Ellerimi ani bir haraketle yüzünden çektim.Nefesi yüzüme çarpmıştı.Bana çok yakın olduğunu o zaman anladım.Yoğun erkek parfümü kokusu ve sanki bu koku...Bu kokunun tarifi yok,berbat ve kusmuk gibi kokuyor, birazdan olduğum yere bayılacağım.
Kalbim hâlâ yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
"Bu saatte senin gibi bir kızın buralarda gezmesi hiç hoş değil." Dedi bileklerimden tutarak.
"Karnı acıkan kurtlar olabilir ve hava çok karanlık değil mi?"
Sorduğu sorulara anlam veremedim bir an.Çok karanlıktı ve gözümden yaşlar süzülmeye başladı.Şu ana kadar böyle bir şeyle hiç karşılaşmamıştım.Kendimi çok çaresiz hissediyordum.
"Konuşsana yavru ceylan.Buralarda yolunu mu kaybettin?" diyerek omuzlarımdan tutup,sarstı.
"Bırak beni seni pislik herif bana sakın bir daha dokunma!" Öyle bir bağırmıştım ki boğazım kopacak zannettim.Sesimin bu kadar gür çıkacağını düşünmemiştim.Korku,nefret,çaresizlik,hüzün bütün duygularım birbirine karışmıştı.O an kendimde miydim,onu bile bilemiyorum.
"Hım...Bu yavru ceylan biraz asi,onu sakinleştirecek yöntemler biliyorum."
dedi ve beni kendine çekti.Onu ittirmeye çalışsam da başaramadım. Ayı gibiydi.Onun yanında gerçekten ceylan gibi kalıyordum.
Allah aşkına ne diyorum ben?¿İttirmelerim başarısızlıkla sonuçlanabilirdi fakat kesmeye üşendiğim sivri tırnaklarım vardı.Küçükken bile beni sinir edenlere tırnaklarımı geçirirdim.Belki iz kalanlar bile olmuştur o kadar derin ve acımasız.Hayatta öğrendiğim şeylerin başında gelen kuralım varsaydığım bir cümle:"Sana acımayanlara hiçbir zaman acıma."
Sonradan gelip pişman olduklarını söyleseler bile.O an canını yakanın sende canını yak.Çünkü o sana bunları yaparken düşünmedi.Sende düşünme .
♧♧♧♧♧
O herifin kollarındaydım ve yapmak istediğim şeye hazırlanıyordum . Ellerimi yanaklarından çenesine doğru sert bir şekilde aşağı indirdim.Homurdanarak kollarını gevşetti. Bende fırsattan istifade arkamı dönüp koşmaya başladım.
"Seni bulduğum yerde geberticem,bunun hesabını ödeyeceksin fahişe!"
Arkamdan bağırmaya başladı ve...bir dakika o bana fahişe mi dedi?O kim oluyor be!Zaten her taraf karanlık,gözlerim işlevini yitirmiş. ben bu "Ayı"nın elinden kurtulmuşken,söylediği sözlere takılıyorum. Bugün her şey bu kadar mükemmel olmak zorunda mı?(!)
♧♧♧♧♧
Arkamdaki ayak seslerini duyabiliyordum .daha doğrusu koşma seslerini.Yalnız,bir dakika...bir ayak sesi daha vardı ve o birisi önümdeki yola doğru ışık tutunca çığlık attım.Bu sırada arkamı döndüğümde bir yüzle karşı karşıyaydım.Elindeki feneri yola doğru tutuyordu.Sanki bu yüzü daha önce görmüş gibiydim.Bir kez bana baktı ve başıyla bize doğru koşan "Ayı'yı" işaret etti."Ayı" bizi görünce adımlarını yavaşlattı ve tam çocuğun önünde durdu."Ayı'nın" yüzü boydan boya kan olmuştu.Artık nasıl öfkelendiysem bayağa kötü durumdaydı yüzü.
"Ooo,Poyraz görüşmeyeli uzun zaman oldu,nerelerdesin?"
"Kapa lan çeneni! Yine hangi kıza tuzak kuruyorsun?Yavru ceylan,karnı acıkan kurt falan.Senin yüzünden gece kızlar dışarda dolaşamayacak mı?
"Poyraz yanlış anladın.O benim sevgilim."
