Eveeeeeetttt yine gece gece atıyorum ama napıyım yazdım sabahı beklemek istemiyorum ve finale bunun dışında son üç bölüm kaldı diyebiliriz.
Mükemmel bir final var aklımda.
Final dışındaki iki bölümü texting yapabilirim isterseniz. Yani denerim.Bakışlarım Hoseok'a dönünce anlatmaya başladı.
"Nerden başlamam gerektiğini bilmiyorum. En başından almalıyım sanırım. Jimin yine vurulmuştu. Hani şu kurşunun böbreğini sıyırdığı zaman. O zaman başladı. Ama başlamasının sebebi Jimin değildi. Benim aptal kuzenim hep yaralanır biliyoruz. Sen Jungkook, sen intihar etmeye çalıştığın için böyle oldum ben."
Hoseok'un anlattıklarıyla o zamanları anımsadım. Taehyung'un yokluğuna dayanamadığım için intihar etmiştim. Yani denemiştim. O kadar kötüydüm ki bırak Hoseok'u Jimin'i küçük kardeşimden bile vazgeçmiştim.
"Yapmadım de, Jeong-guk nolur yapmadım de. Kaldıramam ben. Benim yüzümden böyle bir şey yapmış olmanı kaldıramam."
Beni kendime getiren Taehyung'un durmaya yüz tutmuş ağlaması şiddetlenirken hıçkıra hıçkıra sarfettiği cümleler oldu. Belki o konuşmasa anımsadığım anlar yüzünden ağladığımı dahi farketmeyecektim.
Hala kucağımda olan Taehyung boynumdaki yüzünü çoktan kaldırmış, yüzünü yüzümle aynı hizaya getirmiş, benden bir cevap bekliyordu. Oysa gözlerim anlatmıyor muydu her şeyi? Gözlerimden anlaması gerekmez miydi onsuz nefes dahi alamadığımı?
Belindeki elimin birini ensesine götürüp yüzünü ait olduğu yere, boynuma tekrar gömmesini sağladım.
"Nefes alamayan bi insandan yaşamasını bekleyemezdin sevgilim."
"Ben yaşadım ama. Sende yaşamak zorundaydın. Bunu nasıl yaparsın? Hiç mi düşünmedin gelirde beni bulamazsa ne yapar diye."
"Düşündüm, koskoca bir yıl sadece düşündüm. Sen yaşayabildin çünkü biliyordun. İlk fırsatta geri döneceğini biliyordun. Beni terk etmediğini biliyordun. Ama beni düşün. Ben bilmiyordum. Her şeyden habersizdim. Cevapsızdım. Bi çözüm yolu buldum sanmıştım sadece."
"Özür dilerim." diye fısıldadı kulağıma. Bu özür her şey içindi.
"Bende özür dilerim sevgilim." diye fısıldadım boynuna öpücük bırakmadan önce. Bu özür de her şey içindi.
Gözünün usulca yolcu ettiği yaşlarla sessizce bi bize bi ellerine bakan Hoseok'a bakıp 'devam et' dedim.
"O gece ben uyuyordum. Sen hala toparlanamamıştın. Bu yüzden Ji-a benimle uyuyordu. Jimin zaten odasında serumlarla falan. Ji-a gelip beni uyandırdı. 'Hoşik abim neden uyanmıyor ve neden yatağına kusmuş'. Bu, o geceye dair hatırladığım nadir şeylerden. Senin yanına nasıl geldim, ambulansı nasıl aradım bilmiyorum."
Her cümlesinde Taehyung'un kolları sıkılaşıyordu. Ağlaması durmuyordu. Jimin karşımda tek kelime etmeden sessizce ağlıyordu. Yoongi hyung elleri yüzüne kapalı muhtemelen o da ağlıyor. Hoseok'la aralarında farklı bi bağ var. Farkında değiliz sanıyor. Ama hayır. Aşık adamın halini en çok aşkı yüzünden ölüp ölüp dirilen adamlar anlar. Bu yüzden ağladığına eminim. Bugün gülmek yoktu sanırım.
"Yanına geldiğimde gözlerin yarı açıktı. Bilincin yoktu. Çok fazla içki tüketip üstüne bir kutu hap içince kusmuşsun bu yüzden vücudun şoka girmiş ve bilincin gitmiş. Öyle söylediler.
Jungkook sen o gün ölmedin ama o günden sonra ne zaman gözümü kapatsam öldüğünü gördüm. Hepsinde ölüyordun. Ve ben hiçbir şey yapamıyordum. İlk başlarda uyku hapları kullandım. Kabus görmem sandım. Benim uykum zaten çok hafif değil farketmezdiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour Parfait - Taekook
FanfictionJeong-guk: Neden gittin sevgilim? Neden bıraktın beni? Seme-Kook Uke-Tae ! Mpreg