kez daha tekrar etti. İlkinde yanlış yapmıştı.

İşaret dili ile konuşmaya devam ettiler. "Pratik yapmak istiyorum."dedi Sarah.

Maddie "Harika."dedi elleriyle.

"John'la bir ders daha alacağım."

"John'la mı?"

"Eğlenceli."

"Yapmaktan ziyade anlamakta iyiyim ama.."

Maddie kitaba yan bir bakış attı. "Peki nasıl buldun?"

"Nasıl...Nasıl mı buldum? Bayıldım."

"Teşekkürler."

"Ben Riley'yi beğendim. Erin'i beğendim."

"Teşekkürler."

"Harika karakterlerdi. Sonunu tahmin etmeye çalıştım. Genelde bu konularda iyiyimdir ama dağıldım. Bunu nasıl yaptın?...Bunu nasıl buluyorsun?"

Maddie elleri ile cevap vermeye devam etti. "Annem buna yazar beyni diyor. Beni çıldırtıyor. Her olası sonuç, kafamda pek çok sonu olan bir film gibi. Sinir bozucu bir film. Sesleri susturmak güç."

HUSH (SESSİZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin