= 7 = Hayatta Kalma Kuralları

401 76 12
                                    

Peryton'ın kuyruğu gözbebeklerini delip geçmek üzereyken, kadın doktor korku içinde haykırdı, Li Qian ve siyah çerçeveli gözlüklü mühendisin ağızları açık kaldı, hiçbir şey söyleyemediler. Ekranda gördüklerini kelimeler bile tarif edemezdi; Kendilerini olay yerinde öldürülmüş gibi hissetmişlerdi.

"Bu... Bu CGI (Video efekt) ile yapılmış olmalı..." Li Qian kekeledi.

"Gerçekten CGI olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız, videoyu kare kare incelemeniz için size gönderebilirim. Ne de olsa bu konuda uzmansınız." Wu Yun gülümseyerek yanıtladı.

Videodan tüyleri diken diken eden çığlıklar yükseliyordu. Hepsinin ölümü yalnızca birkaç saniye sürmüştü.

Ekrandaki video durduğunda henüz dağılan ruhlarını toparlamayı başaramamışlardı.

Wu Yun masaya vurdu ve zaman bir kez daha ilerlemeye başladı.

"Nibelungen'de hayatta kalmanın ilk kuralı şudur: Asla korku gösterme." Wu Yun parmağını uzattı. "O dünyadaki organizmaların çoğunun neden avlarını avlamak için korkuyu kullandığını bilen var mı?"

Kimse cevaplamadı. Hâlâ şok içindelerdi bu yüzden algıları tam açık değildi.

"Çünkü bir şeyden korktuğunuz zaman, bu onlar kadar güçlü olmadığınız anlamına gelir. Onlar kadar güçlü olmadığınız için, orman kanunlarına göre sadece av olabilirsiniz." Wu Yun net bir şekilde açıkladı.

"Saçmalık! Bu nasıl mümkün olabilir... O canavar her neyse... Böyle bir şeyin üzerinize gelmesinden kim korkmaz ki?" Mühendis bağırdı. Sıkıca sıktığı yumrukları hâlâ titriyordu.

"Gerçekten mi?" Wu Yun'un bakışları bir kez daha Zhou Yu'ya kaydı ama o hızla devam etti. "Nibelungen'de hayatta kalmanın ikinci kuralı şudur: Güzel olan hiçbir şeyin cazibesine kapılmayın. Ne kadar güzellerse, o kadar tehlikelidirler."

Başka bir video oynamaya başladı.

Bir mağaranın içi gibi görünüyordu. Mağara duvarlarına açık mavi bir parıltı yayan böcekler vardı, ateşböceklerinden oluşan güzel bir mağara gibi görünüyordu. Bu böceklerin kendileri ise daha çarpıcıydı; yıldız ışıkları gibi parıldayan, kaygısız ve zarif bir güzelliğe sahiptiler.

Mağaraya giren bir araştırmacı yukarı baktı ve büyülenmiş yüz ifadesini saklayamadı. Ateşböceklerine dokunmak istermiş gibi yavaşça elini uzattı. Birkaç küçük böcek onun beklentilerini karşıladı; kar taneleri gibi yavaş yavaş aşağı süzüldüler.

Teniyle temas ettikleri an, küçük böcekler aniden tenine nüfuz etti. Araştırmacı, böcekleri çıkarmak için çılgınca avuçlarını kaşımaya başladı ama onlar çoktan damarlarına girmişlerdi ve bu kısa zaman diliminde tüm vücudunda üremeye başlamışlardı.

Araştırmacı çığlıklar atarak yere düştü. Vücudundaki tüm damarlar maviye döndü ve bedeni acıyla büküldü. Boğuk çığlıkları, odadaki herkesin kanını dondurmuştu.

Birdenbire, sayısız mavi ateşböceği bir süpernova gibi yoğun sürü halinde vücudunun içinden fırladı.

Yavaşça havaya uçtular ve kendilerini bir kez daha mağara duvarına yapıştırdılar.

Araştırmacının kalıntıları yere saçılmıştı.

Ortam yeniden huzurluydu, sanki hiçbir şey olmamış gibiydi.

Siyah çerçeve gözlüklü mühendis aniden başını eğdi ve kusmaya başladı. Gözlükleri düştüğü anda, Zhou Yu parmağının ucuyla tutarak yerden kaldırdı.

Laws Of The Other WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin