2

205 20 13
                                    

"Benden korkmuyor musun?"

Elimdeki bıçağı elimde çeviriyor ve üzerinde sayamayacağım kadar çok bıçak olan masanın üzerinde uzanıyordum. Bir seri katile neden bir masanın üstünde bu kadar bıçak bulundurduğunu sormak, bir insana neden nefes aldığını sormakla aynı şeydir. Bu seferlik, aptal sorunu görmezden geleceğim.

"Hayır. Neden korkayım?"

Başımı Kaeya'nın olduğu tarafa doğru, yattığım yerden kalkma gereği duymadan çevirdim.

"Eğer bir seri katilin karşısında, tüm vücudum bağlı şekilde kalsam, ben korkardım. Yani sanırım."

Tüm bedeni bağladığım iplerden dolayı kızarmaya başlayan Kaeya'nın gülüşü ile yerimde doğruldum.

"Asıl ben tek gözünü inatla gizleyen birisini kaçırsam, kaçırdığım kişiden daha çok korkardım."

Bu sefer gülen taraf ben olmuştum. Bu çocuk, sahiden ölümden korkmuyordu.

"Özgünlüğünün olmadığını sanıyordum, Keya."

"İsmim Kaeya. Ve evet, özgünlüğüm yok."

Üzerinde durduğum masadan sekerek ayrıldım ve Kaeya'ya doğru elimdeki bıçağı çevirerek birkaç adım attım.

"O hâlde neden aklını okuyamıyorum?"

Kaeya'nın yüzündeki anlamaz bakışlar ile kaşlarım çatılmıştı.

"Benimle dalga geçmen için burada olduğumu sanmıyorum."

"Beni dinle küçük virüs."

Elimdeki bıçağı Kaeya'nın arkasındaki duvara hızla saplamış, aşağı doğru kaydırmaya başlamıştım.

"Daha yapacak bir tonla işim varken seni bu sikik bodrum katında sorgulayacak vaktimi uzun tutmaya niyetim yok."

Bıçağımın duvardan koparttığı alçı ve boya karışımı tozlar, Kaeya'nın omuzuna doğru düşüyordu. Kaeya ise korku dolu gözler ile bıçağıma bakmaya çalışıyor ve başını olabildiğince uzaklaştırıyordu.

"Şimdi konuşacak mısın?"

Bıçağım omuzuna değerken bıçağımı hareket ettirmeyi bırakmıştım. Kaeya sesli bir şekilde yutkunarak bana bakmıştı.

"Bilmiyorum. Yemin ediyorum ki hiçbir fikrim yok."

Dudaklarımdan çıkan bir "tch" sesi ile geri çekilmiş ve bıçağımı masanın üzerine bırakarak, rutubet kokan bodrumun ortasındaki koltuğa yerleşmiştim.

"Görüyorum ki ukala tavırların son buldu. Cesaretin nerede?"

Başını eğerek benden bakışlarını kaçıran bedeni baştan aşağı süzmüştüm. Şu an kendi krallığım ilan ettiğim bodrum katında başka bir varlığın olmasını geçtim, bu varlığın zihnini okuyamamak, beni fazlasıyla sinirlendiriyordu.

Sonraki hamlesini tahmin edemezdim. Kaeya benim için tehlikeliydi. Elbette elinde silahla seni tehdit eden bir katile yumruklarını sıkarak koşmak aptallık olurdu. Fakat herhangi bir boş anımı kollaması riskini gözden kaçıramazdım.

"Ellerim... Acıyor."

Birkaç saniye daha dik dik ona bakmıştım. Sırf canı acıyor diye onu serbest bırakamazdım.

Dirseklerimi dizlerime yaslayarak ellerimi önümde birleştirdim ve bedenimi hafifçe öne doğru eğdim.

"Paylaştığın saçma gönderilerin cezası olarak düşün. Sonrasında da, daha fazlasını yapmadığım için bana teşekkür edersin."

İç çekerek başını arkasındaki duvara yaslamıştı. Esmer tenine rağmen, kollarındaki ipin sıkılığı yüzünden oluşan kızarıklıkları görebiliyordum.

Belki fazla ileri gidiyorumdur. Sen ne dersin? 

Sapla, Kaydır! | Diluc x KaeyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin