sekiz

47 7 1
                                    

kuroo, her zamanki gibi yavaştan ayakkabısını giyip kapıdan çıkmak üzere hazırlanıyordu. kenma ona geleceği ile ilgili bir şey yazmamıştı ama gelmişti sanırsa, yani her zaman gelirdi ve yine orada olmalıydı?

her attığı adımda içini saran o duygu gittikçe artarken, ayaklarının gitmediğini fark etti genç. bacakları titremeye başlamıştı bile. cebinden hızlıca telefonunu çıkarıp hangi gün olduğuna baktı.

1 Şubat, Salı.

titreyen elleri telefonu tutamadığında yere düşürmeden alıp cebine atmıştı. içinde başlayan sayıklamaları dışarıya döküldüğünde neredeyse kendi kendine bağırmaya başlamıştı. koşarak atlattığı sokaklar, bir türlü bitmiyor gibiydi. her zaman, gittiği bu yollar ona huzuru getirirken bu sefer sonsuz cehenneme ulaştıracaktı ruhuyla beraber kül olmuş bedenini.

hoş, cehennemde yansa ne fark ederdi ki. zaten acının en doruk noktasıyla kavrulmuştu bedeni.

işte, ulaşmıştı o yere. sadece iki dakika öncesine kadar hayatının en güzel yeri bildiği, dertlerinden kaçmak istediği zaman kendini burada bulduğu o şehir ışıklarının altındaki bank.

evet, ışıklar yine yanmıyordu ama bu sefer bank parıldamıyordu. bank tamamen karanlıktı bu gece.

her yer tamamen artık kuroo'nun ruhu kadar karanlıktı. önünü göremiyordu kuroo. kenma'sı geç kalmıştı değil mi? birazdan burada olacaktı.

tabii ki. kuroo gülmeye başladı istemsizce. kendine lanet etti böyle düşünebildiği için. kenma elbette birkaç dakika içerisinde burada olacaktı. yine ona sarılacak, adından daha çok emin olduğu o kokusunu içine çekecekti.

evet, gelecekti.

yavaş yavaş korkak adımlarını banka ilerletti ve oturdu sakince. ölümüne titreyen tüm vücudunun aksine çok sakindi kuroo nedensizce. etrafa bakıp kenma'nın hangi yönden geleceği ile ilgili kendiyle oyun oynamaya başlamıştı bile.

ve o dondurucu soğuk havanın eşlik ettiği salı gecesi, kenma gelmedi.

streetlight, kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin