"Bakırköy civarı silahlı saldırı.Hasta çok kan kaybediyor." diye bağırtılar duyuyordum.Göz kapaklarım birbiri ile yapışmış birbirini açamıyordu.Zorla ile de olsa tek gözümü zorluklarla açmayı başarıyordum.Sağ elimi karnıma götürdüğümde elime gelen kırmızı sıvı bir nevi kandı.Bir nevi bile değil,bu kandı.Karnım adeta üstünde milyonlarca kilo olan demirler ile kaplanmışçasına acıyordu.Her ne kadar kalkmaya çalışsamda bunu beceremiyordum."Neyi var?" dedi yine tanımadığım kalın bir ses."Yolda gelirken çok kan kaybetti.Acil ameliyata yetiştirilmesi gerekiyor." diyen bu sefer daha yeni konuşanın tam zıttına ince bir kadın sesiydi.Ve en son hatırladığım şey ise narkoz etkisiyle bayıltılmış olmamdı.
**
Bir refakatçi olmasını bırakın bir tanıdığın onun yanında bulunmaması hayatının ne kadar berbat olduğunun göstergesiydi.O daha narkozun etkisi nedeniyle yeni geçirdikleri hastahane odasında gözlerini açamaz iken bir kişi bile onu merak etmiyordu.Daha hayata yeniden gözlerinin bile açmazken ruhu tek başına duruyordu odada.Doktor arada bir odanın içine giriyor,dikişi kontrol ediyor geri gidiyordu.Kız gözlerini açtığında sadece etrafına bakınıyordu.Az önceki saatlerde kendine neler oldu dahi onu bile hatırlamıyordu.Bir cinnet krizi geçirmişçesine davranarak salisede bir hemşire çağırma düğmesine basıyordu.Üstündeki örtüyü yavaşça kaldırarak gözünü kıstı ve dikişine baktı.Onun deyişiyle 'çok iğrenç' görünüyordu.
**
"Sakin ol." derken bir kişi ellerimi tutarken diğer kişi iğne yapmaya çalışıyordu."Sakin falan olmam." diyerek karşılık geliyordum.Ağzında sinirli şekilde bir şeyler geveleyerek en sonunda iğneyi zar zor yapabilmişti."Bari ne olduğunu söyleyin." dediğimde sesim ağlamaklı bir tonda çıkıyordu.Gözlerinden nefret aktığını belli ederek göz bebeğimin ta içine bakıyordu,bakıyordu ve cevap vermeden ikisi birden kapıyı gürültülü denilecek şekilde hızla çarpıyordu."Tanrım." dedim. "Sanırım kafayı yiyiyorum." derken karnıma şiddetli bir ağrı gelmesi ile sarsılıyordum.İnlemek istercesine dişlerimi bağırarak sıkıyordum.Ama ne fayda,dikişim gittikçe açılıyordu. Yatağa tutunarak ayağa kalkmaya çalıştığımda yüzüm dahil bütün vücudum yerle bir oluyordu.Etraf dikişim açıldığı için kana gömülürken,seslerim uğultu eşliğinde ninni söylercesine çıkıyordu.Olaya dair bazı kısa görüntüler gözümünün önüne geliyor,saniseler olmadan beynimden siliniyordu.Ölüm anı gibiydi bir nevi.Öldüğünde bir kaç dakikalık süre ile anıların gözünde hızlı bir şekilde canlanacağı söyleniyor.Ciyak ses denilecek kadar iğneleyici sesi olan hemşire yarı canlı bedenimi kanlar içinde görünce telaştan bağırıyordu. Avazı çıktığı kadar bağırmak en çok buna deniliyordu sanırsam.Oysaki ben yaşamımı yerdeki kanlarıma mahkum etmişçesine soğukkanlı bakıyordum yüzüne.Daha doğrusu bakamıyordum,nefesim kesilmiş,gözlerim kapanmış bir şekilde boş yüzüm bakabiliyordu ona.Onun dışında ne gelen vardı ne geçen.En son bir doktor beni bu halde görünce iki eliyle belimi kavrayarak geri yatağa koyuyordu.Yanındaki hemşireye hemen dikiş atılması gerektiğini söylüyordu.Yada ben öyle anlıyordum.Karnımda dönüp dolaşan yeni atılan dikiş açısı hayatımdaki bedellerden az bile ağrıyordu.Hergün çektiğim ruhsal acılar delinmiş karından daha az acıyordu.Beynimdeki tüm düşünceleri silip gözlerimi açmaya çalışırken yanı başımda gördüğüm tek şey annemin ağlamaktan şişmiş gözleriydi. "Anne?"
**
Farkında olmadan süzülen göz yaşlarım adeta onunki ile dans eşliğinde süzülüyordu."A-anne?" diyordum yine titreyen seslerimle.Elleri ile gözümden süzülen yaşları siliveriyordu.Yüzüme anlamsız çaresizce bakışlar atarken üzülüyordum."Hepsi benim suçumdu." diyordu saçımı okşarken."Buna izin vermemeliydim." diyordu yine.Ama ne dediğini henüz anlayamıyordum.Gözlerim eşek gözü gibi açılmışçasına bakıyordu."Neye izin vermemeliydin?" diyordum saçlarımda bulunan elini saçlarımdan çekerek.Bir anda yüzüme bakarak az önce söylediği şeyleri içinden değil dışından söylediğini fark ettiğinde yine anlamsızca kafasını sallıyordu.Yastığı kafamın içine gömerek bağırmaya çalışıyordum.Ama karnım bağırmama dezavantaj oluyordu.Dikişimi her hissettikçe canım fazlası ile acıyordu."Anlatmayacak mısın?" diyordum dişlerimi sıkarken.Cevap vermiyordu ama bakışları anlatmamakla ısrar ediyordu."O zaman senelerdir nerelerdeydin belki onu anlatmak istersin." derken yüzü kaskatı kesilmişti. Hani içli bir şiir okunurken ses bi çocuk bağırtısıyla bozulurdu ya,bizim tek kişilik konuşmamız da bir telefon zil sesi ile bozulmuştu.
Selam aşkımlar *-* Bu hafta içinde yetiştirebilirsem bir kaç bölüm daha yazacağım.Bölüm kısa oldu ama ilerki zamanlarda tüm bölümler yeniden düzenlenilecek.İlginiz için teşekkürler.^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Kalp||Askıda.
Novela JuvenilDünyada sadece iki tane bulunan bileklik.İkiside yarım kâlp şeklinde.Bunlara sahip iki kişi bilekliklerin sahiplerini tanımıyor.Peki bu iki bilekliğe sahip iki insan tesadüfen karşılaşır ve bu iki yarım kalbi birleştirirse?