Sabahın erken saatleriydi. Thomas cama vuran yağmur damlalarıyla güne başladı. Planı gecikiyordu ve bu iyi değildi. O kızla fazla oyalanmıştı. Kalkıp hazırlandı. Telefonu ve diğer eşyalarını ceplerine tıkıştırıp dairesinden çıktı. Babasının intikamını almaya gelmişti ve elinde sadece birkaç bilgiyle bir vesikalık vardı. Öldürmesi gereken adamın vesikalığı. Adamı öldürdüğünde eline ne geçecekti? Pek bir şey değil. Babasını geri mi getirecekti? Kesinlikle hayır. Ama içinde yanıp tutuşan kocaman bir nefret vardı. Babası öldüğünden beri hayatı yoluna girmiyordu.
Arabasına bindi ve damlaların biraz da araba camına vurmasını izledi. Durup düşünmeye devam etti. Bunu sürekli yapıyordu zaten.Başını iki yana sallayıp silkelendi. Fazla düşünmeyecekti. Düşünmemeliydi. Birkaç gece önce masum bir adamın ölümüne sebep olmuştu zaten. Bütün kasaba dehşet duygusuyla yeterince dalgalanıyordu. Polisler didik didik katili arıyordu ki bu küçük kasabada bulmaları uzun sürmezdi. Bir an önce işini halletmeliydi. Gece kızın arabanın içinden korkuyla etrafa bakan gözlerini hatırladı. O gece Thomas herkes gibi davranarak rol yaptı. Pijamalarıyla dairesinden çıktı ve her şeyden habersiz yerde kanlar içinde yatan adama baktı. Kimse ondan şüphelenmedi. O dinlenmek için kasabada mola vermiş bir yabancıydı. Kasabalılar ona üzüldü, böyle bir şeyi gördüğü için. Aslında o adamı öldürdükten hemen sonra dairesine gitti. Temizlendi, pijamalarını giydi ve polis sirenlerini duyduğunda dışarı çıktı.
Şimdi ise babasının katiline gidiyordu. Sabahın erken saatlerinde avlanmaya giden adamı günlerdir takip ediyordu. Ormanda olacağını biliyordu. Ormana varana kadar yağmur durmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙞'𝙢 𝙖 𝙙𝙧𝙚𝙖𝙢𝙚𝙧
FanfictionDaha çok görseller üzerinden ilerleyen ve birçok ünlüyü barındıran bir "hayal et" kitabı. ×İlk bölümler biraz acemice hazırlanmıştır. Biraz ilerlediğinizde hem görsellere hem de yazılara yer verildiğini göreceksiniz.