7.

599 46 89
                                    

Niki

Iki gündür, Jay hyung ruh gibi geziyordu ortalıkta. Şirkete bile gelmemişti binbir türlü bahanelerle. Tamam bir oyun oynanacaktı ama böyle değil...

Onun etraftaki enerjisini, sesini, kokusunu özlüyordum. Şimdi hiçbirinden eser yoktu. Beni gerçekten seviyordu galiba. Olabilir miydi? Benim 16 yaşım vardı aşkı anlayacak yaşta bile değildim.

Ya da öyle miydim?

"Niki, bulaşık yıkama sırası sende"

Heeseung hyungun seslenmesiyle oturduğum yerden kalkıp mutfağa geçtim. Mutfakta sadece Jay hyungla ben vardık.

Mutfak tezgahına yaslanmış elma soyuyordu. Ama o kadar dalgın görünüyordu ki, bir an elini kesecek sanmıştım.

Yavaş adımlarla lavabonun önüne gelip  sıcak suyu açtım. Çıkan sesten irkilip yüzünü bana döndü. Aynı anda bende ona baktığımda, bana hiç samimi gelmeyen gülüşünü sunup arkasını döndü. Tam mutfaktan çıkacakken,

"Hyung, bana yardım eder misin? Yani bulaşıkları kurulasan olur mu?"

Bir kaç saniye kapının yanında bekledi. Bende o sırada bulaşıkları köpüklemeye başladım. Ben işime devam ederken, o da yanıma gelip sessizce kurumaya bıraktığım bulaşıkları silmeye başladı.

Yine yanımdaydı ruhen olmasa da, fiziken yanımdaydı.

"Geçen günkü konu yarım kalmıştı. Anlatmak ister misin?"

Ani gelen sorudan etkilenip elimde bulaşığı lavaboya düşürdüm. Daha sonra yüzüne baktım. Yüzünde çözemediğim çok şey vardı.

"Bunları bitirelim, sonra konuşuruz"

Kafasını salladığında, işimize devam ettik.

~~~

İşimizi bitirdikten sonra, çocuklara markete gideceğimize dair haber verip dışarı çıktık.

Şimdi de, oturduğumuz sitenin sokağında turluyorduk.

"Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Birinden hoşlanıyorum evet ama, karşımda o kadar engel var ki..."

Derin nefes aldığımda, bir anlık yüzüme baktı. Daha sonra önüne dönüp yürümeye devam etti. Sitenin parkına kadar gelmiştik.

Parka girip salıncaklara doğru adımladık. Oturduktan sonra konuşmaya devam ettim.

"Engel sözünü açayım istersen... mesela yaşım 16, onun 19.. o çok temkinli biri, ben ise anı yaşayan biriyim... o çok yakışıklı, ben ise sıradan güzelliğe sahip biriyim"

Gözüm ona kaydığında, önüne bakıp güldüğünü gördüm. Anlamış mıydı yoksa? Çok mu açık vermiştim?

"En önemlisi de, ikimiz de erkeğiz"

Son sözümü de söyleyip parkın çıkışına doğru bakmaya başladım. Bir anda salıncağımı çekiştirdiğinde, dönüp yüzüne baktım.

"Bu kadar şeyden ben bir kişiyi çıkarttım. Hoşlandığın kişi, Sunghoon mu?"

Son soylediğiyle tabiri caizse göt gibi kalmıştım. Sinirden delirmek üzereydim.

Bir hışımla ayağa kalktığımda, o da ayağa kalkıp karşıma geçti. Hızımı alamayıp yüzüne tokatı bastım. Gözlerimden yaşlar süzülürken bir dakika bile beklemeden parkın çıkışına doğru yol aldım.

Cebimden telefonu çıkartıp, Yeonjun hyungu aradım. Ikinci çalışta açtı.

-efendim, minik fıstık.

-h-hyung, bu gece sizde kalabilir miyim?

-Sen ağlıyor musun? Neredesin şu an? Gelip alabilirim.

-gelir misin?

-tabii gelirim. Konum at hemen çıkıyorum.

-tamam.

Titreyen ellerimle mesaj kutusuna girip konum attım. Arkamdan gelen Jayin ayak seslerini duyuyordum. Kolumdan tutup çektiğinde, göğsüne vurup ittim.

"Niki, bir dinler misin?"

Peşimden gelmeye devam ediyordu. Arkamı dönüp "O sözden sonra, hangi yüzle peşimden geliyorsun sen ya??" Diye bağırdım.

Duraksadığında, önüme dönüp devam ettim yoluma. Şu an o kadar sinirliydim ki...

Kendisinden hoşlandığımı göremeyecek kadar kördü...

Sokağın başında Yeonjun hyungun arabasını gördüğümde,hızlı adımlarla o tarafa yürüdüm. Arabasını yanımda durdurup, indi aşağıya.

"Niki, sen niye bu saate dışarıdasın? Bir şey mi oldu? Korkutma beni nolur"

Kendimi tutamayıp sıkıca sarıldım bedenine. "Hyung, canım yanıyor... çok yanıyor"  elleriyle saçlarımı okşayıp arabaya doğru götürdü bedenimi.

Arabaya bindikten sonra,  parkın girişine baktım. Kapıya yaslanmış buraya doğru bakıyordu. İyi ki, Yeonjun  hyung görmemişti onu...

Telefonu çıkartıp Sunghoon hyunga mesaj attım.

Niki: Hyung, ben gece Yeonjun hyunglarda kalacağım. Soru sorma lütfen. Yarın şirkette konuşuruz.

Sunghoon: Nasıl soru sormayayım? Sen iyi misin?

Niki: Yarın, lütfen.

Sunghoon: Tamam, Niki. Yarın mutlaka konuşalım.

(Görüldü.)

WOWOWOWOWOW

Nasıl bir bölüm yavvv

Jay pezevenklik yapma çocuğum. Ya körsün, ya da kendini kandırdın...

Neyse gideyim ben muaahh <3

Pezevenksin falan ama seviyorum 😌🛐

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pezevenksin falan ama seviyorum 😌🛐

japan | jayki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin