dodeka, finio.

2.7K 370 144
                                    

Jeongguk o mesajdan sonra bir daha haber alamadı Evren Bozması'ndan.

Öyle çok denedi ki, artık bir gün gerçekten yoruldum dedi, bunu hissedebildi. Kabullendi gittiğini, bir daha da gelmeyeceğini. Her zaman gideceğini biliyordu, o hafta biraz daha ertelediği için sevinmişti lakin çabucak kalmıştı kursağında o sevinç.

Bir anda bırakılmışlık ne var ne yok aldı ondan. Yarım da kalmadı, kayıp gitti ellerinden tüm benliği. Galaksiler onu savurdu hiddetle, uzay boşluğunda fütursuzca süzüldü.

Ağlamak, kahrolmak rutini oldu; bunun farkında olan Evren Bozması ise dayadı tüm nikotini çaldığı ciğerlere. Sonra duruldu, sevgilisinin güzel yüzü aklına her geldiğinde yere düşürdüğü küllerden tiksindi. Sırf kendini bu dünyadan silmek için sevgilisinin narin ricasını nasıl çiğnerdi?

Yüzünü görmenin, onu bilmenin ağırlığını yaşadı. Onu tanımanın, onu görmenin bir nimet olduğunu bilse de şükredemedi Tanrı'ya olan küskünlüğünden.

Ve bir gün dayanamadı, resmedilmesini istedi yüzünün. Unutmamak için, nebulalarında saklamak için. Hemen buldu birini. Her bir detayını tıpatıp benzeyene kadar durmadan anlattı, binlerce para döktü. En sonunda gerçekçi bir portre onu karşıladığında karşısına oturup yıllar evvel yapmak istediğini yaptı; saatlerce aşkının yüzünü izledi. Bunu o canlı bedenin karşısında yapmayı ne çok isterdi fakat Tanrı bunu ona çok görmüştü.

Bir nefesi gördüğü gibi.

Aldığı nakil haberinin aslında ölüm haberi olduğu gibi.

Jeongguk aslında bir şeyleri anlamayacak kadar toy biri değildi, sadece sevgisinden gözünün önündeki sevgisini göremedi.

Bilmedi, bilemedi.

Çok da ipucu aldı ama bilemedi. Yaşadı onsuz; podcastlerini delicesine her gece dinledi, yazılarını ezberleyene kadar okudu, fotoğrafını çıkarttı, çerçevelettirdi, sırtını öptü, yarım yamalak yazısını bağrına bastı.

Her yıl ocak ayı geldiğinde ilk kardeşinin mezarını ziyaret etti, sonra ayakları Rae ile bir kez de olsa aynı yerde buluştukları o kumsala bastı.

Yıllar geçti, kırk yedilerine dayandıkları vakit habersizce yine o kumsalda buluştular.

Birinin elinde o kumsala ait çerçeve, diğerinin elinde bir sigara paketi.

Onu bir kez daha buldu evreni bozan sevgilisi.

Nefes almaya çalışan, tuzlu ve dalgalı sulara karıştırdı sigarasını. Nefes almayı bırakansa çerçeveyi tam da sevgilisinin yıllar önce oturduğu yere gömdü.

Zira cesaret edip mesajlarını son kez okuduğunda anlayabildi kim olduğunu. Aklında bir tek altın saçları, esmer teni ve erguvan dudakları kaldı.

Anlayabildi neden hırsız olduğunu, neden gittiğini. Onu bu yüzden gömdü; ciğerleri yaşatan Taehyung'un hırsız sıfatını gömdü, ona sen benim hep Evren Bozmam olarak kalacaksın demek için.

Sana layık tek bir sıfat varsa, o da Evren Bozması'dır diyebilmek için.

_______________

buraya kadar okuduğunuz için minnettarım.

ciğerlerinize evren bozması taekook için çiçekler açtırın.

senin için, lornaxcl

ve son olarak bu pasaja da hikayede sizi en çok etkileyen cümleyi/anı yazarsanız çok mutlu olurum.

güzel anılar.

evren bozmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin