LAAA FİNAAAAAALLLLL
2000 küsür kelime
AMA FİNAAALLLLL
JİMİNİN ASKM HEMEN İYİLEŞ TAMAM MI SENİ ÇOK SEVİYORUZ
KARMA MARMA BİŞELER GÖRÜYOM KARMAYI SOKARIM SİZE BOŞU KESİN
BİTTİ LA NEYSE OKUYUN
KAÇTIM(Yazarın ağzından)
"Nerdesin Jeong-guk, nerdesin? Hani bitmişti? Hani güvendeydik? Neden böyle oldu? Nerdesin, neden hala gelmedin? Daha söyleyemedim sana, şimdi gidemezsin."
Taehyung büyük, siyah renkli, demir kapının önüne çökmüş kendi kendine sayıklıyordu. Çocuklar yukarda uyuyordu. Evde Taehyung ve çocuklar dışında kimse yoktu. Bahçede de birkaç koruma vardı sadece. Seo Joon bile yoktu. Kaçıncı kez okuduğunu bilmediği mesajları tekrar okudu dolu gözleriyle.
Tavşan Sevgilim <3 :
Seni çok seviyorum Taehyung
Bunu sakın unutma
Her gece kızımızı benim için öp
Sabahları Ji-a'yı öperek uyandır
Beni özlersen yıldızlara bak
Gözlerimde taşıdığıma inandığın yıldızlara
Ji-a ve kızımız sana emanet
Benim için güçlü kal olur mu?İletildi 14.37
Görüldü14.39Tekrar okuduğu mesajlar yüzünden zaten durmak bilmeyen ağlaması tekrar şiddetlendi. Jeong-guk'a o mesajlardan beridir ulaşamıyordu. Sadece Jeong-guk'a değil; Jimin'e, Hoseok'a, Yoongi'ye, Namjoon'a; hiçbirine ulaşamıyordu. Korumalara kaç kere sorsa da öğrenememişti nerde olduklarını. Kimse bir şey bilmiyordu. Evde beklemekten başka çaresi yoktu çünkü çocuklar vardı. Şirketi aramıştı. İki şirketi de. Ama orda da değillerdi.
En son sabah görmüştü onları. Dört aydır yaptıkları gibi hep beraber kahvaltı yapmış ve sonra Jimin, Yoongi, Hoseok, Namjoon ve Jeong-guk şirkete gitmişlerdi. Dört ay önce Jeong-guk İspanya'da yaşamaya karar vermiş ve tüm düzeni buraya taşımışlardı. Hepsi bir evde yaşıyorlardı. Yeni taşındıkları evde. Ji-a burada okula yazılmıştı. Saem ve Yu-jin kreşe başlamıştı. Hoseok ve Yoongi sevgili olmuştu. Jeong-guk Taehyung'a evlilik teklifi etmişti. Günlerinin hepsi sorunsuz geçiyordu aslında. Ta ki bugüne kadar. O günü hatırladı Taehyung. Sevgilisinin çıktıkları tatilde ona evlilik teklifi ettiği harika günü.
Jeong-guk, Ji-a, Yu-jin ve Taehyung dördü aşk şehri Paris'e gitmişlerdi. Daha 2 hafta önceydi. Mükemmel bir akşamdı. Eyfel kulesinin tepesinde, aşk şehri Paris ayaklarının altındayken, 'evet' demişti Taehyung, sevgilisine. 'Binlerce kez evet'. Hatta eş olacaklardı yarın. Evleneceklerdi. Her şey hazırdı. Ama sevdiği adam yoktu. Nerde olduğunu bile bilmiyordu. Sadece onun için değil diğerleri içinde endişe ediyordu. Onlara da ulaşamıyordu.
Taehyung ağrıdan patlayacakmış gibi olan kafasını avuçlarının içine alıp baskı uyguladı şakaklarına. Ağlamaktan nefes alamıyordu artık. Kalbi sıkışıyordu. Tek düşündüğü iyi olup olmadıklarıydı. Neden her şey çok güzel giderken dünya başına yıkılmak zorundaydı? Sadece mutlu olamazlar mıydı?
Kapıya sokulan anahtarla hemen yerinden kalktı. Kalbi ağzında atıyordu. Açılan kapıdan içeri önce Yoongi girdi, sonra kucağında kanlar içinde olan Jeong-guk'la beraber Namjoon, sonra da Hoseok ve Jimin. Hepsi dağılmış görünüyordu. Hepsinin üstünde kan vardı ama tek baygın olan Jeong-guk'du. Taehyung gördüğü şeyle dizlerinin üstüne düşüp kaldı. Her şey asıl şimdi mi bitmişti?
"Korkma ölmedi, şşhhh sakin ol. Baygın sadece tamam mı? Hadi kalk."
Yoongi Taehyung düşünce hemen yanına koşmuş ve kulağına fısıldayıp onu ayağa kaldırmıştı. Çünkü Jeong-guk ölmemişti. Yaralı bile değildi. Hiçbirinin üstündeki kan kendilerine ait değildi. Onlar yaralanmamıştı. Sadece etraftan sıçramıştı o kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour Parfait - Taekook
FanfictionJeong-guk: Neden gittin sevgilim? Neden bıraktın beni? Seme-Kook Uke-Tae ! Mpreg