Helloooooo ben geldiiiimmmm umarım beğenirsiniz
Bi de şey söylemek istiyorum
Diğer yazarlar genelde sınır koyuyo yazarken Ben okurken bunun yapılmasını sevmediğim için kendimde yapmıyorum yapmayacağım da zaten
Hem ben canım istedikçe yazıyorum ne okurları sınır uğruna bekletmek ne de kendimi yormak istemem zaten o sınır hiç dolmayadabilir yani 50 oy desem belki 1 yıl sonra gelecek bu yüzden gerek yok ama en azından okuyanlar oy ve satır arası yorum atarsanız mutlu olurum bu kadar yani sınır yok yakında yb gelir sınavlar bitti sonuçlar da fena değil bu kadar öptüm sizi kaçtım byeeeee(Jungkook'un ağzından)
"Doydun mu bebeğim?"
Dolu ağzıyla kafasını sallayan kızıma gülümseyip Taehyung'a döndüm.
"Sen doydun mu bebeğim?"
Aynı kızımız gibi o da dolu ağzıyla kafasını sallayınca kahkahamı bastıramamıştım.
Mutfaktaki yemek masasında kahvaltı yapıyorduk. Yu-jin kucağımda, Taehyung sağımda, Ji-a'da solumda oturuyordu. Karşımda da Jimin ve onun kucağında da Saem vardı. Namjoon hyung Yoongi hyung ve Hoseok ortalıkta yoktu. Jimin Yoongi hyung ve Hoseok'un uyuduğunu söylemişti. Ama artık uyumuyorlardı. Çünkü an itibariyle mutfaktan içeri girdiler.
"İnsan bize de ayırır hayırsızlar."
"Pisi pisiii ben tabak yaptım size, baak."
"Mmm çok lezzetli görünüyor. Aferin dayısının gülüne."
Yoongi hyung ve Yu-jin çok iyi anlaşıyorlardı. Aynı Hoseok ve Ji-a gibi. Yoongi hyung Jimin'in yanına oturup Saem'e şebeklik yapmaya başlarken Hoseok'da Ji-a'nın yanına gelip onun yanına oturdu.
"Prensesim niye yemiyosun yemeğini?"
Hoseok'un söylediği şeyler üzerine Ji-a'nın tabağına baktım. Gerçekten yememişti. Taehyung ve Yu-jin'i yedireyim derken Ji-a'nın yemediğini farketmemiştim bile. Aahhh salak kafam. Aptalım ben aptal. Ji-a bi anda Hoseok'a sarılıp ağlamaya başladı. Bir şeyler söylüyordu ama asla anlamadım. Ji-a ağladığı için Yu-jin ve Saem huysuzlanmaya başladı. Bunlarda benim suçumdu. Ji-a daha küçüktü bu yüzden beni anlamasını bekleyemezdim. Ama salak gibi davrandım.
"Miniğim neden ağlıyosun, bak bana."
Tek kolumla Yu-jin'i tutarken diğer kolumla Ji-a'yı kendime döndürmeye çalışsamda olmadı. Kolumu itekleyip 'git' diye bağırdı.
"Baba ağlamasın, ağlamasın. Gülsün."
Yu-jin kocaman gözleriyle Ji-a'ya bakarken minik elleriyle omzuma vurup ağlamasın diyordu. Hoseok Ji-a'yı kucağına alıp mutfaktan çıktı.
"Neden ağladı ki şimdi?"
"İlk defa Ji-a'dan başka bir çocukla daha fazla ilgileniyor. Kıskanmış ya da korkmuş olabilir. Onu daha sevmeyecek sanmış olabilir. O çocuk ne de olsa."
Yu-jin'i Taehyung'un kucağına verip kafama vura vura çıktım mutfaktan. Hoseok ve Ji-a'yı bulmak zor olmadı. Salondaydılar. Hoseok koltuğa oturmuş Ji-a kucağında. Hoseok Ji-a'nın ağlaması dursun diye saçlarını okşuyor ve ona bir şeyler fısıldıyordu. Gerçekten kardeşim onu daha sevmeyeceğimi düşünüp ağlamış olabilir mi? Ben nasıl sevmem onu. Sadece kızımla ilk kahvaltımdı. Ona da sevgilime de yeni kavuşmuştum. Kafam hala yerinde değildi. Tabi ki bu yaptığımı haklı çıkarmaz ama. Ne yapayım.
Seri adımlarla yanlarına varıp koltuğa oturdum. Elimi Ji-a'nın saçlarına atıp okşadım biraz.
"Bebeğim hadi gel abinin kucağına anlat ne oldu. Ben mi üzdüm seni ha miniğim, söyle abine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amour Parfait - Taekook
FanficJeong-guk: Neden gittin sevgilim? Neden bıraktın beni? Seme-Kook Uke-Tae ! Mpreg