Niki
Kurstan çıkıp telefondan Sunooyu aradım. Açmadığını görünce, Heeseung hyungu aradım. Ama o da açmamıştı.
Ya ben sadece hamburger yemek için eş arıyordum kendime. Neden açmıyorlardı ki? Sunghoon hyungun numarasına tıklayıp beklemeye başladım.
-efendim, Niki.
-hyung neredesin? Sunooyla Heeseung hyungu aradım açmıyorlar.
-benim şimdi işim var. Ama onlar Heeseung hyungun arkadaşının yanına gideceklerdi. Şimdi konum atarım sende gidersin.
-yok ya hyung, atma gerek yok. Kuyruk gibi peşlerinden gitmek istemiyorum.
-Ya ne kuyruğu saçmalama. Zaten Sunoo diyordu, keşke Niki de gelseydi diye.
-gerçekten mi? Tamam o zaman at konumu bekliyorum.
-tamam hadi.
Aramayı sonlandırdıktan sonra, beklemeye başladım. Mesaj geldiğinde hemen konumu açıp, nerede olduğuna baktım. Çokta uzak değildi. Yürüyerekte gidebilirim diye düşündüm.
~~~
15 dakikalık yürüyüşün ardından, sonunda varabilmiştim kafenin olduğu yere. Çok beklemeden kafenin kapısından içeri girdim. Girdiğim gibi garsonlardan biri karşılamıştı beni.
"Merhaba, efendim. Hoş geldiniz. Şöyle geçin lütfen."
Ben ağzımı bile açmadan bana yolu göstermeye başlamıştı. Onu izleyerek gittiğim yolun sonu bir kapıya çıkıyordu. Garson kapıyı tıklatıp uzaklaştı. Ben hala arkasından bakıyordum.
Neydi bu şimdi?
Ben arkasından bakarken, kapı açıldı. Daha olayın ne olduğunu kavrayamadan, gözlerime bant bağlanmıştı. "Hey, ne oluyor?"
İçeri çekilip sandalyeye oturtuldum. Daha sonra gözümdeki bant açılıp görmemi sağladı. İlk önce bulanık gördüğüm için algılayamamıştım.
Daha dikkatli baktığımda özenle hazırlanmış bir masa, iki kişilik servis ve Jay. Jay??
Hızla ayağa kalkıp durumu yeniden gözden geçirdim. Daha sonra Jayle göz göze geldik. Gülümseyerek yüzüme bakıyordu.
"Jay, ne oluyor burada?"
Tam karşıma geçip, ellerimi tuttu.
"Riki, hatırlıyor musun? debut yaptığımız gün. Yorgun argın yurda gelmiştik. Herkes aşırı yorgundu ve sen ailenden uzakta olduğun için çok duygusaldın o gece."
Kafamı sallayıp devam etmesini bekledim.
"O gece yarısı, yanıma gelip benimle uyumak istediğini söylediğinde çok sinirlenmiştim. Ama yine de uyumaya izin vermiştim. İşte o gece sabaha kadar sen göğsüme kıvrılıp uyurken, ben tüm gece senin kokunla duygudan duyguya atlamıştım."
Bir kere yutkunduğunda, ben de yutkunma isteği duymuştum.
"O zamanlar kabullenmesem de, ben ilk günden beri senden hoşlanıyorum. Evet yaşın küçük, ama bu hiç büyümeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Şimdi sana gel sevgili olalım diyemem ama sana karşı olan hislerimden haberdar olmanı istedim sadece"
Sakince kafamı sallayıp ellerimi çektim ellerinden. Ani afallamasıyla, fırsat tam bu fırsat diyip yapıştım dudaklarına. Sıkıca öpücük kondurduktan sonra, yavaşça ayrıldım dudaklarından.
Şok olmuş yüz ifadesi o kadar tatlıydı ki, fotoğrafını çekesim vardı.
"Neydi bu şimdi?"
"Ne olacak, şapşal. Teklifini cevapsız bırakmak ayıp olurdu diye şey ettim."
Gelen kısa süreli aydınlanmayla, gözlerini kısıp bana bakmaya başladı. "Yani sen geçen gün parkta benden bahsediyordun?"
Yok canım, bu kadar salak olamazdı değil mi?
Erken final oldu arkadaşlar kusura bakmayın....
Sınavım bittikten sonra, söz veremem ama yeni fic gelir herhalde.
Neyse hadi öpüyorum sizi jaykiyle kalın <3