"Yalan söylüyor." diye kendimi savunmaya geçtim.Belki bu çoçuk beni bu "Ayı'nın" elinden kurtarabilirdi . Yüzünden kan akan "Ayı'ya" bakamıyordum.
"Kimi kandırıyorsun oğlum sen!?"Söylediklerinin hepsini duydum.Bu saatte karnı acıkan kurtlar ha?Sen ancak bu tiple çakal olabilirsin.Ve benim gibi avcılarda seni avlar. Ayağını denk al. Ne seni ne de çeteni buralarda görmeyecegim." dedi adının Poyraz olduğunu öğrendiğim çocuk.
"Ayı" bir kez bana baktı ve hiçbir şey söylemeden arkasını döndü,gitti.Poyraz ise bana bakıyordu.Ne diyeceğimi bilemediğimden başımı öne eğdim.Teşekkür mü etmeliydim yoksa oradan defolup gitmeli miydim? Sonunda benim konuşmayacağımı anladığından:
"Sana bir şey yaptı mı?"
"Hayır."
"Adın ne?"
"Asel."
"Yaman'ın suratını nasıl yolduysan,bravo." Dedi ve ben sadece ona gülümsedim.Ne diyeceğimi kestiremiyordum. Başım feci şekilde ağrıyordu.Sanki yüzü bana tanıdık geliyordu,daha önce görmüşüm gibi.
"Bir şey sorabilir miyim?" dedim ve yüzümü ona çevirdim.
"Sor."
"Sokak lambaları nasıl patladı?"
"Hım...Nasıl anlatsam,meslek sırrı.Yani gereksizlerin işi bunlar.Az önce gördüğün gibi.Kim bilir nasıl korktun,onlar adi şerefsizlerin önde gideni."
Korktuğumu nasıl anlatayım ki?Bu korkuyu anlatmaya kelimeler yetmez. Ya bu çocuk olmasaydı ya ben...devamını getirmek bile istemiyorum.
"Sen olmasaydın bana ne yapabilirlerdi?"
"Onlarda her türlü pislik var.Aklına gelebilecek,gelemeyecek her şey.
"Hayatımda daha önce böyle bir şey yaşamamıştım."
"Boşver,unut bunu.Artık güvendesin.Seni evine bırakmalıyım, hava oldukça karardı.
"Şey...Benim evim yok.Yani yurtta kalıyorum.Yurda giden son otobüste gitti.Ve bu saatte yurda kimseyi sokmuyorlar." dedim ve ne yapacağımı kara kara düşünmeye başladım.
"Seni bu saatte yalnız bırakamam.Eminim şuan benden korkuyorsun. Ama sana bir şey yapmam.Öyle birisi değilim.Yapacak olsam zaten vakit kaybetmezdim.Yaman'ın elinden de seni ben kurtardım.Bunlar geçerli sebepler benimle gelmen için."
"Aileni rahatsız etmek istemem.Şey...nasıl olur bilmem ki?"
"Ailemle yaşamıyorum.Nedenini daha sonra anlatırım.Arada arkadaşlarım gelir başı sıkıştığında. Yalnız kalıyorum,evim de buraya uzak değil.Arabayı da şuraya bir yere park ettim,şimdi buluruz.
Ne diyebilirim ki başka bir yere gidemem zaten.Nasıl bir yurtta kalıyorum ben ya.Teklifini kabul etmem gerek. İçimde nedensiz kalp sıkışmaları olmasına karşın.
"Teklifini kabul ediyorum.Yani doğrusu başka çaremde yok."
"İyi o halde.Beni takip et,arabayı bulalım." dedi ve yürümeye başladı.Bende onun peşinden gidiyordum.Sonunda arabasını bulmuştu.Araba gerçekten çok güzel ve büyüktü.Acaba zengin miydi ailesi?Belki de ondan ayrı yaşıyorlardır.Neyse zaten beni ilgilendiren bir mesele yok,fazla da kurcalamayayım diye düşündüm.
Arabaya bindik.Arabanın içi de dışı kadar güzeldi.Kişki binim olsa.Ah...ne diyorum ben.Beynimde devrelerin bir çoğu yanmış durumda.Kendi kendime içimden söylenirken arabanın içindeki ışıkları açmıştı Poyraz.
Şey...gerçekten kusursuz bir suratı vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Sonra?
HumorKaranlığın ortasında yolunu kaybetmiş bir kadın.Ve onu çok iyi tanıyan bir adam...Peki,ya sonra?