bir

144 7 3
                                    

yavaştan hazırlanmayı bitirdiğinde, cebindeki telefonunu çıkardı ve telefonunda olan tek numarayı aramaya başladı. birkaç çalıştan sonra açılmıştı ve karşısındaki, uğruna canını vereceği kişinin tanrı tarafından kutsanmış sesini izledi kulakları.

"bugün gelecek misin?" o güzel gülümsemesini hissetti karşıdan. o an onu gülümserken görebilmeyi diledi içinden.

"tabii ki, hiçbir zaman hangi akşamı atladım da şimdi gelmeyeceğim?" sessizce yerinde kıkırdamaya devam ederken, kapının önüne adımlamış ayakkabılarını giymeye başlamıştı.

"o zaman aynı yerde bekliyorum yine." huzursuzca yerinde kıpırdandı. onaylayan mırıltılar işittiğinde telefonunu kapadı ve cebine attı.

kelimenin tam anlamıyla merdivenleri ezerek kapıya ulaştığında, her zamankinden daha da umutsuz hissettiğini fark etti.

her zaman, bu saatlerde bu kapıdan çıkarken içindeki kelebekleri susturamazdı. adeta içinde yarış ederlerdi durmaksızın. fakat şimdi, bir şeyler sanki tersmiş gibi hissediyordu.

gözlerini yerden kaldırıp önüne baktığı vakit, karşılaştığı en güzel manzara önüne serilivermişti. yeni boyattığı siyah saçları gözlerinin önüne gelerek görüş açısını kapatırken hâlâ her şeye inat elindeki cihaza hızlıca parmakları aracılığı ile tıklıyordu.

işte, dünyanın en güzel insanı, sesi en güzel melodi olan, yüzü meleklerden de parlak, ruhu tam anlamıyla kendisine ayna olan sevgilisi.

kuroo adımlarını hızlandırıp kenma'yı beklemeden ona doğru koşmaya başladı. kenma önünde ona doğru koşan kişiyi fark etmişti. ama durmamıştı.

kuroo son hızla sevgilisinin yanına ulaşıp kollarını açtığında, kenma hemen yıllardır yuva bildiği kolların arasında yerini almıştı.

işte her şey bundan ibaret değil miydi zaten? birbirlerinin kollarında olup varlıklarını hissedebildikleri her gün, tanrı'nın en sevdiği kulları ilan ederlerdi kendilerini.

şayet bir gün, bu an bir daha yaşanmazsa ne yapardı kaybolmuş ruhları eşine kavuşamadan?

streetlight, kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin