5.

624 48 90
                                    

Jay

Nikinin mesajını okuduktan sonra, hızlı adımlarla asansöre doğru ilerledim. Ne konuşacaktı acaba benimle? Asansöre bindikten sonra 1. katı basıp beklemeye başladım.

Kapı açıldığında adımlarımı büfeye yönlendirdim.  Onun oturduğu masaya yaklaştıkça gerginliğim artmıştı. Eskiden ne güzeldi. Ona karşı bir şey hissetmediğim zamanlar... günün 24 saati gerilmiyordum en azından.

Beni gördüğünde gülümseyip el salladı. Düğme gibi gözleri parlıyordu resmen.

Yanına kadar gidip sandalyeye attım kendimi. "Geldiğin için teşekkür ederim,hyung" etrafa bakmayı bırakıp yüzümü Nikiye döndüm. "Merak ettim ne diyeceğini. O yüzden koşarak geldim."

Salak Jay...

Gülümseyip kafasını salladı. Daha sonra uzanıp masanın üzerindeki elimle oynamaya başladı. Onun bana her dokunuşunda dokunduğu yer uyuşuyordu. Sakin kalmaya çalışarak diğer elimi onun elinin üzerine koydum.

Ben elini yavaş yavaş okşarken, "Hadi söyle artık. İçini dök rahatla, Nikim" dedim. Başını da masaya yaslayıp yüzünü görmeme engel oldu. "Hyung" herkesten uzakta cam kenarına oturmamızın verdiği rahatlıkla, elimi saçlarına attım.

"Efendim"

"Ben birinden hoşlanıyorum"

Saçlarını okşayan elim havada kalmıştı resmen.

Sunoo

Heeseung hyungla, Sunghoonun kendilerinin uzun olduklarıyla ilgili söylenmelerinden sonra onları orada bırakmış, ajanlık yapmak için büfeye giriş yapmıştım. Masalara kısa bir göz gezdirdikten sonra, onların büfenin en uzak yerine konumlanmış olduğunu gördüm.

Seri adımlarla onlara en yakın masaya doğru adımladım. Yan tarafta duran heykelin arkasına saklanıp dinlemeye başladım. 2 dakikada iki cümle kurmadılar diye söylenirken, gözüm kapıdan içeri giren Jake e takıldı.

Anında göz göze  gelmiştik. İçimdeki ses, grupça Aşkı memnu yaşadığımızı söylerken onu susturup elimi ağzıma götürerek  susmasını anlattım.

Tabii Jake e açık açık söylemezsen zor anlardı. Yüzüme aval aval bakmayı bırakıp üzerime doğru gelmeye başladı.  Kısık sesimle "Git. Git, gelme" dedim ama ne fayda...

El sallayarak yanıma gelip kolumdan tutarak benide kendisiyle aynı boy hizasına getirdi. O sırada Jayle Niki aynı anda bize baktılar. Elimde olsa Jaeyunu öldürebilirdim. Yüzüme oyuncu gülümsememi takınıp "Şarj aletimi sabah burada bırakmışım da, onu arıyordum bende" dedim.

Daha sonra Jaeyunun kolları arasından kurtulup yanlarına doğru ilerlemeye başladım. Jay ayağa kalkıp "N-neyse. Benim gitmem lazımdı zaten. Akşam konuşuruz istersen,Riki"

Riki?

Jake de onun peşinden giderken, ben dönüp Nikinin yüzüne baktım. "Bir şey mi oldu burada?" Gülümseyip "Hayır, bebeğim. Ben şimdi dans pratiğine gideyim. Sonra konuşuruz" dedikten sonra hızla çantasını beline atıp uzaklaştı olduğumuz yerden.

O gittikten sonra, Heeseung hyung koşar adımlarla yanıma geldi. Tam karşıma oturup "Akşam hepimiz oturacağız konuşacağız. Böyle olmaz.... herkes bir birinden bir şey saklıyor" dediğine bende katılıyordum. Ama benimde sakladığım bir şey vardı...

Hemde hepsinden...

Bu ne be?

Yazarlık ruhumu kim esir aldıysa salsın artık....

Can çekişiyorum resmen.

Bu arada Sunoo bebeğimiz  ne saklıyor sizce?

Neyse gideyim muaahhh

japan | jayki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin