Bulutların ötesindeki güneş ufakça sıyrılmayı hedefleyerek beyaz pamuk şekerlerin arasından, bize göz kırpmaya çalışıyordu. Bu buz gibi soğuk günü ısıtmaya ise ne boyunluğumun ne de göz kırpması işe yaramayan güneşin gücü yetiyordu. Buz tutan yüzümü ısıtmak için bir yandan ağzımı boyunluğumun içine sokuyor, bir yandan da attığım her adımda birisine çarpmamak adına dikkatli davranıyordum. Her zamanki gibi kısa bir günde dünyanın bu uzun yükünü içime hapsetmeye çabalıyordum ve ben gerçekten çok yorulmuştum ama günün bitmesine çok vardı. Günlerimi kurtarmaya çalışıyordum sanki, senin elinden, benim kalbimden.Deniz kenarına ulaştığımı dalgaların sesinden, yüzüme çarpan güzel kokulu rüzgardan anlamıştım. Ellerimi uzun beyaz montumun ceplerinden özgürlüğüne kavuştururken gözlerimi yumup rüzgarın kaküllerimi dağıtmasına izin vermiştim. Güzel koku burnumdan içeriye girip tüm vücuduma ve ruhuma dağılırken bir kez daha güzel yüzünü düşlemiştim. Hayallerimi süsleyen yüzünün her bir ayrıntısı o kadar mükemmel, o kadar rüyadan kopma bir gerçekçiydi ki kalbimin atış sesi kulaklarıma ulaşıyordu. Minik burnuna ve elmacık kemiklerine bıraktığım sonsuz öpücüklerin dudağımda bıraktığı deniz sesi çevrelerdi tüm çevremi ne zaman düşünsem seni.
" Yurina!! "
Adımı duymamla gözlerimi yavaşça aralamış ve döndüğüm gerçekliğe yapmacık bir gülüş hediye edip arkama dönmüştüm. Tanıdık yüzler yanıma yaklaşırken, bir an olsun senin yüzünün de aralarında olmasını istemiştim. Önce Hikaru'ya ardından da Mashiro'ya kollarımı sararken soğuk havaya rağmen ufak da olsa ısınmıştım.
" Solgun görünüyorsun, öğünlerini atlamıyorsun değil mi? "
Mashiro her zaman beni fazlasıyla önemser ve annem gibi bana sahip çıkardı. Bundan birkaç ay öncesinde her gün gelip bana yemek yapardı ve bunu asla unutmayacaktım, o benim en zor günlerimde yanımdaydı ve adeta annem olmuştu. Kulaklarının arkasına sıkıştırdığı saçının pembe tutamlarıyla oynarken endişeli bir şekilde beni inceliyordu. Ne zaman gergin olsa saçlarıyla oynardı. İçimde ne fırtınalar döndüğünü bilseydi eğer, tek takıldığı şey bu aciz bedenim olmazdı.
" Hayır, iyiyim bir kere! Daha yeni sushi yedik hatırlasana. "
Birkaç gün öncesinde beraber yendiğimiz yemeye dikkat çekip konuyu dağıtmış ve Hikaru'nun sushilerin ne kadar güzel olduğu hakkında methiyeler düzmesine izin vermiştim. Kolumu omzuna yerleştirirken gideceğimiz kafeye doğru adımlamaya başlamıştım. İyi ki, bu soğuk günde arkadaşlarım vardı. Aklım hep başka yerde olsa bile.
Önüme gelen çilekli kek dilimine mutlu bir şekilde bakmış ve bana zorla yiyecek bir şeyler aldıran kahküllü kıza minik bir öpücük yollamıştım. Hikaru kıskanmışçasına kollarını minik annemize dolarken bana dil çıkarmayı da ihmal etmemişti. Gerçekten onları seviyordum, bazen satılmama rağmen. Aklımın bir köşesindeki güzel yüz her böyle şeyler düşündüğümde anında aklıma geliyor, bana hiç fırsat bırakmıyordu. Her yalnız hissettiğim o bir ya da iki saniyede yokluğunu bağırıyordu sanki bana. Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalışmış ve gözlerim dolmasın diye hızlıca önümdeki latteden bir yudum almıştım. Zaten neredeyse haftada bir kendime zaman ayırıyordum, bugün olmazdı.
" İyi misin Yurina? "
merhaba!! yine ben ve yine bir gece! hepinize tatlı rüyalar dilerim <3
yıldızcıkların kaymasını engellemek için üzerine basabilir ve beni mutlu edebilirsiniz! 🌟💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still loving you |xiaorina
Fanfictionhâlâ ağladığım gecelerde aklıma gelen ilk isim olman normal mi?