-3-

80 6 0
                                    

18 ŞUBAT 2015

SORGU VE SONRASI

Bugün güçlü olmalıydım. Kendimi toparlamalı ve işimi en doğru şekilde yapmalıydım. Uyanır uyanmaz duşa girdim. Suyun altında gözlerim kapalı uzun bir süre kaldım. Aklımdakilerinde o suyla birlikte akıp gitmesini isterdim. Duştan çıktım, üstümü giyindim. Canım bir şey yemek istemiyordu. Anneme görünmeden hızlıca çıktım. Şimdi çok fazla soru soracak, hiç konuşacak halde değildim.

                Arabayı otoparka park ettim. Arabadan inip binaya girebilmem için uzun bir süre öylece oturdum arabanın içinde. Derin bir nefes aldım, güç topladım ve hızlıca arabadan inip içeri girdim.

                Odama girdim, dünkü sorgu kayıtlarına baktım. Ahmet itiraf etmiş suçunu ama Kerem’in bir ilgisi olmadığını söylemiş. Kerem’in sorgusuna girmem gerekiyordu. Aslında bu işi başkasına söyleyebilirdim ama ben girmek istiyordum, belki de bu sorgu onu son görüşüm olabilir. Onu gerçekten çok özlediğimi hissedebiliyordum.

                Odadan çıktım, yavaş ve düşünceli bir halde sorgu odasına giderken Nazlı önümü kesti;

“Hey sen iyi misin? Ölü gibi geziyorsun etrafta.” dedi meraklı gözleriyle.

“Bir şeyim yok, merak etme.” başımdan savmaya çalışıyordum.

“Yoksa dün yakalan şu adamla mı ilgili? Kim o, tanıdık falan mı?” sinirlenmeye başlamıştım.

“Nerden çıktı şimdi?”

“Dün baskında ekiptekilerden birileri duymuş, o herif senin hakkında bir şey diyormuş. Seni de tanıyormuş gibi konuşmuş galiba.” İşte şimdi gerçekten sinirlenmiştim.

“Saçmalamayın kim çıkartıyor böyle şeyleri? Benim işim var, dedikodu yapmak için başkasını bul Nazlı, kolay gelsin.” Galiba çok sert çıkmıştım. Ama Kerem’i kimsenin öğrenmemesi gerekiyordu. Yoksa etrafa karşı ördüğüm kalın duvarlar yıkılırdı.

                Tam sorgu odasına girecekken kapıda kalakaldım. Bir an için kendimde içeri girecek güç bulamadım. Yine derin bir nefes ve bir anda içeri girdim. Masaya kafasını yaslamış uyur gibi duruyordu. Ben içeri girince birden kafasını kaldırdı ve her zaman ki gibi bana sırıtarak bakıyordu.

“Polis olmuşsun, hem de narkotikçi. Avukat olacağını sanıyordum.” dedi.

“Konumuz bu değil, ayrıca bu seni hiç ilgilendirmez.”

“Tamam komiserim, sizi dinliyorum.” Ukela ukela konuşmaları hiç değişmemiş.

“Ahmet itiraf etmiş.”

“Onun ne halt yediği beni ilgilendirmiyor ne hali varsa görsün.”

“O iitiraf ettiğine göre konumuz o değil zaten. Konumuz sensin. Ne işin vardı dün gece o depoda?”

“Her yerde seni aradım Deniz.”

“Bunları konuşmak istemiyorum özellikle de burda.”

“2 dakika sus ve beni dinle…” bir anda sözünü kestim ve bağırarak konuşmaya başladım.

“Ben hayatım boyunca seni dinlemek için bekledim. Senelerdir, ararsın da belki bir açıklama yaparsın diye bekledim ama aradan tam 9 sene geçti ve bu 9 sene sonra 2 dakika susup seni dinlememi istiyorsan, kusura bakma. Seni dinlemeyeceğim. Çünkü burada değil 2 dakika 10 saniye bile susup seni dinlersem bu kadar sene seni unutmak için yaşadığım acılar boşa gider ve hemen o aptal Deniz gibi sana inanırım. O yüzden sen bu konuyu kapat ve işimi yapmama izin ver.” Kerem’de şaşırdı, böyle bir tepki vermemi beklemiyordu.

İZMİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin