2-Şüphe

27 5 0
                                    

*

Bazen hiç sahip olamayacağınız şeyler istersiniz. Aç gözlülüğünüz öyle büyüktür ki hiç olmak istemediğiniz birine dönüşür, hiç yapmak istemediğiniz şeyler yaparsınız.

Elde ettikleriniz sizi mutlu etmez bile. Hep daha fazlasını istersiniz.

Binlerce lira değerindeki çantayı Arden'den istediğimde almayacağını düşünmüştüm. Öyleki bu isteğimden sonra benden ayrılır sanmıştım ama o almıştı. Mutlu olmuştum. O gün gözlerim mutluluktan dolmuştu. Bir çanta için mi yoksa bana sahip olmak istediğim şeyleri verebilecek birini bulduğum için miydi bilmiyordum.

Şimdi önemli eşyalarımı alıp uzun süredir yaşadığım evden tedirgin adımlarla çıkarken aklım karmakarışıktı. Neden bana yardım ettiğini bilmiyordum. Bu zamana kadar bana çok fazla şey vermişti. Evimin kirasını ödeyemediğim zamanlar o öder ve asla bunun hakkında konuşmazdı. Şimdi ise onu suçlu duruma düşürecek bir işe kalkışıyordu.

Beni çok mu seviyordu?

Başkası olsa bunu böyle yorumlayabilirdi ama ben bir şey diyemiyordum. Sevgi denen şeyle ilgili bir şey bilmiyordum. Kafam bütün bunlarla dolu olsa bile şuan yapabileceğim başka bir şeyde yoktu. Mantıklı düşünmeli ve kendimi bu durumdan kurtarmalıydım.

Dikkat çekmemeye çalışarak yürüdüğüm birkaç dakikadan sonra tanıdık araba gözüme ilişti. Biraz olsun içim rahatlarken hızlıca arabaya yaklaştım. Arden beni fark ederek arkayı işaret ettiğinde beklemeden arabaya bindim.

Çantamı yanıma koyarken Arden'le göz göze geldik.

"İyi misin?"

Öyle olmasam da başımı salladım.

"Evet. Şimdi ne yapacağız?"

Bana dikkatle baktı ama bir şey demedi.

"Şimdilik seni buradan uzaklaştıralım. Sonra ne yapacağımızı konuşuruz."

Bir şey demedim. Onayladığımı düşünmüş olmalı ki bir şey demeden önüne döndü.

Araba yavaşça yol almaya başladığında duyduğum siren sesleriyle evimin sokağına baktım. Arka arkaya dizilmiş polis arabaları bir an görünürken ilerlememizle kayboldu. Kalbim kulaklarımda atıyordu. Stresten kaskatı kesilmiştim. Şuan yaptığım seçimin neye mal olabileceğini bilmiyordum.

Korkuyordum. Bunu düşüncelerimden uzak tutmaya çalışsam da deli gibi korkuyordum. Bilinmezlik beni korkutuyordu. Özellikle dün gece neler yaşandığını hatırlamıyor olmam, dehşet vericiydi. Eve nasıl gelmiştim? Dün ne olmuştu? Arkadaşlarımın hepsi ölürken ben neden sapasağlamdım?

"..lı! Aslı! ASLI!" yerimden sıçradım. Panikle Arden'e döndüm.

"Ne? Ne oldu? Polis mi-"

"Sakin ol! Polis yok. Sana seslendim duymadın."

Sakinleşmeye çalışarak yutkundum. Elim boynuma giderken elime gelen ıslaklıkla duraksadım. Terlemiştim. Sakin kalmalıydım. Arden'e baktım. Dikiz aynasından göz göze geldik.

"Dalmışım. Ne oldu?"

"Dikkat et!" Dediği şeyi anlayamadan araba sarsıldığında neye uğradığımı şaşırdım. Son anda dengemi sağladığımda telaşla ne olduğunu anlamak adına etrafıma baktım. Hemen sağ tarafımızda ilerleyen siyah cipi görmemle yine bizden tarafa direksiyonu kırmaları bir oldu. Arden çevik bir hareketle çarpışmadan kurtulurken koltuğa yapışmıştım.

"Kim bunlar?" desem de tahmin etmek zor değildi. Aklıma iki ihtimal düşüyordu. Ya polisti yada mafya bozuntularıydı. Polis olamayacağına göre geriye tek bir seçenek kalıyordu.

Gökyüzüne BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin